Et yemeyi azaltmak sağlıklı mı? Bitkisel beslenmenin bilimsel gerçekleri.

Öne Çıkanlar Sağlık
Et yemeyi azaltmak sağlıklı mı? Bitkisel beslenmenin bilimsel gerçekleri.

Sürdürülebilirlik için etten vazgeçmeye hazır mısınız? Bitki ağırlıklı beslenme, hem sağlığımız hem de gezegen için umut verici bir yol sunuyor. Peki ama protein, demir ve B12 gibi besin öğeleri nasıl karşılanacak? İşte bilimsel yanıtlar.

Et yemeyi azaltmak ya da tamamen bırakmak gibi bir düşünceniz varsa ama bunun sağlık açısından doğru bir tercih olup olmadığından emin değilseniz, yalnız değilsiniz. Günümüzde pek çok insan, çevreye daha az zarar vermek ve sağlığını korumak amacıyla hayvansal gıda tüketimini azaltmayı düşünüyor. Bilimsel veriler, bu eğilimi destekliyor. Et tüketimini sınırlamak; obezite, tip 2 diyabet, kalp-damar hastalıkları ve bazı kanser türlerinin riskini azaltıyor. Aynı zamanda tarım kaynaklı sera gazı emisyonlarını düşürerek çevreye katkı sağlıyor.

Bitkisel protein o kadar karmaşık değil


Et tüketimini bırakmak, protein ihtiyacını karşılamada bir engel değil. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu temel amino asitler, sadece etten değil, çeşitli bitkisel kaynaklardan da alınabilir. Evet, bir haşlanmış yumurta 7 gram protein sağlarken tüm temel amino asitleri de içerir. Ama aynı miktarda protein almak için 130 gram bezelye veya 250 gram haşlanmış beyaz pirinç de yeterli.

Dahası, gerçek hayatta öğünler genellikle tek bir besin maddesinden oluşmaz. “Tamamlayıcı proteinler” kavramı, farklı bitkisel gıdaların birlikte tüketilmesiyle gerekli amino asitlerin dengeli şekilde alınmasını mümkün kılar. Örneğin, pirinçte az bulunan lizini baklagiller bolca içerirken, mercimekte eksik olan metiyonin, tahıllarda fazladır.

Mikro besinlere dikkat

Yine de dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var. Et tüketimi azaldıkça bazı vitamin ve minerallerin eksikliği riski artabilir. Örneğin:

  • Demir: Kırmızı et iyi bir kaynak olsa da, haftada bir-iki kez tüketilmemesi bile büyük bir eksikliğe neden olmaz. Yeşil sebzeler, baklagiller, kuruyemişler ve C vitamini içeren gıdalarla birlikte tüketildiğinde, bitkisel demirin emilimi önemli ölçüde artar.
  • İyot: Bitkisel beslenmede karşılanması en zor mikro besinlerden biri. İyotlu tuz yaygın değilse, deniz yosunları (nori, kombu, wakame) haftada birkaç kez tüketilerek denge sağlanabilir.
  • Omega-3: Balık tüketmeyenler için keten tohumu, ceviz ve kanola yağı gibi bitkisel yağlar iyi alternatiflerdir.
  • Çinko: Tam tahıllar, mercimek ve fındık ezmeleri çinko açısından zengindir.
  • B12: Doğal olarak sadece hayvansal ürünlerde bulunur. Vegan bireyler için güçlendirilmiş kahvaltılık gevrekler, besin mayası veya takviye kullanımı gerekebilir.

Sağlıklı beslenmenin anahtarı dengede yatıyor: Ağırlıklı olarak bitkisel, az işlenmiş gıdalardan oluşan bir diyet hem sağlığınızı hem de çevreyi korur. Unutmayın, aşırı işlenmiş gıdalar ister hayvansal ister bitkisel olsun, çoğu zaman yüksek miktarda tuz, şeker ve sağlıksız yağ içerir.

Et tüketiminizi haftada bir gün bile azaltmanız, hem bireysel hem kolektif düzeyde olumlu etkiler yaratır. Et yemeye devam edecekseniz de, daha sürdürülebilir kaynaklara yönelmek, yoğun hayvancılığın çevresel zararlarını azaltmaya katkı sağlayabilir.

Küçük adımlarla büyük değişim mümkün

Vejetaryen ya da vegan olmanız şart değil. “Bitki temelli” ya da “fleksitaryen” bir yaklaşım (bitkisel ağırlıklı ama az miktarda kaliteli hayvansal ürün içeren bir diyet) daha esnek ve uygulanabilir olabilir.

Unutmayın: Beslenme biçimleri siyah-beyaz olmak zorunda değil. Önemli olan, hangi adımı attığınız değil; bu adımları neden ve nasıl attığınızdır. Daha sağlıklı bir beden ve daha yaşanabilir bir gezegen için tabakta başlayacak bir dönüşüm, kim bilir belki de kaşık kadar küçük bir devrimdir.

Kaynak: https://theconversation.com/how-to-swap-meat-for-nutritious-alternatives-and-why-its-a-good-thing-to-do-173821