Her derde deva bir yiyecek: Soğan

Öne Çıkanlar Sağlık
Her derde deva bir yiyecek: Soğan

Yararları saymakla bitmeyen soğan, bol miktarda C vitamini, sülfirik bileşimler, flavonoid ve bitki kökenli kimyasallar içerir. Güçlü bir antioksidan görevi gören soğan pek çok kanser türünün önlenmesinde, kalp sağlığının korunmasında, kan şekerinin düşürülmesinde, idrar yolları enfeksiyonlarının giderilmesinde ve daha pek çok sağlık sorununda yarar sağlar.

Soğanda bulunan önemli flavonoidlerden biri de kuersetindir. Parkinson hastalığı, kardiyovasküler hastalıklar ve beyin kanaması riskini azalttığı düşünülen flavonoidler birçok meyve ve sebzedeki pigmentlerden sorumludur. Kuersetin, kanser riskini azalttığı düşünülen antioksidan gibi görev görür. Teksas’taki Beslenme ve Diyetetik Akademisi sözcüsü Angela Lemond, kuersetinin kalp sağlığına da faydalı olduğunu, ancak bu konuda ileri araştırma yapılması gerektiğini belirtti.

Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi uzmanları kuersetinin, idrar yolları enfeksiyonu belirtilerinin azaltılmasında, prostat sağlığının korunmasında ve tansiyonun düşürülmesinde de faydalı olduğuna dikkat çekiyor.


Diğer bitki kökenli kimyasallar

Soğanda bulunan diğer bitki kökenli kimyasallar disülfür, trisülfür, cepaene ve vinyldithiin’dir. Amerikan Soğan Birliği’ne göre bu kimyasallar sağlığın korunmasına yardımcı olduğu gibi kanser ve mikropla mücadelede de etkindir.

Phytotherapy Research dergisinde 2002 yılında yayınlanan bir rapora göre, yemeklerde yaygın olarak kullanıldığından soğan, insan beslenmesindeki en önemli antioksidan kaynağıdır. Soğana tat ve aroma veren de yüksek seviyedeki antioksidanlardır.

Soğandaki sülfürler, önemli amino asitler içerir. Amino asitler, proteinin temel yapı taşıdır . Sülfür, vücudumuzda protein sentezine ve hücre yapılarının oluşmasına yardımcı olan en yaygın minerallerdir.

Soğanın kalorisi (bir porsiyonda 45 kalori) ve sodyum oranı düşük olduğu gibi yağ ve kolesterol da içermez. Dahası soğanda lif ve folik asit, yani vücudun sağlıklı yeni hücreler oluşturmasına yardım eden B vitamini mevcuttur.

Çiğ ya da pişmiş olarak tüketilebilse de, BBC’ye göre çiğ soğanda daha yüksek seviyede organik sülfür bileşenleri bulunuyor. Journal of Agricultural and Food Chemistry dergisinde 2005 yılında yayınlanan bir araştırmada, soğanın dış katmanında yüksek yoğunlukta flavonoid bulunduğu görüldü. Yani soğan soyarken üst katmanını olabildiğince az atmaya özen gösterin.

Sağlığa faydaları

Kalp sağlığı: Bilim insanları soğanın, tansiyonu ve kalp krizi riskini azaltmak gibi sağlığa birçok faydası olduğunu belirtiyor. Thrombosis Research dergisinde 2002 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre sülfür doğal bir kan sulandırıcı görevi görüyor ve kan trombositlerinin bir araya toplanmasını engelliyor. Trombositler toplandığında kalp krizi veya beyin kanaması riski de artıyor.

Tıp araştırmacıları yakın zamanda oksilipin adı verilen haberci moleküller ile yüksek kolesterol kontrolü arasında bir bağlantı keşfetti. Redox Biology dergisinde 2016 yılında yayınlanan bir araştırmada soğan tüketiminin oksilipin artışına sebep olduğu, bunun da kan yağı ve kolesterol seviyelerini düzenlediği bulundu.

Ayrıca Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi uzmanlarına göre soğanda bulunan kuersetin, atardamarda plak oluşumunu önler, bu da kalp krizi ve beyin kanaması riskini azaltır. Ancak bu araştırmaların çoğu hayvanlar üzerinde yapıldığından insanlardaki etkilerinin tam olarak görülebilmesi için ileri araştırmalara gerek duyuluyor.

İltihap azaltıcı özellikleri: International Archives of Allergy and Applied Immunology dergisinde yayınlanan, 1990 tarihli bir araştırmaya göre soğanda bulunan sülfür, etkili bir iltihap karşıtı maddedir. American Journal of Physiology dergisinde yayınlanan 2013 tarihli bir araştırmaya göre ise kuersetin, solunum yolundaki kasları rahatlatır ve astım belirtilerini azaltır.

Bağışıklık sistemi: Diyetisten Anne Mauney, soğanda bulunan polifenollerin antioksidan görevi gördüğünü, vücudu serbest radikallere karşı koruduğunu belirtmektedir. Serbest radikallerin yok edilmesi, bağışıklık sistemini güçlendirir. Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi’ne göre soğanda bulunan kuersetin, vücudun histamin üretimini durdurarak alerjik reaksiyonları azaltır.

Kanser: 2015 yılında yapılan bir meta analiz sonucunda soğan da dahil olmak üzere alyum sebzelerinin tüketiminin mide kanseri riskini azalttığı görüldü. George Mateljan Vakfı’nın Dünyanın En Sağlıklı Yiyecekleri listesine göre haftada bir ile yedi porsiyon arası soğan tüketilmesi kalın bağırsak kanseri, gırtlak kanseri ve yumurtalık kanseri riskini azaltıyor. Günde birkaç porsiyon soğan yemek ise ağız ve yemek borusu kanserine karşı koruyor.

Kuersetin çok güçlü bir kanser karşıtı maddedir. Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi’nde göre de kuersetin, göğüs, kalın bağırsak, yumurtalık, rahim içi ve akciğer tümörlerindeki kanser hücrelerini durduruyor olabilir. Hollanda’da yakın zamanda yapılan bir araştırmada, soğan yiyen insanların çay içen insanlardan iki kat, elma yiyen insanlardan da üç kattan fazla kuersetin aldığı görüldü.

Sindirim: Soğanda bulunan lif, sindirim sisteminiz için faydalıdır ve düzenli olarak tuvalete çıkabilmenizi sağlar. Ayrıca soğandaki oligofruktoz diye bilinen çözünür lif de bağırsaklarınızda faydalı bakteri oluşumunu sağlar. Clinical Gastroenterology and Hepatology dergisinde yayınlanan 2005 tarihli bir araştırmada oligofruktozun ishali önlemede veya tedavi etmede de faydalı olduğu görüldü.

Kan şekerini düzenleyici özelliği: Soğanda bulunan krom, kan şekerini düzenlemede yardımcı olur. Soğanda bulunan sülfür ise insülin üretimini arttırarak kan şekerinin azalmasını sağlar. Kırmızı soğan yiyen Tip 1 ve Tip 2 diyabet hastalarında glikoz seviyelerinin düştüğü ve saatlerce düşük kaldığı görüldü.

Nutrition dergisinde yayınlanan 2014 tarihli bir meta analizde ise Tip 2 diyabet hastalarında dilimlenmiş soğan tüketmeleri sonrası karaciğer enzimlerinin normale döndüğü ve glisemi seviyelerinin azaldığı görüldü.

Yetişkin kadınlarda kemik yoğunluğu: Menopause dergisinde yayınlanan 2009 tarihli bir araştırmaya göre soğan tüketimi, menopozda ve sonrasındaki kadınlarda kemik yoğunluğunu arttırıyor. Sık sık soğan yiyen kadınlarda kalça kırılması riskinin hiç soğan yemeyenlere göre %20 azaldığı görüldü.

Sağlığa zararları

Soğan tüketimi genellikle ciddi sonuçlara sebep olmasa da bazı insanlar için zararlı olabilir. National Digestive Diseases Information Clearinghouse’a göre soğanda bulunan karbonhidratlar gaz ve şişkinlik yapabilir. Başka bir araştırmaya göre ise kronik mide yanması veya mide reflüsü görülen kişilerde, soğanın özellikle çiğ tüketilmesi mide yanmasının artmasına sebep olabilir.

Journal of Allergy and Clinical Immunology dergisinde belirtildiği üzere nadiren görülse de bazı insanların soğana karşı gıda hassasiyeti veya alerji geliştirmiş olması da mümkündür. Soğana alerjisi olan kişilerde derinin soğana temas etmesi durumunda gözlerde kızarma ve kaşınma, deride kızarıklık meydana gelebilir. Gıda hassasiyeti bulunan insanlarda ise mide bulantısı, kusma ve diğer midesel rahatsızlıklar görülebilir.

İnsanların tüketecekleri soğanın taze olduğundan emin olmaları gerekiyor. Soğan, uzun süre durabilen bir gıda olsa da bu bozulmayacakları anlamına gelmiyor. Dilimlenmiş veya doğranmış soğanlar daha çabuk bozulabiliyor. Daha sonra kullanmak üzere soğan doğradıysanız bu soğanları hava almayacak bir kap içinde buzdolabında bekletin. 2015 yılında yapılan bir araştırmada buzdolabında tutulmayan sarı soğanlarda E. coli ve salmonella bakterilerilerinin üreyip çoğaldığı görüldü. Buzdolabında tutulan soğanlarda ise hiçbir bakteri oluşumu gözlemlenmedi.

Sevda Deniz Karali

Bu yazı HBT'nin 65. sayısında yayınlanmıştır.