Migrenin temeli anne karnında mı atılıyor?

Öne Çıkanlar Sağlık
Migrenin temeli anne karnında mı atılıyor?

Migren dünya genelinde en yaygın rahatsızlıklardan biri. İnsanların yaklaşık yüzde 12’si tekrarlayan baş ağrısı nöbetlerinden şikayetçi. Bununla birlikte migrenin sebebi hemen hemen hiç bilinmiyor. Aile içinde tekrarlanması ve ikiz araştırmalarından, hastalığın en azından kısmen de olsa genetik olduğu biliniyor. Ayrıca migreni tetikleyen bazı genler de tespit edildi. Fakat halihazırdaki bilgiler migrenin kadınlarda niçin iki kat daha fazla görüldüğünü açıklamıyordu.

Kaliforniya Üniversitesi’nden Morgan Fitzgerald ve ekibi bu yüzden dünyanın en büyük ikiz kayıtlarından birinde yanıtlar bulmaya çalıştılar. İsveç bankasında 51.000’i aşkın tek ve iki yumurta ikizinin sağlık ve gen verileri kayıtlıdır. Ekip migren için cinsiyetler arasında niceliksel veya niteliksel farklılıklar olup, olmadığını, yani bazı tetikleyici genlerin sadece kadınlarda mı yoksa yalnızca erkeklerde mi bulunduğunu inceledi. İkizler öte yandan anne karnındaki hormon ortamının, daha sonraki migren oluşumunda hangi rolü oynadığıyla ilgili bilgiler de verdi. Bu örneğin, kız ve erkekten oluşan aynı yaştaki ikizlerin karşılaştırılmasıyla belirlenebiliyor. Çünkü farklı cinsiyetlere sahip ikizlerde, bir çocuğun cinsellik hormonu diğerini etkileyebiliyor. Tamamen genetik açıdan bakıldığında kadın ve erkek arasında hiçbir fark yok.

Verilere göre migren riskinde, kalıtımın payı cinsiyet fark etmeksizin yüzde 45 civarında. ‘Kadın ve erkek arasında ne niceliksel ne de niteliksel genetik farklılıklar bulamadık’ diyor bilim insanları.


Ancak bu durum, araştırmacıların aditif ve aditif olmayan genetik faktörleri ayrı ayrı incelediklerinde değişiyor. Aditif olmayan faktörler, dominant olan ve tek başına bile migrene neden olabilen risk genleridir. Aditif faktörler ise ancak toplu olarak migren riskine katkıda bulunan genlerdi ki bu grupta araştırmacılar aradıklarını buldular: Cinsiyetler arasında önemli farklılıklar. Bu da kalıtsal migren riskinde hafif de olsa cinsiyetlere göre farklılıkların olduğunu gösteriyor. Böylece son araştırma, kalıtsal migren riski için bu tür farklılıkları gösteren ilk çalışma oldu. Ancak bunun arkasında hangi genetik faktörlerin yer aldığı henüz belirsiz.

Analizler öte yandan ilginç bir sonucu daha ortaya çıkardı: İkizleri erkek olan kadınlarda (ikizleri kız olanlara kıyasla)  migren daha sık görülüyor. Bu araştırmacıların hiç beklemediği bir sonuç oldu. Geçerli hipotezlere göre, yüksek migren riskinde kadınlarda daha yüksek olan östrojen seviyesi rol oynamakta. Bunun nedeni ise şu: Anne karnını erkek kardeş bulunduğunda hormonsal ortamı az da olsa “erkekleştiriyor”. Yüksek testosteron seviyesi de migrene karşı koruyucu olarak bilindiğinden, varlığı kız çocuğunun migren riskini de düşürmesi gerekiyordu. Oysa tam tersi,  erkek kardeşin varlığının riski daha da artırdığı anlaşıldı.

Bu nedenle sonuçlar bilim insanlarının tahmin ettiklerinin tam aksini söylüyor. Fakat yine de bunu açıklayabilecek fizyolojik süreçler var. Örneğin doğmamış kız bebeklerde anne testosteronu bir enzim tarafından östrojene dönüştürülüyor. Teorik olarak bu aynı zamanda ikiz erkek kardeşin testosteronu için de geçerli olabilir. ‘Doğum öncesi testosteron etkisinin, kadın sistemini, östrojene daha duyarlı hale getirdiği de düşünülebilir’ diye açıklıyor araştırmacılar.

Diğer bir açıklamayı ise epigenetik getiriyor: Genetik etkinliği etkileyen, DNA kalıtım molekülündeki metil uzantıları. İkiz erkek kardeşi olan kadınlarda doğum öncesi erkek cinsiyet hormonlarının, DNA metilasyonunda kalıcı değişikliklere neden olduğuna dair kanıtlar var. Testosteronla ilgili bu değişikliklerden bazıları sinir sistemini de etkiliyor diyor araştırmacılar. Tüm bu bilgiler bir araya getirildiğinde, genlerin ve anne karnındaki ortamın bile kadınların migrene daha yatkın olmalarını gösteren ilk kanıtları sunuyor. Karşılaştırmalar öte yandan cinsiyet hormonunun, migren üzerinde ergenlikten sonra rol oynamadığını da ortaya koymuş oldu. Anlaşıldığı üzere doğu öncesi hormon ortamı da migren riski için önemli bir rol oynuyor ve bu ikiz olmayanlar için de geçerli diyor bilim insanları.

Nilgün Özbaşaran Dede

Kaynak