İnsanlar sosyal medyaya boğulmuş durumda. Boş olduğumuz her an 7’den 70’e sosyal medyadayız; yolda, işte, yemekte, tatilde ve hatta sevdiklerimizle zaman geçirirken bile… Sürekli olarak aşağıya doğru kaydırıyoruz. Bir uyaran olmadığı müddetçe de başparmaklarımız ekran üzerinde aşağı yukarı hareket etmeye devam ediyor.
Bu kullanımın çarpıcı bir istatistiği de var; dünya nüfusunun yaklaşık %62’sinin aktif sosyal medya kullanıcısı olduğu biliniyor. Bazı ülkelerde ise bu oran %90’ın üzerine bile çıkıyor.
Ortalama bir yetişkin, gününün 3 saatinden fazlasını çevrimiçi olarak geçiriyor; bu da yılda yaklaşık 56 gün demek. Yani ortalama olarak bir yılın neredeyse iki ayını sanal alemde geçirdiğimiz anlamına geliyor. Kısacası çok fazla sosyal medya kullanıyoruz ve bunun gezegenimize bir bedeli var.
Süreç şöyle işliyor: Sosyal medyada gördüğümüz herhangi bir içerik, o içeriğin sosyal medya platformunun sunucularından cihazımıza aktarılmasını gerektiriyor. Dosya ne kadar büyük olursa o kadar fazla verinin aktarılması gerekiyor. Yüksek çözünürlüklü görüntüler veya uzun videolar çok fazla veri anlamına geliyor.
Söz konusu veriler, binlerce bilgisayarın yer aldığı büyük bir depoda (sunucu çiftliklerinde) bulunuyor. Mesela bir video izlemek istediğimizde genellikle farklı ülke veya kıtalarda bulunan birçok farklı sunucudan elimizdeki aygıta veri toplanıyor.
“Peki bedel bunun neresinde?” diye sorabilirsiniz. Cevabı basit, çoğunlukla fosil yakıt gerektiren enerji tüketimi!
Veri = Enerji ihtiyacı
Verilerin saniyeler içinde internet üzerinden mobil aygıtımıza yüklenmesi enerji gerektiriyor. Yönlendiriciler, sunucular ve mobil aygıtımız gibi elektronik cihazlar aracılığıyla çeşitli sinyaller gönderiliyor. Bu cihazların her birisi, çalışmak için enerji tüketirken sunucuların da soğuk tutulması gerekiyor. Bu enerji de çoğunlukla fosil yakıtlardan elde ediliyor.
Yazılım şirketi Greenspector’ın 2021’de Fransa’daki internet kullanıcıları üzerinde yürüttüğü (ve 2023’te güncellediği) bir araştırmaya göre Tiktok, sosyal medya platformları arasında en fazla enerji tüketen sosyal medya platformu, yani en az çevre dostu olanı. Tiktok’ta gezinmek, arka planda önceden yüklenmiş ama muhtemelen hiç göremeyeceğimiz birçok video da dahil olmak üzere çok fazla veri alışverişi yapıyor.
Tiktok’un ardından en çok enerji tüketen platformlar reddit, YouTube ve Instagram olarak sıralanıyor. Madalyonun öbür yüzünde, yani daha az enerji tüketen tarafında ise LinkedIn yer alıyor. Daha az fotoğraf ve video içeren (metin tabanlı) bir platform olan LinkedIn’de gezinmek diğer platformlara göre daha az veri gerektiriyor. Bu da daha az enerji tüketimi anlamına geliyor.
Üretken yapay zekâ da enerjiye aç
Sosyal medyanın gezegenimize bindirdiği büyük bir yük olmakla birlikte üretken yapay zekâ (YZ) da “yoğun enerji tüketici” olarak karşımıza çıkıyor. Son yıllarda birçok üretim sürecini yeniden şekillendiren üretken YZ, her ne kadar ilgi çekici ve bazen bir gereklilik de olsa bu uygulamaların enerji tüketimi ve yarattığı enerji ihtiyacı da giderek artıyor.
Bir YZ uygulaması ne kadar maharetli ve güçlüyse o kadar fazla enerji tüketiyor. Sosyal medyadan farklı olarak üretken YZ’de enerjinin çoğu, yapılan sorgulamanın işlenmesi sırasında kullanılıyor. Örneğin ChatGPT’den bir yazı yazmasını istediğimizde ortaya çıkan metnin kendisi çok fazla veri kullanmasa bile yazım süreci birçok hesaplama ve dolayısıyla enerji gerektiriyor.
Bununla birlikte YZ şirketleri, tam olarak ne kadar enerji tükettiklerini söylemek konusunda isteksiz davranıyor. Ancak ChatGPT-4’e “Bu sorguyu işlemek için ne kadar enerji kullandın?” diye sorduğumuzda bunun cevabını alabiliyoruz; üretken YZ’nin basit bir soruyu cevaplaması “0,002 ila 0,02 kWh” arasında bir enerjiye mâl oluyor. Bu da 60 watt’lık bir ampulü yaklaşık 2 dakika açık tutmaya eşdeğer. Aynı zamanda basit bir Google araması için gerekenden 10 kat fazla bir enerjiden bahsediyoruz.
Sadece bir günde milyonlarca sorgu yapıldığını ve sosyal medyada geçirilen saatleri düşünürsek enerji talebi de gittikçe artıyor. Buna karşın enerji ihtiyacının büyük oranda karşılandığı fosil yakıtlar, gezegenimizi ısıtarak felaketlere kapı açıyor. Peki ama ne yapmalı?
Ne yapmalıyız?
- Sosyal medya ve üretken YZ’yi tamamen bırakmamız gerekmiyor. Bunun yerine sadece gerekli durumlarda ve makul sürelerde kullanarak ekran süresini sınırlandırabilir, bu sayede enerji tüketimi ve ihtiyacını azaltabiliriz.
- Cihazlarımızın ekran parlaklığını azaltmak, koyu arka plan kullanmak ve güç tasarrufu modlarını etkinleştirmek gibi enerji tasarrufu ayarlarını kullanabiliriz.
- “İlle de sosyal medyada vakit geçireceğim” diyorsak, çevresel etkisi daha düşük olanları tercih edebiliriz.
- Mümkün oldukça mobil veri yerine Wi-Fi kullanabiliriz. Çünkü Wi-Fi genellikle daha az enerji tüketiyor.
Batuhan Sarıcan / batusarican@gmail.com