Neden bilgiyi ararız?

Öne Çıkanlar Toplum
Neden bilgiyi ararız?

1969 yılında, Chicago yakınlarında faaliyet gösteren ve geliştirdiği parçacık hızlandırıcı için fon arayan Fermilab adlı şirketin yöneticisi Robert Wilson’a bir ABD Kongre Üyesi tarafından, bu hızlandırıcının Sovyetler Birliği’ne karşı olası bir savaşta faydası olup olmayacağı soruldu.

Wilson’un verdiği yanıt “Bu yeni bilgi ülkenin onur kaynağı olur ama ülke savunmasıyla doğrudan ilgisi yok” şeklindeydi. Wilson’un ifadesi, ilim adına bilgi arayışının sağlam ve zekice bir savunması. Ama beraberinde şu soruları da doğruyor: Hangi anlamda bilgi buna değer? Bunu elde etmek için bizi motive eden şey nedir?

Daniel Cossins, 1 Nisan tarihli New Scientist dergisinde “Neden bilgiyi ararız?” sorusunun yanıtını aradığı yazısında bakın neler anlatıyor:


Bilgi (knowledge) sadece enformasyon demek değildir. Bildiğimiz en küçük beyne sahip canlılardan biri olan iplik kurdu (Caenorhabditis elegans) bile kendi çevresiyle ilgili bilgisini artırmak için araştırma yapar ve böylelikle de hayatta kalma ve çoğalma olasılıklarını artırır.

Ama bildiğimiz kadarıyla ne iplik kurdu ne de bizim türümüz dışındaki herhangi bir canlı, evrenin nasıl oluştuğuna ilişkin araştırma yapmaz ya da parçacık hızlandırıcıları üzerine çalışmaz.

Bilmek, bilgiyi soyutlamayı ve farklı zamanlarda ve durumlarda kullanmak üzere yorumlamayı içerir. İngiltere’de Edinburgh Üniversitesi’nden epistemolog Duncan Pritchard: “Bilgi sahibiyseniz, pek çok şey yapabilirsiniz. Yeni durumların üstesinden gelmek için farklı ve yaratıcı yollar deneyebilirsiniz” diyor.

Örneğin bu makaleyi okumak ve bu yazıda yer alan inançlar, gerçekler, savunmalar ve belki de yanlış anlamalar üzerine düşünmek, sizin karnınızı doyurmaz ya da olası bir sevgiliye karşı sizi daha çekici yapmaz ( Ya da belki de dolaylı olarak yapar). Beyin görüntüleme araştırmalarına göre önemsiz soruları cevapladığımızda ya da merak uyandırmak için yapılmış bulanık görüntülere baktığımızda, beynimizin yemek ve cinsellik ile ilgili bölgelerinde hareketlenme görülüyor. Bilim insanları bilgiyi de benzer şekilde birincil ödül olarak gördüğümüzü söylüyorlar.

Bilgiyi nasıl sevmeye başladığımızı bilemeyebiliriz. Ama bilginin bizi başarıya yönelttiğini, hayatta kalmak ve gelişmek için araçlarla donattığını kolaylıkla görebiliriz. Bu yüzden bilgiye kolaylıkla bağımlı olabiliriz. Geçmişi ve bugünü şekillendiren bilgi olduğu gibi geleceği de şüpheniz olmasın bilgi şekillendirecek. Radyo iletişimi ve bununla ilgili diğer şeyler aslında Guglielmo Marconi’nin icadı değildi. Bunun kaynağı aslında, zihinlerinde pratikte hiçbir nesne olmaksızın elektromanyetik dalgaların temel prensiplerini inceleyen bilim insanları James Clerk Maxwell ve Heinrich Hertz idi. Tıpkı her gün GPS’lerimizde kullandığımız genel görelilik teorisinin Einstein’in nihai hedefi olmaması gibi.

Tabii tüm bunlar bilime açık çek verildiği anlamına gelmiyor. Özellikle de çocukların açlıktan kıvrandığı bir dünyada.. New York Üniversitesi’nden bilim felsefecisi Massimo Pigliucci “Faydasız bilimsel araştırma diye bir şey var; ama bunun ne olduğunu söylemek zor. Bu yüzden bilim insanlarının diğer bilim insanlarına ve halka üzerinde araştırma yaptıkları konunun neden önemli ya da ilginç olduğunu açıklamaları gerekmektedir” diyor.

Derleyen: Özlem Yüzak

*Bu yazı HBT'nin 68. sayısında yayınlanmıştır.