İliç altın madeni siyanür sızıntısı gerçeği

Gezegenimiz Öne Çıkanlar

Bir tehlikenin varlığı ya da düşüncesinin kişide yarattığı duygu korkudur; kaynağı ise bilgisizliktir. Siyanür denilince özellikle altın madenciliğinde hemen aklımıza zehirli bir madde olan siyanür gelir; sonrasında endişe ve korkuya kapılırız. İliç Çöpler altın madeninde 21 Haziran 2022 tarihinde gerçekleşen siyanür sızıntısı da bu korkularımızı arttırdı. Siyanür zehirliliğinde türünün bilinmesi gerekiyor. Siyanür zehirlenmesi dendiğinde akla ilk gelen hidrojen siyanürdür. Siyanür, organizmalarda birikmeyen, maruz kalındığında o anlık öldürücü etkisi olan bir zehirdir.

Erzincan İliç ilçesi Çöpler altın madeninde gerçekleşen siyanür sızıntısı olayını, önce bir vatandaşın olay yerinden çekmiş olduğu videoyu yayımlanmasıyla, sonra Erzincan Valiliğinin ‘’Yığın Liç sahasına siyanür içerikli solüsyon taşıyan boru hatlarında meydana gelen arıza nedeniyle yaklaşık 20 m3 solüsyonunun aktığı, solüsyonla kirlenen alanın hipoklorit kullanılarak nötralize edildiği, kirlenen toprağın liç sahasına taşındığı, yapılan tespitte bölgedeki mevsimsel akış gösteren hiçbir dereye akış olmadığı, Fırat havzasına gözlemsel olarak ulaşmadığı tespit edildiği, kirlendiği iddia edilen alanın 27 farklı noktasından numune alındığı’’, 27 Haziran 2022 tarihinde de maden şirketince ‘’maden sahasında gerçekleşen solüsyon döküntüsünün içerisindeki toplam siyanür miktarı yaklaşık 8 kg olduğu’’ şeklindeki açıklamalarıyla ne olduğunu anlamaya çalıştık, devamında 27 Haziran 2022 tarihinde de altın madeni işletmesinin faaliyetlerinin Bakanlıkça durdurulduğunu öğrendik. Geçen zaman süresince maden sahasından ve siyanür felaketi şeklindeki basın yoluyla bize aktarılan bilgiler bilimsel ve teknik boyutundan uzak kalmıştır.


Olayın olduğu andan itibaren, yakın çevrede bulunan Erzincan, Sivas, Elazığ ve Malatya’daki üniversitelerin bilim insanlarından oluşturulacak bir ekip tarafından olay yeri saha incelemeleri, toprak, su ve havadan bir takım ölçümler, örneklemeler ve analizler hemen yapılmalıydı.

Olayın üzerinden bu kadar zaman geçmesine karşın durumun ne olduğunu hala bilemiyoruz. Oysaki, sahadan ve olay yerinden alınacak örneklerin analizleri anında ya da bir, iki günde sonuçlanabilir ve kamuoyuna bilimsel temelli, açıklamalar yapılabilirdi. Maalesef bu olmadı, çelişkili bilgiler içinde biz yine zararın boyutlarını öğrenemedik.

Altın madenciliğinde siyanürün ne anlama geldiğini, ‘’Eşref Atabey ve Mehmet Karadeniz-Altın Madenciliğinde kullanılan siyanürü anlamak’’ başlığı altında,16 Eylül 2019 tarihli Herkese Bilim Teknoloji Dergisinde açıklamıştık.

Altın madenciliğinde siyanür: Dünyada yılda tüketilen yaklaşık 1,5 milyon ton siyanürün %18'i madencilik sektöründe, geri kalan %82'si ise sanayinin farklı alanlarında kullanılır.

Altın madenciliğinde, cevherin altın içeriği tonda üç gramdan az ise yığın, daha fazla olduğunda tank liçi (özütleme) yöntemi kullanılmaktadır. Sülfürlü metalik minerallerin köpüklü yüzdürmeyle ayrılmasında, çözeltide, çökmesi istenen mineralin bastırılarak çöktürülmesinde de siyanür kullanılabilmektedir. 2021 yılı kapasite artırımı öncesinde Çöpler altın madeninde yılda 6.500 ton sodyum siyanür kullanılacağı belirtilmiştir.

Ortamın asiditesi (pH) 9 civarında iken hidrojen siyanür ve siyanür iyonu derişimi eşittir. Ortamın pH’ı azalırken buna paralel olarak siyanür iyonu derişimi azalmakta, pH 7’nin altına düştüğünde ortamda sadece hidrojen siyanür görülmektedir. Buna karşın pH yükselirken de hidrojen siyanür varlığında azalma izlenmekte, pH 11’in üzerinde ise ortamda hidrojen siyanür yok gibidir.

Seyreltik siyanür çözeltisinde ve oksijen varlığında, altın, siyanür iyonu ile tepkimeye girer. Bunun için, ortam pH’ının yüksek olması, hidrojen siyanür bulunmaması gerekir. Çünkü hidrojen siyanür oluşması, siyanür kaybı demektir. Madenci bunu istemez, çünkü bu durumda altını elde edemez.

Zenginleştirilecek olan cevherin mineralojik yapısı ve kimyasal bileşimine bağlı olarak, ortamda hem serbest siyanür hem de altın siyanür bulunması dışında çinko, nikel, bakır, demir, kobalt, kadmiyum ve cıva gibi ağır metallerin siyanür bileşiklerinin oluşması doğaldır. Çözeltiye alma sırasında sorun teşkil eden bu bileşikler, proses tamamlandıktan sonra artığa dahil olup, atıldıklarında toksik özellikleri dolayısıyla potansiyel tehlike oluştururlar.

Madencilikte siyanürün olası çevresel etkilerini bertaraf için; artıkların atılması öncesinde siyanürü geri kazanma, artıktaki siyanürlü bileşiklerin parçalandığı ya da pasifize edildiği kimyasal ya da biyolojik bozundurma ve bir de doğal bozundurma olmaktadır.

Siyanürün en önemli etkisi aslında toprakta hareketsiz duran ağır metalleri, yani kurşun, cıva, antimon ve çinkoyu hareketli hale getirmesidir.

Bu ağır metaller toprakta hareketsiz iken, bitki kökleri tarafından alınamıyor; ama hareketli hale geçince, bitki kökleri tarafından alınıyor ve bitkinin bünyesine geçiyor. Siyanür, yüksek derişimlerde toprak mikroorganizmaları için toksiktir (zehirlidir) ve toprak yoluyla yer altı suyuna geçebilir.

İliç altın madeni siyanür sızıntısı: İliç Çöpler altın madeninden sızıntı siyanürün olası zararları hava, su ve toprak yoluyla olacaktır. Anında havaya karışmayla zararı olabilecektir.

Nitekim olay anında siyanür bulaşığını temizlemekle görevlendirilen bir işçinin hidrojen siyanürün buharlaşmasıyla zehirlenme belirtisi, şiddetli baş ağrısı çektiği bilinmektedir.

İkincisi, siyanür içeren söz konusu solüsyonun dere suyuna, drenaj ağı vasıtasıyla hemen yanındaki Karasu Nehri üzerindeki İliç ve Bağıştaş Barajlarına karışması sonucu siyanür, su içinde ‘’siyanojen klorür’’ gazına dönüşmüş olabilir. Suda oldukça yüksek oranda çözünen siyanojen klorür gazı çok zehirlidir. Siyanojen klorür gazı sucul hayvanlara, balıkların toplu ölümlerine neden olur. Zaman zaman göl, akarsu gibi yüzeysel sularda toplu balık ölümlerinin ana nedenlerinden biri bu olabilir.

Üçüncüsü, sızıntı siyanür bileşikleri ağır metalleri, yani kadmiyum, arsenik, kurşun, cıva, antimon ve çinko gibi elementleri hareketli hale getirmiş olabilir. Bu ağır metaller toprakta hareketsiz iken, bitki kökleri tarafından alınamayan; ancak siyanür sızıntısıyla hareketli hale geçerek, bitki kökleri tarafından alınarak bitkinin bünyesine geçmiş olabilir.

Sızıntı alanında, siyanürün nötreştirilmesi için hipoklorit döküldüğü belirtilmektedir. Bu hatalı bir yöntemdir. Hipoklorit dökmeyle pH bazik hale getirilmiş, böylece siyanürün solüsyonda kalması sağlanmış, böylece yakınındaki dere suyuna ve oradan Karasu Nehri İliç Barajına karışması daha kolay olmuştur.

Önce 20 m3 siyanürlü solüsyondan, daha sonra solüsyonda 8 kilogram siyanürden bahsedilmiştir. Eğer böyleyse Karasu Nehri’ne, toprağa ve yer altı suyuna karışması muhtemel ve insan ve hayvan sağlığı, sucul canlılar, toprak mikroorganizmaları için toksik (zehirli) etkisi olasıdır.

Çöpler altın madeni sahası ve yerleşim yerleri (ÇED Raporundan)

İliç Çöpler altın madeninden sızan siyanürün etkisini anlamak, zararlarını öğrenmek için geç kalınmıştır. Çünkü suda siyanürün çözünürlüğü; asitliği, gaz basıncı ve sıcaklığa göre değişkendir. Siyanür bulaşığı tespit edilemeyecektir. Ancak bundan sonra toprakta, suda, bitkilerde örnekleme yapılıp, ağır metaller yönüyle madenden kaynaklı kirliliğin boyutları değerlendirilmelidir.

Böyle bir siyanür sızıntısının gerçekleşmesi de madenin güvenli olmadığına işarettir. Atık havuzu 75 metre yükseltilerek kapasite arttırımına gidileceği ÇED raporundan anlaşılmaktadır. Maden sahası aktif fayların bulunduğu bölgedir. 6, 6,5 ya da 7 büyüklüğündeki bir depremde atık havuzunun yıkılması olasıdır. Böyle bir durumda Fırat havzasında bulunan sırasıyla İliç, Bağıştaş, Keban, Karakaya, Atatürk, Birecik ve Karkamış barajları su kirliliği tehlikesi altında bulunmakta ve dolayısıyla canlı ve insan sağlığı için risk oluşturmaktadır.

KISACA SİYANÜRÜ TANIYALIM:

Siyanür; serbest siyanür, hidrojen siyanür ya da hidrosiyanik asit şeklinde olur. Hidrojen siyanür, renksiz bir gazdır. Keskin ve bayıltıcı, bademe benzer kokusu vardır. Canlılar için bilinen zehirlerin en tehlikeli olanı hidrojen siyanür gazıdır. Hidrojen siyanür havada 1-3 yılda yarılanır. Su yüzeyinde bulunan siyanür de hidrojen siyanür formuna dönüşür ve buharlaşır.

Siyanür; hava yoluyla, içme suları, toprağa temas eden cilt yoluyla, siyanür bulaşmış yiyeceklerin tüketilmesiyle vücuda alınabilir. Siyanür, kısa sürede beyin ve kalbi etkileyerek koma ve ölüme neden olabilir. Düşük düzeyde siyanüre uzun süre maruz kalma sonucunda solunum güçlükleri, kalp ağrısı, kusma, kan değişiklikleri, baş ağrısı ve triod bezinde büyüme ortaya çıkabildiği tıbben belirtilmektedir.

Ortam havası m3’ünde; 20-40 mg düzeyindeki siyanüre maruziyet insana etkisinin hafif olacağı, 50-60 mg olduğunda kişinin 20 dakika ile 1 saat dayanabildiği, 120-150 miligramın 0,5-1 saat aralığında,150 miligramın yarım saat, 200 miligramın 10 dakikadan sonra, 300 miligramın ise anında ölüme neden olacağı belirtilmektedir.

Solunarak değil de ağızdan alınan en düşük ölümcül dozun, vücut ağırlığının kg başına 0,54 mg olarak belirtilirken, öldürücü seviyenin ortalama tahmini değeri ise 1,4 mg olarak verilmektedir.

1870-1871 yılları arasındaki Fransa-Prusya Savaşı’nda siyanür kullanılmıştır. Bu savaş sırasında Fransa başkanı III. Napolyon, askerlerine silahlarının uçlarındaki süngüleri bu zehire batırmaları talimatını vermiştir.

Öte yandan Roma İmparatoru Nero’nun da siyanür içeren bir vişne suyu karışımını zehir olarak kullandığı ileri sürülmektedir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Fransız ve Avusturya birlikleri siyanür kullanırken; İkinci Dünya Savaşı sırasında da Nazi Almanyası milyonlarca insanı öldürmek için kemirgen öldürücü bir ürün olan Zyklon B‘yi kullanmış.

1980’lerde, İran-Irak savaşında siyanür kullanılmış. 1995 yılında Aum Shinrikyo isimli bir Japon tarikatı metroya siyanür yerleştirmiştir.

Hidrojen siyanür ve karbon monoksit gibi kanın kırmızı renkli maddesi olan ve havanın oksijenini akciğerlerden hücrelere taşıyan hemoglobinin demirine karşı oksijenden daha fazla etkileşimi vardır. Bundan dolayı eser miktardaki hidrojen siyanür oksijenin büyük bir kısmını hemoglobinden uzaklaştırarak onun yerine geçebilir.

Dolayısıyla dokular oksijensiz kaldığından öldürücü etki yaratmaktadır. Aynı şekilde serbest siyanür iyonları metal siyanür kompleksleri ve siyanür türevleri az ya da çok yukarıda belirtilen etkilere neden olduklarından tehlikeli ve zehirli maddeler olarak kabul edilirler.

Siyanürün vücuda girdiğinde Rhodanese adı verilen savunma aracı devreye sokulduğu, en fazla karaciğerde bulunan Rhodanese, siyanür iyonuyla tepkimeye girerek, ona sülfür verdiği; hızla ve kolaylıkla tiyo-siyanat denen, zararlılığı azaltılmış bir bileşiğe dönüştüğü ve oluşan bileşiğin idrar yoluyla vücuttan atıldığı tıbben belirtilmektedir.

Ancak, tiyo-siyanat vücutta iyot alımını engelleyen bir madde olup, guatr nedenlerinden biridir. Bazı yiyeceklerde ve sigara dumanında da tiyo-siyanat bulunur.

Piyasada siyanürün ticareti yasaklanmıştır. ‘’Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması Hakkında Yönetmelik’’te 29 Kasım 2019 tarihli yapılan değişiklikle halka, piyasa ve internet ortamında siyanür bileşiklerini içeren maddelerin satışı yasaklanmıştır.

Eşref Atabey
Jeoloji Yüksek Mühendisi/Tıbbi Jeoloji Uzmanı/Yazar

 

Kaynaklar
Eşref Atabey ve Mehmet Karadeniz, 16 Eylül 2019. Herkese Bilim Teknoloji ‘’Altın madenciliğinde kullanılan siyanürü anlamak’’ (https://www.herkesebilimteknoloji.com/haberler/saglik/altin-madenciliginde-kullanilan-siyanuru-anlamak).

Karadeniz, M. 1996.Cevher zenginleştirme tesis artıkları, çevreye etkileri önlemler. İstanbul Ofset Basım Yayın San. Tic. A. Ş., İstanbul.

ekolojibirligi.org/siyanur-nedir-altin-ayristirmalarinda-neden-kullanilir-neden-olumculdur

Atabey, E. 2010. Türkiye’de antropojenik (insan kaynaklı) unsurlar ve çevresel etkileri. MTA Yerbilimleri ve Kültür Serisi-7. Ankara.

Atabey, E. 2015. Elementler ve sağlığa etkileri. Hacettepe Üniversitesi Mezotelyoma ve Medikal Jeoloji Uygulama ve Araştırm Merkezi yayın No: 1. Ankara.

Rouse, J. V. 1990. Cyanide and the environment. Supplement to Mining Journal.

Mudder, T.I. ve Botz, M. 2004. Cyanide and society: A critical review. The European Journal of Mineral Processing and Environmental Protectation.V.4. No.1.

Simeonova, F. P. Ve Fishbein, L. 2004. Hydrogen cyanide and cyanides: Human health aspects.

Scott, J.S. and Ingles, J.C. 1981. Removal of cyanide from gold mill effluent. Canadian Mineral Processors 13th Annual Meeting, ottowa, Ontario, 20-22.

Anagold. 847, 49729 Ve 20067313 Ruhsat Nolu Çöpler Kompleks Madeni 2. Kapasite Artışı Ve Flotasyon Tesisi Projesi. Erzincan İli, İliç İlçesi, Çöpler Köyü. Nihai Çed Raporu. Mart 2021

www.temizmekan.com/ilic-copler-altin-madeni-siyanur-sizintisi