Robotlarla yaşam

Öne Çıkanlar Teknoyaşam
Robotlarla yaşam

Yapay zekâ, insan beyninin çalışmasını mümkün olduğunca taklit edebilme yeteneğine kavuşturulan makinelerin sahip olduğu zekâdır. Makineler de insanlar gibi kendi kendine öğrenme, sonuç çıkarma ve problem çözme bilişsel yeteneklerini gösterebilirler mi? Robotlar, bu soruya yanıt bulma çabasının sonucunda ortaya çıkan akıllı makinelerdir. Örnek olarak STAIR (STanford University Artificial Intelligence Robot) isimli robotu ele alalım. Bu sistem, ev ve ofis ortamlarında dolaşabilen, nesneleri toplayabilen, insanlarla akıllı sohbetler edip onlara yardımcı olabilen bir robot olarak tasarlanmaktadır. Gelecekte bu robotların ev veya ofiste etrafı düzenlemesi, çöpleri toplaması, hatta mutfakta yemek hazırlaması hedeflenmektedir.[1]

Robotlar, pek çok özellik ve yeteneğe sahip olarak geliştirilmiş sistemlerdir. Disiplinlerarası bir araştırma–geliştirme alanı olan robot teknolojilerine pek çok bilim dalı farklı açılardan katkı sağlamaktadır.  Robot yapma ve geliştirme çalışmalarının  tam bir takım işi olduğunu söyleyebiliriz. Elektrik-Elektronik, Bilgisayar, Makine, Mekatronik ve Yazılım Mühendislikleri, Psikoloji ve Sosyoloji gibi sosyal bilimler bu alana katkı veren bilim dallarıdır.

Robotlar yakın gelecekte, eğlence, temizlik ve yardımcılık görevlerinin dışında cerrahi işlemlere de destek verecek niteliklere sahip olma yolunda ciddi ilerlemeler katetmektedir. Günümüzde Vinci robotik sistemi buna güzel bir örnektir. Bilindiği gibi, cerrahlıktaki önemli bir kısıt, insan elinin beceri ve hassasiyetidir. Özellikle uzun süreli ameliyatlarda bu hassasiyet oranlarında yorulmaya dayalı problemlerin yaşanması mümkün olabilmektedir. Ayrıca cerrahların bu beceri ve hassasiyet yetenekleri zaman içinde tecrübe ve tekrar ile birlikte sürekli olarak iyileşmektedir. Dolayısıyla, ameliyat süreçlerine yeni başlayan cerrahlar ile daha tecrübeli cerrahlar arasında bu açılardan farklılıkların olması kaçınılmazdır. Robot kollar, sahip oldukları denetim sistemleri yardımıyla titremeyi ve olası hatalı–istemsiz müdahaleleri önleyebilirler. Ayrıca bu teknoloji ile, güvenli bir İnternet bağlantısı sayesinde uzaktan ameliyat etme olanakları da mümkün olabilmektedir.[2]


Günümüz robotları, yüz tanıma, nesne tanıma, konuşma tanımagibi teknolojiler sayesinde çevreleriyle etkileşim içerisinde olabilirler. Böylece robotlarla iletişim tek yönlü (monolog şeklinde) değil; çift yönlü (diyalog) şeklinde gerçekleşebilir. Etkileşimli olarak geliştirilen bu sistemler sayesinde özellikle iletişim bozukluğu ya da engeli olan insanların tedavi süreçlerinin de desteklenmesi mümkündür.

Robot adı verilen, belirli bir yapay zekâya sahip ve otonom hareket edebilen bu sistemleri insanlar geliştirmektedir. Robotların hangi durumda nasıl davranacağını insanlar  programlamaktadır. Bu kodlamalara göre elini uzatan bir kişiye o da elini uzatabilir (Honda’nın yaptığı insansı robot ASIMO (Advanced Step in Innovative MObility) gibi)[3] ya da arkasını dönüp gidebilir. Dolayısıyla insanlar akıllarındaki niyet ve düşünceleri robotlara aktarmaktadırlar. İyi niyet ve düşünceler ile geliştirilecek olan robotların gelecekte insan yaşamına ciddi katkılar sağlayacağı bir gerçektir.

Yrd. Doç. Dr. Baran USLU / Atılım Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü

[1] http://stair.stanford.edu/
[2] Geleceğin Fiziği, Michio Kaku
[3] asimo.honda.com