2017 Sakıp Sabancı Jüri Özel Ödülü Nermin Abadan Unat’a verildi

Öne Çıkanlar Toplum
2017 Sakıp Sabancı Jüri Özel Ödülü Nermin Abadan Unat’a verildi

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nde bu yıl, Jüri Özel Ödülü’ne 96 yaşındaki gerçek bir Cumhuriyet kadını olan Nermin Abadan-Unat layık görüldü. Eşit ağırlıklı verilen üç Makale Ödülü'ne bağımsız araştırmacı Defne Kadıoğlu Polat, City University of New York’tan Zeynep Selen Artan-Bayhan ve Florida Üniversitesi’nden Tolga Tezcan layık görüldüler.

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine verilen ve bu yıl ki konunun "Gündelik Yaşamda Türkiye Kökenli Avrupalılar" olarak belirlendiği "Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü"nün Jüri Özel Ödülü’nü kazanan Unat konuşmasına göç hareketlerinin insanlık tarihi kadar uzun olduğuna vurgu yaparak başladı. Abadan-Unat, özellikle emek göçü denilen toplumsal hareketin, Türkiye’de ancak İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen 50’li yıllarda önce bireysel sonra daha geniş çaplı gruplar halinde ortaya çıktığını ifade etti.

Nermin Abadan-Unat Türk dış göçünü iki aşamada değerlendirdi. Birinci aşamada, 1950’lerde bireysel göçün, sadece kişisel temas ve özel aracılar ile gerçekleştirilebildiğini söyledi. Türklerin, 1961 Anayasası’nın kabulü ile ülkeden serbestçe çıkıp girmek gibi bir temel hak kazanmaları ile durumun çok değiştiğine dikkat çekti. İkinci aşamada önemli iki değişiklik olduğunu belirten Nermin Abadan-Unat, "Demokratik Alman Cumhuriyeti batıya kaçmak isteyenleri engellerken, Türkiye ilk Beş Yıllık Kalkınma Planı (1962-67) hazırlayanlar hakim işsizlik nedeni ile 'artan iş gücü ihracını' gerçekleştirmeyi kararlaştırdılar" dedi. "1961’de Türkiye ve Almanya arasında imzalanan anlaşmaya göre ilk önce sadece erkeklerden oluşan işçi kontenjanları bir yıllığına yurt dışına gidecek ve 'dönüşümlük' ilkesine dayanarak yeni bilgilerle donatılmış olarak dönüp ulusal endüstrileşmeye katkıda bulunacaklardı. Gerçekte şunlar oldu: İşçilerimize nereye gideceklerini bilmeden 3 dakikalık süre içinde mukaveleler imzalattılar, yaptıkları işi 1-3 saatte öğrendiler, %40 hiçbir alet kullanmadan işlerini yaptılar, medenî durumlarına bakılmaksızın 'Heim-kolektif yatakhane'lerde barındırıldılar" diye devam etti.


Unat, Türkiye’nin yeni kuşaklara sunulan eğitim fırsatlarından faydalanacağı ve var olan nüfus açığı aranan nitelliklere sahip bir işgücü oluşturacağı konusunda beslenen ümitlerin gerçekleşmemesinde her şeyden önce kabul eden ülkelerin güttükleri göç politikasında aranması gerektiğini söyledi. "Türkleri en yüksek oranda kabul eden Almanya’da yeni işçi alımına son verdikten sonra Türk göçmenlerin ülkelerine döneceklerini sanıldı. Beklentileri gerçekleşmeyince özellikle CDU dönemin başbakanlığı boyunca göçmenlerin ülkelerine dönmeleri için özendirici yasalar kabul edilmiştir. Aile başkanına 10.500 DM, her çocuk için 1.500 DM ödenmiştir. Bu özendirici yasa sonucu olarak yaklaşık 250.000 Türk yurttaşı anayurda dönmüştür" diyerek devam etti.

Nermin Abadan-Unat, 2007’den bu yana internet yoluyla ülkeleri ve çevreleriyle sürekli iletişim halinde bulunan yurttaşların “Ulus ötesi” bir kimlikle iki taraflı bağlılıklar içinde bulunduklarını söyledi. Ulus ötesi alanların genişlemesinin Türk kökenli yeni Avrupalıları kamusal hayatta daha görünür yaptığını belirten Abadan-Unat, bu gelişmenin 1990’dan sonra iki Almanya’nın birleşmesi ve Ortadoğu’daki savaşların yayılması, IŞİD gibi radikal İslamcı örgütlerin terör eylemleriyle Avrupa’nın birçok ülkesinde yoğun bir İslamafobi yarattığına dikkat çekti. Son üç yıl çok yüksek sayılarla Avrupa’ya akın eden sığınmacıların çoğunluğunun Müslüman olmalarının da durumu daha da keskinleştirdiğini ve daha önce göçmen kabul eden ülkeler tarafından uygulanmak istenen 'çok kültürlülük' politikası terk edildiğine dikkat çekti.

Uluslararası ilişkilerin karmaşıklığı sonucunda AB devletlerinde giderek artan bir 'aşırı ulusçuluk' hareketi gözlendiğini ifade eden Abadan-Unat, Thomas Faist’in belirttiği 'ulusötesi alanların genişlemesi ve aktörlerin etkinliğinin artması'nın, Türk kökenli Yeni Avrupalıların bütünleşme süreci boyunca iki taraflı bir sorumluluk yarattığını söyledi. Nermin Abadan-Unat "Kabul eden ve yollayan devletler açısından 'asimetrik-bakışımsız' bir durum yansıtan bu soruna altmış yıldan bu yana gereken önemi gösterilmemiştir" dedi.

Nermin Abadan-Unat "İletişim alanında dünyayı saran ağlar çoğaldıkça yeni vatandaşların gereksinmelerine öncelik tanımak şart. Günümüzde illegal hareketler, yatırımcı göç, emekli göçü, iklime bağlı göç, dairesel göç hareketleri ortaya çıktıkça yurttaşlık kimliklerinde ortaya çıkan önemli farklılıkları sürekli bilimsel yöntemlerle izlenmesi şarttır. Ulusal ötesi toplumsal kimlikleri görmemezlikten gelemeyiz" diyerek sözlerine son verdi.

Eşit ağırlıklı verilen üç “Makale Ödülü”

  • "Hiç olmazsa bir evimiz var: Soylulaştırılan Bir Berlin Mahallesinde Yaşayan Türkiyeli Göçmenlerin Gündelik Deneyimleri" başlıklı makalesiyle bağımsız araştırmacı Defne Kadıoğlu Polat
  • "Yurtdışında İbadet: Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Türkiyeli Göçmenlerin Dinsel Sınırları ve Deneyimleri" başlıklı makalesiyle City University of New York’tan Zeynep Selen Artan-Bayhan
  • "Köprü Kurmak mı, Yakmak mı? Gurbetçilerin Geriye Dönüş Niyetleri" başlıklı makalesiyle Florida Üniversitesi’nden Tolga Tezcan layık görüldü.

Nermin Abadan Unat ödülünü; Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Kadıoğlu’ndan aldı. Makale ödülleri sahipleri ise ödüllerini Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Sevil Sabancı ve Rektör Prof. Dr. Ayşe Kadıoğlu’ndan aldılar.