Antarktika’da kurulacak ‘Türkiye Bilimsel Araştırma Üssü’ için ön fizibilite ekibi yola çıktı

Öne Çıkanlar Toplum
Antarktika’da kurulacak ‘Türkiye Bilimsel Araştırma Üssü’ için ön fizibilite ekibi yola çıktı

Türkiye'nin kutup bilimleri araştırmalarını yürüten ilk ve tek merkezi İTÜ PolReC’in ön fizibilite ekibi, Antarktika'da kurulması planlanan “Türkiye Bilimsel Araştırma Üssü” için en doğru noktayı tespit etmek üzere 24 Şubat’ta yola çıktı.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının desteği başlayan çalışmalar çerçevesinde; İTÜ PolReC Müdürü Doç. Dr. Burcu Özsoy liderliğindeki ön fizibilite ekibinde Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ersan Başar, Hitit Üniversitesi’nden Öğr. Gör. M. Nurullah Alkan ile İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Burak Karacık, Dr. Hakan Yavaşoğlu, Arş. Gör. O. Sabri Durak, Arş. Gör. Ayşe Giz Gülnerman Gengeç, Kaptan Özgün Oktar ve Kaptan Sinan Yirmibeşoğlu yer alıyor.

İnsanlığın kurtuluşu kutuplarda


İTÜ PolReC Müdürü Doç. Dr. Burcu Özsoy, kutup araştırmalarının küresel bir politika meselesi olduğunun altını çizerek; "Antarktika hiçbir dünya ülkesine ait değil ancak 53 bayrak ülkesi tarafından yönetiliyor. Arktik ve Antarktik coğrafyaları, ülkeler ve uluslar üstü örgütlerin işbirliği ile yapılan projeler sonucunda dünya nüfusunun kurtuluşu olarak görülüyor. Kıtanın araştırma ve barışa yönelik olmasından dolayı korunması çok önemli. Bilimsel bir çalışma yaparken bile doğaya, oradaki canlılara zarar vermeyeceğinize dair taahhüt veriyorsunuz. 1960'lardan beri Antarktika'ya Türk bilim insanları gidiyor. Yani Türkiye tarihsel anlamda 50 yıldır kutup bilimlerinde aktif çalışıyor. Yeni nesillere bırakacağımız dünya içerisinde bizim de Türk bayrağını bilimsel anlamda Antarktika'ya taşıyor olmamız gurur verici” diye konuştu.

Bütün dünya ülkeleri bir gün gelecek, yeryüzünde kuraklık yaşandığında Antarktika’ya gözünü dikecek, çünkü Antarktika dünyanın yüzde 70 tatlı su rezervlerine sahip…

Dünya üzerinde yaşanabilecek bu felaket senaryosuna karşın Arktik ve Antarktik coğrafyaları dünya nüfusunun kurtuluşu olarak görülüyor. Bu nedenle birçok ülke bölgede artık askeri değil bilimsel odaklı yatırımlar yapıyor, iklim değişikliğinin canlılar ve deniz seviyesi üzerindeki etkileri, balıkçılık, jeoloji, tıp, astronomi, enerji gibi alanlarda bilimsel araştırmalar yürütüyor.

Türkiye’nin bu denli önemli bir süreçte rol üstlenmesi ve bu coğrafyalarda bilimsel, teknolojik, ekonomik ve siyasal boyutlarıyla kısa ve orta vadede nasıl var olacağına yönelik çalışmaları hız kesmeden sürdürmesi gerekiyor. Türkiye bugün bölgedeki olumlu yapının içinde olduğu takdirde, bir gün karar mekanizmasının ve sisteminin içerisinde de olabilecek.