Bireyin sonu mu?

Öne Çıkanlar Toplum
Bireyin sonu mu?

Kendi aklınız var değil mi? Kendi düşünceleriniz ve bu dünyaya ilişkin kendinize özgü deneyimleriniz. Kısacası siz bir bireysiniz. Ancak gelecek kuşakların sizin doğal karşıladığınız bu ‘ayrıcalığa’ belki de sahip olamayacaklarını biliyor muydunuz?

Kimi fütüristlere göre teknoloji bizleri telepat yapacak. Her günümüzü sensörler tarafından doğrudan iletişim kuran beyinlerin oluşturduğu devasa bir ağın içinde yaşayarak geçireceğiz. İnsan düşüncelerinden oluşan bu küre gerçek küresel bir bilincin oluşmasına olanak sağlayabilir. Ancak bunu yaparken bireyi de ortadan kaldırabilir, varoluşumuzun nedenini dönüştürebilir.

Seattle’de Washington Üniversitesi’nden araştırmacılar iki insan beyni arasındaki etkileşimi bakın nasıl gösterdiler. Rajesh Rao kendi beyninin elektrik aktivitesini ölçümlemek için üzerine sensör yerleştirilmiş bir başlık giydi. Andrea Stocco ise hedeflenen manyetik alanları kullanarak beynin bölgelerini harekete geçirmeye yarayan bir cihaz kullandı.


Rao örneğin elini hareket ettirmeyi düşünerek Stocco’nun beynine sinyal gönderebildi ve sonuçta Stocco parmaklarını oynatabildi.

Duke Üniversitesi’nden Miguel Nicoleis ve ekibi ise, çalışmayı fare ve maymun deneyleri ile biraz daha ileri götürdü. 3 maymunun beyinlerini birbirine bağladılar ve primatların beyin aktivitelerinin senkronizasyonu ile sanal bir kolu hareket ettirebildiklerini saptadılar.

Tabii ki maymun beyinlerinin bir eylemi koordine edebilmeleri ile ‘küresel paylaşılan bilinç’ arasındaki uçurum büyük. Zaten Nikoleis de “akıl, duygu ve hafızayı transfer edemezsiniz” diyor. Ve ekliyor: “Bu tür üst düzey beyin fonksiyonlarını nasıl ölçümleyeceğimizi ve kodlayacağımızı henüz bilmiyoruz”.

Aynı konuda araştırma yapan Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nden Anders Sandberg, bağlantılar sağlansa bile nakil problemi olduğunu söylüyor. Çünkü hiçbirimizin beyni aynı şekilde çalışmıyor. Çeşitli fikir ve duyguları farklı zihinsel sembollere dönüştürecek bir yazılım insan seviyesinden bir yapay zekâ yaratmak kadar iddialı bir iş.

Sandberg’e göre doğru teknoloji ile beynin bilinçten sorumlu bölgeleri olan neokorteksleri eğitebiliriz. Böylece diğer beyinlerden daha karmaşık sinyallerin gelmesini kolaylaştırabiliriz.

Peki, böyle arı kovanı gibi zihin ile yaşamak nasıl olurdu? Küresel zihinsel grubun bir parçası olmak nasıl hissettirdi?

Örneğin yeni doğan bir bebeği kucağına alan kişinin duygularını herkesin paylaşabiliyor olması, ya da çevre, iklim değişikliği ile ilgili bir konuda milyonlarca insanın ortak hareket etmesi...

Aynanın karanlık yüzü

Bunlar çok güzel, ama her şeyde olduğu gibi aynanın karanlık yüzü de var. Ortak zihinsel aklın insanlığı sürükleyebileceği felaketler gibi! Yanlış ithamlar, toplumsal öfkeler...

Sandberg, “En tehlikeli düşünceleri otomatik olarak bloke eden nöral filtreler kullanılabilir” diyor. Peki, ya zihnimizi ele geçirerek kendi istekleri doğrultusunda etkilemek isteyen korsan beyin avcılarına karşı korumak için ne yapmamız gerekecek? Düşündükçe, daha ürkütücü hale geliyor değil mi?