Bitkilerden elde edilen ipuçlarıyla saklı mezarlara ulaşılabilir

Öne Çıkanlar Toplum Yaşam Bilimleri
Bitkilerden elde edilen ipuçlarıyla saklı mezarlara ulaşılabilir

Bilim insanları, bitkilerin, sorumluların kimliğine ışık tutamasalar bile, en azından saklı mezarların ortaya çıkartılmasında önemli birtakım ipuçlarını sunabileceklerini belirtiyor.

ABD’li adli tıp uzmanları, çürüyerek ayrışan insan kalıntılarının çevrelerindeki bitki örtüsü üzerinde, mesela yaprakların rengini etkilemek gibi, herhangi bir iz bırakıp bırakmadığını anlamak amacıyla bir “beden çiftliğinde” çeşitli deneyler başlattı.

Araştırmacılar deneylerin başarılı olması durumunda yitik bedenlerin bulunmasına yönelik girişimlere ciddi bir katkıda bulunabileceklerini düşünüyorlar.


Yöntemle ilgili olarak sunulan raporun ortak yazarlarından ve Tennessee Üniversitesi bitki bilimleri profesörlerinden Neal Stewart, “İnsan kalıntılarının çürüme ve ayrışma sürecinin bitkilerin yapraklarında gözle görülebilir birtakım değişimlere yol açması gerekir” diyor.

Trends in Plant Science dergisinde yayımlanan bir yazıda Stewart ve arkadaşları yalnızca ABD’de her yıl 100,000 kişinin kayıplara karıştığına, yitik bedenlerin bulunması amacıyla yürüyerek ormanları taramanın son derece güç olduğuna ve uzaktan algılama yöntemlerinin de çevredeki ağaçlar ve yapraklar nedeniyle işlevsiz kılınabileceklerine dikkat çekiyorlar.

Gelgelelim, bizzat bitkilerin birtakım ipuçlarını sunabileceklerini belirten araştırmacılar bunların dronlara yerleştirilen alıcılarla saptanıp incelenebileceklerinin altını çiziyorlar.

Bu yaklaşımda temel olarak “nekrobiyom” adı verilen çürüyen bedenlerle ilintili mikrop ve kimyasalların onları çevreleyen ortamda birtakım farklılıklar yaratmasından yola çıkılıyor. Araştırmacılar ortalama bir insan bedeninin yaklaşık 2,6 kg azot içerdiğini belirtiyorlar.

Stewart, “Böylesine yüksek miktarda bir azot akışına bitkilerin daha çok klorofil üreterek tepki vermeleri gerekir-en azından beklenen budur. Ancak bu durum kimi ağaç ya da çalı türlerinde bir baskı yaratıp, yaprakların dökülmelerine ya da renk değiştirmelerine neden olabilir,” diyor.

Stewart, yapraklar tarafından soğurulan ışığın özellikleri incelenerek birkaç günde ortaya çıkabilecek ve öncelikle kuşatmacı bitki ya da otlarda görülen bu tür etkilerin saptanabileceğine dikkat çekiyor.

Araştırmacılar bu ay inceleme alanını dron uçuşlarıyla taramayı ve birtakım laboratuvar ölçümleriyle çürüyen bedenlerle karşı karşıya gelen bitkilerin ışınırlığında değişiklikler olup olmadığını saptamayı tasarlıyorlar.

Tennessee Üniversitesi insanbilim uzmanlarından ve ekibin üyelerinden Dawnie Steadman, ilk vericileri Ağustos ayında çiftliği çevreleyen ormanlık alana yerleştirdiklerini belirterek, “Bugüne dek üç verici yerleştirildi ve bu bedenler yaklaşık bir yıl orada kalacak" diyor.

Toprağın ayrışması, bitki türleri ve yaprakların ışık emilimi ile ilgili temel verilerin önceden toplandığını dile getiren Stewart, “Değişimlerin, söz gelimi bir geyiğe ya da yaban domuzuna değil de, insanlara özgü olup olmadığını anlamak için öncelikle bitkilerdeki değişiklikleri saptamak gerekir” diyor.

Araştırmacılar insanların çok belirgin izler bırakabileceklerine, uzun yaşam süreleri boyunca bedenlerinde çeşitli bileşimleri biriktirebileceklerine parmak basarak, “Sigaraya bağlı kadmiyum bu tür izlerden biri olabilir” diyorlar.

Stewart bu yaklaşımla gelecekte belirli kişilerin kimliklerini saptama olanağının elde edilebileceğini de sözlerine ekleyerek, “Bu çok da uzak bir olasılık olmasa gerek, çünkü her birey kendine özgü birtakım göstergelere sahip olabilir. Bu göstergeleri bilseydik her şey çok daha kolay olurdu” diyor.

Kaynak: https://www.theguardian.com/science/2020/sep/03/plant-clues-could-help-find-decomposing-bodies-scientists-say