Daha güçlü ve adil toplumlar oluşturmanın 3 yolu

Toplum
Daha güçlü ve adil toplumlar oluşturmanın 3 yolu

BM Genel Kurulu 2007 yılında 20 Mart’ı Dünya Sosyal Adalet Günü olarak ilan etti. Dünya Sosyal Adalet Günü’nün özünde, yeryüzündeki kaynak ve olanaklara eşit bir biçimde erişim ve toplumların insan hakları ve temel özgürlükler temeli üzerine kurulmaları gereksinimi yatıyordu.

Bu günün amacı, yoksulluğun ortadan kaldırılması, insana yaraşır çalışma koşullarının desteklenmesi ve herkesin adalet karşısında eşit olması yönündeki çabaları içeriyor. Toplumsal adalet bağlamında kimlik de, ulus, din, ırk, cinsiyet, cinsellik ve sosyo-ekonomik geçmişin ötesine geçen, can alıcı bir unsurdur.

Daha güçlü ve adil toplumlar oluşturmanın 3 yolu


-Cinsiyet eşitliğini destekleyin

BM Kadın Örgütü’nün Başkanı Phumzile Mlambo-Ngcuka, New York’ta cinsiyetle ilgili bir toplantı kapsamında, “Cinsiyet eşitliği toplumsal adaletin ve insan haklarının ortak bir vizyonudur,” diyordu.

Çocuk yaşta evlilik, çocukların ve kadınların sağlık, eğitim, eşitlik haklarını tehlikeye atan bir konudur. Çocuk yaşta evliliklerin kökünü kazımak için dünya çapında büyük bir savaşım verilmektedir.

Geçtiğimiz günlerde Afrika’nın güneydoğusunda yer alan Malavi Cumhuriyeti’nde, sivil toplum örgütlerinin bir yıl boyunca yürüttükleri bir kampanyanın sonucunda, anayasada çocuk evliliklerinin tümden yasadışı sayılması yönünde bir değişiklik yapılmasına karar verildi. Bu girişim sayesinde, bu ülkede yaşayan kızlara eğitim, şiddet ve sömürüden uzak özgür bir yaşam ve çok daha güvenli bir gelecek olanağı tanınmış oldu. Başka ülkeler de bu konuda hemen eyleme geçmezlerse, 2020 yılına gelindiğinde çocuk gelinlerin sayısı 140 milyonu aşmış olacak.

- Adalete özgür ve eşit erişim hakkını savunun

Veriler dünya çapında ortalama 4 milyarı aşkın kişinin adalete erişim hakkından yoksun olduklarını gösteriyor. Bu durum yoksulluğu, şiddeti ve temel insan haklarının çiğnenmesini daha da körüklüyor. Hukuk devleti, kapsamlı ve sürdürülebilir bir ekonomik gelişme temeline dayanıyor. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 16. Maddesi  yozlaşma, şiddet, hesap verme yükümlülüğü ve saydamlık gibi kavramları içeriyor. Kurumların güçsüzlüğü ve adil yargılanma hakkından yoksun kalma yüzünden savunmasız insanların durumu giderek daha da ciddi bir çekince oluşturuyor. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında benimsenen hedeflerin kıyaslanması sonucunda ülkelerin bu yolda ne gibi adımlar atabilecekleri belirlenerek,  politika yapıcılara geliştirilmesi gereken politikalar konusunda ışık tutulabilir.

-Azınlık haklarını savunun ve koruyun

Azınlıkların haklarını güvence altına alarak, toplumlar hiç bir bireyin kimliği, etnik kökeni, dini ve ırkı yüzünden ayrımcılıkla karşı karşıya kalmayacağını da garanti etmiş olurlar. 2016 ABD Başkanlık seçimlerinin öncesinde Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir araştırma, seçmenlerin %63’ünün oylarını kime verecekleri konusunda azınlıklara yönelik tavrın son derece önemli bir rol oynadığına dikkat çekiyor. Burada asıl sorun, azınlıklara yönelik tavrın toplumsal adaletin sağlanmasına nasıl yardımcı olacağı konusunun kesinliğe kavuşturulması.

Bu yıl Davos’ta yapılan “Hoşgörü Taşma Noktasında” konulu toplantıda delegeler çok daha kapsayıcı ve hoşgörülü toplumlar oluşturmanın yollarını tartıştılar.

Kaynak