Doğan Kuban

İkinci savaşımız mı?

Atatürk ölmeden önce bir konuşmasında “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek insan ve yaşam sevgisini ulusuna bir tür vasiyet bırakmıştır. İkinci tür savaşlar, sanayileşmiş zengin devletlerin aralarındaki anlaşmalar nedeniyle, küçük savaşlara izin verir. Amerikalılar Irak savaşına bizi çağırdılar. Türkiye hayır dedi. Bugün Ruslar da Amerikalılar da kendileri için ölecek genç Türkler istiyorlar. İsrai...

Uygarlaşma önündeki engeller…

Doğmak, doğurmak ve ölmek yaşamın temel sürecidir. Hayvan ve insanlar başka hayvanları yiyerek yaşarlar. İnsanların bir özellikleri daha var. Birbirlerini öldürürler. Bu insan aklının ‘innovation’ dediğimiz yaratıcılığı sonucudur. Fakat doğal sürecin deformasyonudur. İnsanı en kötü hayvan yapar. Zamanla bu genetik deformasyona sosyal deformasyon katılır. Ekonomik ve politik motivasyonlar da katılı...

Nasıl bir gelecek? Hangi sorunlar, hangi yanıtlar?

Sevgili Okurlar, Aylardır birçok olguyu yineliyorum. Çünkü bütün toplum, bu sorunların adlarını değil, toplumsal içeriğini ve geleceğini nasıl etkileyeceğini bilmesi gerekiyor. Eğitimin bir zincir gibi, ilkokuldan üniversiteye uzanan bir çekirdek programı var. 20 yılda evrensel teknoloji yaşamımıza tam olarak katılamazsa yeniden (Düyun-u Umumiye) dönemine gireriz. Kuşkusuz değerli hocalar, sorumlu...

Yaşam

Sevgili okurlar, bundan yüzyıl önce, Türkiye’yi çağdaş dünya ile politik ve entelektüel kurgu açısından eşit olacak bir Cumhuriyet kurduk. İslam dünyasında benzeri bugün bile yok. Avrupa Birliği’ne girmek üzereydik. Bu konuma ulaşsaydık, bugün bir Avrupa devleti olacaktık. Bu bize eğitim ve teknoloji alanlarında kuşkusuz bugünkünden çok daha ilerde teknolojik ilerlemeye ve eğitim düzeyine ulaşmamı...

Neyi koruyalım, nasıl koruyalım?

Anıtlar Yüksek Kurulu 1950’lerde çalışmaya başladığı zaman Türkiye’nin tanınmış tarihçileri, arkeologları, mimarları bu kuruma üye yapılmıştı. Bunların hemen hepsi Avrupa görmüş, Avrupa dillerinden birini bilen çoğunluğu üniversite hocası idiler. Restorasyon uzmanı değillerdi, fakat tarihin ne olduğunu ve ülkelerinin tarihini biliyorlardı. Türkiye’de ilk koruma programı İ.T.Ü.’de Torino’ dan gelen...

Halkın doğa ve yaşam üzerine düşünceleri

Halk dediğim zaman 1933’te 15 milyonu köylerde oturan ve genelde okuma yazma bilmeyen vatandaşlardan söz ediyorum. 1949’da üniversiteyi bitirdiğimde Türkiye nüfusu 20 milyondu. Bugün 82 milyon. Gerçi zorunlu ilkokul uygulamasından sonra epey yol kat edildiğini düşünsek bile, kentlere göç eden köylünün okuma yazması biraz kısırdır. Fakat gelenekleri “Göçer” dönemine kadar uzanır. Halkın düşünce bir...

Rönesans’tan bu yana topallıyor muyuz?

İstanbul fethinin Rönesans’ı belirleyici olması bağlamında bizim tarihi yazınımızda övgüye benzer söylentiler vardır. Türklerden kaçan Bizanslı bilginler İtalya’da bir kültürel patlamaya yol açmışlarsa bizim bunda övünülecek bir katkımız olamayacağı açık. Fakat Fatih’e Roma İmparatorluğunu yakıştıran, onun bu düşünceye yatkın olduğunu ima eden tekerlemeler sürüp gider. Fatih’in çevresindeki Bizans...

Her konuyu halka nasıl anlatacağız?

Sevgili Okurlar, Bu ülke nasıl bulunduğu düzeyden kurtulup çağdaş uygarlık düzeyine ulaşacak? Gelişmiş, gerçek varlığını nasıl, ne zaman duyuracak? Ne zaman Türk denince Avrupalılar hâlâ bizi “Avrupa’nın Hasta Adamı” olarak görmekten vazgeçecekler. Aslında Avrupa’nın Türkiye’yi iyi bilenleri bizim Osmanlı dönemini çoktan aştığımızı biliyorlar. Fakat bizi kendileriyle aynı terazide görmüyorlar. Avr...

Lewis Mumford’tan tavsiyeler…

Geçenlerde Amerika’nın en ünlü kent tarihçilerinden Lewis Mumford’un 1956’da ‘The City in History - Its Origins, Its Transfmations and Its Prospects -(Tarih Boyunca Kent- Kökenleri, Geçirdiği Dönüşümler ve Geleceği) başlıklı bölümlerle 657 sayfalı bir baş yapıtı yayımlamıştı. Bunun son bölümleri bizim için öğretici ve geçerlidir. Çünkü İTÜ ve Ortadoğu gibi üniversitelerin dışında, bu konuları okut...