Dergimizin, 40 metrekarelik küçücük ofiste hazırlanan sayfalarını basıma yollamak için 54 kez “gönder” tuşuna bastık. Bu yazı o 54 “gönder” tuşunun kısa bir öyküsü... Her seferinde aynı heyecan, aynı coşku ve keyifle... Sizlerden aldığımız güç ve destekle. Bu yüzden gururla iyi ki doğdun Herkese Bilim Teknoloji diyebiliyoruz.
Hani denir ya... Göz açıp kapayıncaya kadar... Biz de bir baktık 1. yılımızı dolduruvermişiz. 2016 yılı 1 Nisan’da Herkese Bilim Teknoloji dergimizin ilk sayısına “Mükemmel bir dergi yapmak zordur, hatta imkânsızdır da... Ama iyi ve okunurluğu yüksek bir dergi yapmaya çalışmak... En doğrusu bu olsa gerek. Sürekli öyle bir çaba içinde olduğumuzu ve olacağımızı söyleyebiliriz. Söz!” diye başlamıştık. Sözümüzü tutmaya çalıştık...
Dergimizin hazırlandığı 40 metrekarelik küçücük ofiste haftanın en yoğun günü hep pazartesileri olur. Çünkü her Pazartesi akşamı dergi basım için matbaaya gönderilir. Kapak tasarımında seçenekler üzerinden bir kez daha geçilmesi, eksik makalelerin tamamlanması, düzeltiler, yeni bir haberin sayfalara girecek olması ya da kimi zaman bir yeni gelişme üzerine dergi kapağının tamamen değişmesi... Koşuşturma, iş hanının kepenkleri indirmesine dakikalar kala görsel yönetmenimiz Tüles Hasdemir’in sayfaları baskının yapılacağı matbaaya yolladığı “gönder” tuşuna basmasıyla önce bir rahatlama duygusuna bırakır ama hemen akabinde yerini “acaba baskı nasıl olacak, renklerde sorun yaşanacak mı” soruları alır. Nefes almadan Salı sabahı bir sonraki derginin hazırlığına başlarız. Reyhan Oksay, elinde yabancı yayınlardan seçtiği yeni yazılar ile dalar içeri heyecanla… Rita ve Nilgün çoktan yazılarını çevirilerini yollamışlardır bile. Orhan Bursalı akademisyenlerden gelen makaleleri okuyup düzenleyip gönderir... Yeni sayının içerik toplantısını ve sayfa planlamasını yaparız birlikte. Öğle saatlerinde Ayhan içinde basılmış dergiden birkaç paketin olduğu lacivert bavulu ile girer içeri. Ayhan Pazartesi gecesi dağıtım şirketine gidip, etiketleri alan ve onlarla matbaaya geçen basım sırasında nezaret eden arkadaşımız. Geceyi uykusuz geçiren Ayhan uyumak için evine dönerken Ali gelir. Basılı abonelerimizin eline derginin Cuma gününe kadar geçmesi için hummalı bir çalışmaya girişirler Fulya ile birlikte. Dergiler şeffaf poşetlere konur, adres etiketleri yapıştırılır ve Ali PTT’ye yetiştirir. Cemre haberleri hazırlamaya girişir. Mercan sosyal medyada paylaşımları yapar. Ve bu rutin hep tekrarlanır... İki “gönder” tuşu arasındaki bir hafta işte böyle geçiyor. Bu şekilde 54 haftayı geride bıraktık bile.
Bilim, sonsuz bir dünya. Ve de evrensel. İçine daldığımız her bir konu yeni kapıları da beraberinde açıyor, yeni soruları da beraberinde getiriyor. Buna bir de ülkemizin ancak bilimsel ve teknolojik üretim sistemi ile kalkınabileceği, ancak bu temelde özgür düşüncenin inşa edilebileceği gerçeğini katalım. İşte dergimizin her sayısını bu çerçevede hazırlamaya çalıştık. Hazırlarken biz de öğrendik. Öğrendikçe keyif aldık...
1 Nisan 2016’da ilk sayımızın hazırlıkları sürerken Türkiye peş peşe bombalı intihar saldırıları ile boğuşuyordu. Bu yüzden kapağımızı “Sıradan bir insan terör eylemcisine nasıl dönüşür?” sorusunun yanıtına ayırmış; bilim insanlarının bu konudaki araştırmalarına yer vermiştik. Amacımız içinde bulunduğumuz gündeme bir de bilimin çerçevesinden bakabilmekti. Benzer bakış açısını hep korumaya çalıştık. İlk sentetik bakterinin üretilmesi ile yapay yaşama geçişin ilk basamağına çıkıldığından tutun, 4. Sanayi Devrimi’ne ve robotların yakın gelecekte hayatımızdaki rollerine, siber suçlardan, bakterilerin direnç kazanmasına kadar... Antropoloji, arkeoloji, astronomi, beslenme, beyin araştırmaları, biyoloji, eğitim, çevre ve iklim, enerji ve illa ki yenilenebilir enerji, fizik, evrim tabii ki, psikoloji, mimari ve diğerleri...
Biliyorsunuz, Herkese Bilim Teknoloji, Cumhuriyet’in 30 yıllık dergisi Cumhuriyet Bilim Teknoloji’yi kapatma kararının ardından doğdu. Siz okurlarımızdan aldığımız destekle yola çıktı ekip; geçen bir yıl boyunca yazar kadromuz genişledi; ayrıca yeni çalışanlar katıldı aramıza. İki çınarımız her hafta hiç sektirmeden bizimle oldular: Doğan Kuban kültür ve bilim üzerine her hafta yazıları ile yeni ufuklar açarken, Bozkurt Güvenç Köşegen’den seslendi bizlere. Ali Akurgal ve Müfit Akyos dönüşmeli olarak yazıları ile bilim ve sanayi ilişkisine, inovasyona değindiler. Bayram Ali Eşiyok ekonomi politikaları ve kalkınma konularında ışık tuttu. Mustafa Çetiner’in Güncel Tıp’ı sağlığın gizemli dehlizlerini aralarken, Tanol Türkoğlu Dijital Kültür ile seslendi...
Adı üzerinde: Herkese Bilim Teknoloji… Yeni seslere, yeni yazarlara, akademik dünyanın yazılarına, yeni katkılara kapımız hep açık oldu: Tevfik Uyar ve Can Gürses… Ve tabii Hande Özdinler… Tabii Serdar Kıykıoğlu, Erdal Musoğlu, Türker Kılıç...
İddialıyız: Daha iyi görebilmek için estetik isteyen adamın öyküsünü başka yerde bulamazsınız. Tıpkı uzak değil yakın bir gelecekte sofranıza gelmesi muhtemel 7 böceğin neler olduğunu da... Başarılı bilim insanlarımız daima dergimizin objektifinde oldu. Aziz Sancar yolu ilk açandı belki ama Koç Vakfı Bilim Ödülü’nü kazanan Kamil Uğurbil’i gururla kapağımıza taşıdık. Tıpkı genç bilim kadını Canan Dağdeviren gibi…
Sıklıkla dile getirdiğimiz bir söz var: “Biz geleceği kuruyoruz”. Çünkü HBT dünyada ve ülkemizde yaşanan siyasi karmaşaların, krizlerin, korkuların dışında bir dünyanın varlığını hepimize hatırlatıyor. Bilimsel bilgi, eleştirel düşünce temelinde bir bilgi deposu gibi. Ve yine sıklıkla gelecek vurgusu yapıyoruz dergide: “Geleceğin iyi bir lideri nasıl olmalıdır?”dan tutun, DNA’nın bilgi ve verilemizi saklayabileceğimiz önemli bir biyolojik bellek kutusu olması gibi... Bu yüzden eğitim ve eğitim politikaları bu derginin temel konularından biri. “Çocuklara felsefe yapmayı öğreten psikoloji, mutlu çocuklar yetiştirmenin 10 bilimsel yolu, PISA sonuçlarının değerlendirmeleri, geleceğin meslekleri, 21. yüzyıla uygun eğitim nasıl olmalı” gibi başlıklar ilk anda aklıma gelenler.
1 yılda 54 kez gönder tuşuna bastık. Her seferinde aynı heyecan, aynı coşku ve keyifle... Sizlerden aldığımız güç ve destekle. Bu yüzden gururla iyi ki doğdun Herkese Bilim Teknoloji diyebiliyoruz. Nice mutlu yıllara...
Hayal kurun!
Düşünün, 92 yaşında bir adam. Önce 2500 kişinin katıldığı “Hayal Et” temalı TEDx zirvesine gidiyor ve yaşları 22 ila 35 arasında değişen gençlere 45 dakika boyunca konferans veriyor. Sonra oradan çıkıyor İki Bilge Konferansı’na katılıyor. Bu kez oradaki yaş ortalaması 50 ve üstü bir topluluğa konuşuyor. Sonsuz enerjiye sahip bir çınardan, Doğan Kuban hocadan bahsediyorum. Bozkurt Güvenç rahatsızlığı nedeniyle bu kez İki Bilge söyleşilerine katılamadığı için Doğan hoca konuştu; Orhan Bursalı ile birlikte. İlginç tesadüf zamanlamaydı. Dergimizin yayın hayatına geçtiği 1 Nisan’ın yıldönümüne denk geldi söyleşi. Biz de okurlarımızla kutladık doğum günümüzü. HBT’nin de bir hayalin gerçeğe dönüşmesinin bilincinde olarak... Peki, ne dedi Doğan hoca? Özetleyelim: Hayal kurmak uygarlığın temelidir. Fakat gerçekleşebilecek hayaller kurun. Felsefe, matematik, resim, heykel, müzik yoksa uygarlık da yoktur. Ve önemli bir noktaya dikkat çekti: “Soru sormak zamanı geldi. Soru sormalı herkes”. Örneğin İstanbul sokaklarındaki insanların 15 milyonu “istatistik” sözcüğünü biliyor mu? Ya da halkın kaçta kaçı “referandum” sözcüğünün anlamını biliyor? Bu halk fakir olduğunun bilincinde mi? Bildiği halde kayıtsız kalması kendi geleceği için gerçekten tehlikeli değil mi?
Özlem Yüzak