Korku virüsten hızlı… Küresel girdap…

Özlem Yüzak Y
Korku virüsten hızlı… Küresel girdap…

Hızla yayılabilme özelliğine sahip bir virüs... Küresel yolculuğuna çoktan başladı. Ürün ve hizmetlerin küreselleşmesinden daha hızlı... Ama şunu da vurgulamalıyız yarattığı korku ve panik, koronavirüsün kendisinden çok daha hızlı yayılıyor. Dünya genelinde o da hepsi Çin’de olmak üzere sadece 132 ölüm vakası var. ABD’de virüslü 5, Kanada’da ise 1 hasta tespit edildi şimdiye kadar.

Ama insanlar işi şansa bırakmadan virüsten uzak durmak istiyorlar. Yüz maskeleri kapış kapış satıldı ve artık isteseniz de yok. Sosyal medyada “doğru, yanlış, abartılı, komplo teorili” bilgi ve haberler çorbası içinde sıkışıp kaldık.

Küresel girdabın içinde hızla dönüp duruyoruz... Bizleri Çin’den gelen virüse karşı koruyacak hemen hemen tüm ürünler Çin’de üretiliyor.. Sadece yüz maskesinden bahsetmiyorum. İlaçlar da... Çin bugün dünyanın en büyük ilaç üreticisi. Her ne kadar nihai haline ABD ya da başka bir ülkede getirilebilir olsa da ilk üretim Çin’de. Bu da, olası bir arz dengesizliğinde ilaç ve hayati tıbbi malzemelerin tedarikinde çok ciddi sorunlar yaşanacağının habercisi.


Böyle yaşamsal konularda bir başka ülkeye bu kadar çok bağımlı olmanın ulusal güvenlik açısından yaratacağı tehlikeler de cabası...

Wuhan, Çin’in ilaç üretiminde belki en büyük bölgesi değil ama bir zamanlar ağır endüstrisi ve çeliği ile öne çıkan kent biyo-farmasötik araştırma ve geliştirme alanına yöneldi ve hızla büyüyen bir merkez haline geldi. 11 milyon nüfuslu kente ulaşım tamamen durduruldu. Hubei eyaletindeki on altı şehirde benzer seyahat yasakları var. Çin yeni yıl tatilini 3 Şubat’a kadar uzattı ve gerekli önlemleri de alacağını söylüyor ama ya virüs öngörülenden çok daha hızlı yayılırsa?

FDA’ya göre dünya genelinde, 370 temel ilaç için aktif farmasötik bileşenler üreten tesislerin yüzde 15’i Çin’de. Ancak buralarda ne kadar üretim yapıldığı bilinmiyor.

Bu bilgi eksikliği rahatsız edici.

Belki artık gelinen noktada sadece bitmiş ilaçlar değil, aktif farmasötik bileşenlerin de bir envanterinin çıkarılması ve bunun bütün ülkelerin bilgisi dahilinde olması gerekmiyor mu? ABD senatosuna bu konu ile ilgili bir yasa tasarısı sunulmak üzere...

Neden aşı geliştirilmedi?

Dünya 17 yılda 3 ölümcül koronavirüs salgınına maruz kaldı. 2003 yılında SARS, 2012 yılında MERS ve şimdi de aynı virüs ailesinden korona... Peki, neden bunun ölümcül küresel bir biyolojik tehdit haline gelmeye başladığı algılanmadı ve aşı geliştirilmedi?

Harvard Üniversitesi’nden Prof. William Haseltine HIV virüsü üzerine araştırmalar yapan önemli bir isim.  Scientific American’da yer alan makalesinde bunu sorguluyor: “Bir virüsün genetik kodu sıralandıktan sonra, etkili ilaçların hedefleri ortaya çıkar. Bu virüsün belliydi. Neden bir aşı geliştirilmedi? Pekâlâ mümkündü. Bunun geleceği belliydi” diyerek..

“11 Eylül saldırılarının ardından, ABD hükümeti ‘yeni ortaya çıkan biyolojik tehditleri önlemek ve tedavi yolları geliştirmek için’ BioShield olarak bilinen programı oluşturdu. Biz de şarbon enfeksiyonlarını önlemek ve tedavi etmek için Abthrax ilacını geliştirdik” diyen Haseltine, BioShield programı kapsamına  koronavirüsün de dahil edilmesi uyarısını yapıyor.

Peki, ya Türkiye?

Türkiye tüm bunların neresinde? Her depremi kadercilikle karşılayıp, eli kolu bağlı bir sonrakini bekleyen bir ülke olarak virüs gibi küresel salgınlara, biyolojik tehditlere karşı bir B planımız olacak mı? Kendi ilaç ve tıbbi malzeme tedarik envanterimizde ne değişiklik yapabileceğiz? Tıpkı depremde olduğu gibi işi Allah’a havale ederek, diğer ülkelerin ne geliştireceğini ve bize neyi ne kadar vereceklerini mi bekleyeceğiz?

Özlem Yüzak


*Bu yazı 31.01.2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.


Özlem Yüzak

Bilgi işçisi olarak tanımlıyor kendini... 15 yılı aşkın süredir Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘Bilgi Toplumuna Doğru’ adlı köşesinde çağdaş dünyanın anahtarı olan bilgi, bilim ve eğitimin önemi üzerine yazıp duruyor. İnsanın doğa ve insan üzerinde kurduğu iktidardan dehşetli rahatsız; bu yüzden sürdürülebilir kalkınma, toplumsal cinsiyet, iklim değişikliği yine ilgi duyduğu alanlar arasında. “Kıskaçtaki İnsan ve İsyan” adlı bir kitabı bulunuyor.