Endüstri 4.0’dan pay almak

Ali Akurgal
Endüstri 4.0’dan pay almak

Bu yazıyı yazarken, seçim sonuçları büyük ölçüde belli olmuştu. Seçmen, hükümeti kurma ve ülkeyi yönetme görevini AK Parti genel başkanına vermişti. Dolayısıyla, 16 senedir süren yönetim mantığının, şekli değişse de sürmesi beklenir. Cumhurbaşkanı’nın işaret ettiği daha az sayıda bakanlık ile yönetim, önceden birkaç bakanlığın görev alanına dağılmış yetkilerin de daha odaklanmış olarak kullanılması amaçlı.

Seçimden birkaç gün önce Bakan Özlü’yü, Teke Tek programında dinledik. Bakan, daha önce bulunduğu görevlerden ötürü birikimi yüksek birisi. Fatih Altaylı’nın endüstri 4.0 sorusuna belki de başka bir siyasetçinin veremeyeceği yanıtı verdi. Dedi ki; dünyada önümüzdeki 10 yılda endüstri 4.0 için 100 trilyon USD para harcanacak. Bu harcanacak paranın yüzde birine, 1 trilyon USD’ye Türkiye tâlip olmalı, bu parayı kazanmalı. Endüstri 4.0’ı kullanarak üretim yapmaktan söz etmiyoruz. Endüstri 4.0 ile çalışan fabrikaları kurmaktan söz ediyoruz.

On seneye yayınca, yılda ortalama 100 milyar USD eder. Elbette başta küçük rakamlarla, giderek artan ve ortalamayı yakalayan bir artışla. Bakan, bu amaçla hazırladıkları bir devrim çalışmasından da söz etti. Bu devrimi gerçekleştirmek için birinci sıraya nitelikli insan unsurunu koymuşlar. Çok doğru. Bu köşede sizlere sıkça bu konuda yakındığımı anımsayacaksınız. Fatih Altaylı, Bakan’a Milli Eğitim Bakanlığı ile nasıl bir eş güdüm sağlayacaklarını da sordu. Bakan, bu konuda bir yol haritası vermedi. Daha çok, bizim çalışmalarımız, Milli Eğitim Bakanlığı’na bir girdi teşkil edecektir anlamına konuştu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın büyük bir kütle olduğunu belirtti.


Anlaşılıyor ki, bu büyük kütleye yön değiştirtmek kolay olmayacak. Hattâ, bakanlıkların sayısını azaltıp, görevleri daha az sayıda elde toplayarak bile bu sağlanamayabilir. Eğitimin yalnızca okulda verilen bir kalıp ve düşünme tarzı olmadığını, aslında bundan daha önemlisinin yetişmekte olan gencin çevresinin, içinde bulunduğu ortamın, arkadaşlarının da onun üzerinde yetiştirici etkileri olduğunu önceki yazımda kendimden örnekler vererek anlatmıştım.

Eğer Milli Eğitim Bakanlığı yeterli hızla endüstri 4.0 için insan yetiştirmeye başlayamayacaksa, o zaman arayı kapatmak, arkadaş çevresine ve okul dışı öğrenme yollarına düşüyor.

Bakan’ın anlatmadığı husus, bizim endüstri 4.0’dan para kazanmamızın bu sene başlaması gerektiği, ama buna uygun iş gücünün lise + üniversite, en yakın 8 sene sonra yetiştirilebileceği. Demek ki yapılması gereken, diplomalı işsizler arasından seçileceklerin, hızlandırılmış kurslarla meslek dönüşümüne uğratılması ve hızla endüstri 4.0 için fabrika kuran, kurulan fabrikayı uçtan uca kurgulayan, çalıştıran / işleten duruma getirilmeleri. Unutulmamalı; o 100 trilyonun yüzde birinin düğüm noktası, fabrikayı tasarlamak ve kurgulamak.

Bir fabrikayı tasarlayıp kurgulayacak insan nasıl bir eğitim öğrenim görmüş olmalı? Endüstri 4.0 olanaklarını çok iyi bilen, üretim süreçlerini bu olanaklara göre yeniden yazabilen, yazdığını robotlara göre kurgulayan, bunları yapmak için de mekanik, hidrolik, pnömatik, manyetik, elektrik ve elektroniğin yanı sıra yazılımdan da anlayan insanlardan söz ediyoruz. Bütün bunları kullanarak, “ben bu ürünü bu robot güruhuna nasıl ürettiririm?” diye soracak ve kafasında algoritmasını oluşturarak sorusunun yanıtını da bulacak insanlardan.

Bu aralar çocuk yaşta kod yazmayı öğrenme akımı başladı. Kimsenin şevkini kırmak istemem ama, çocuklar kod yazmada kalır, arkası gelmez, algoritma oluşturmaya geçemezler ise, Hindistan’ın düştüğü yanlışa düşeriz. Hindistan neredeyse tüm dünyanın kodunu yazıyor, ama yalnızca kodunu yazıyor. Sistem oluşturamıyor. Uçtan uca bir fabrikanın sistemini oluşturmak için “daha bir şeyleri de öğrenmek” gerekiyor.

Umarım kod yazmaya başlayan çocuklar, daha ortaokul çağında mühendislik disiplinleriyle de tanışırlar.

Ali Akurgal / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 118. sayısında yayınlanmıştır.

Ali Akurgal