Plastik atıkların yarattığı sorunlar hakkında o kadar çok yazıldı, konuşuldu ki, bu sorunun muazzam bir çevre felaketi haline geldiği, daha da geleceğini duymayan bilmeyen kalmadı. Ama nasıl çare bulunacağı belirsiz. Anlık ve yerel çözüm arayışları, küresel boyuttaki bu sorunu çözmeye yetmeyecek. Bunun da bilincine varanlar, çözüm için yenilikçi, daha önce düşünülmemiş buluşçu çözümler önermeye başladılar.
Aralarında Türkiye’den TAGES şirketinin de olduğu, Yunanistan/Aristoteles Selanik Üniversitesi’nin eşgüdümünde bir araya gelen İsviçre, Fransa, Almanya, Hollanda, İspanya’dan katılımcılar, PlasticTwist projesiyle “farklı” bir çözüm öneriyorlar: Acaba plastik atığı “katma değeri olacak” bir metaya dönüştürebilir miyiz? Ve bunun için, blockchain sistemini kullanabilir miyiz? Plastiğe bilişimle değer kazandıracak bir yenilikçilik yapabilir miyiz?
Avrupa Birliği’nin Ufuk 2020 Programı çerçevesinde maddi olarak desteklenen bu ilginç inovasyon projesinde yer alan TAGES CEO’su Leyla Arsan soruyu e-posta ile yanıtladı:
“Projedeki esas inovasyon, şirketleri, kurumları plastik atığı ve asıl plastiğin kendisini bir değer olarak görmelerini sağlatacak ‘token’ adı verilen dijital bir teşvik aracı kullanacak olmaları. Token, blockchain üzerinden çalışacak, atığa değer yaratacak bir araç. Örneğin X Şirketi, piyasada geri dönüştürülmüş plastik satın aldığında -diyelim- 100 token kazandı. Dönüştüren de 100 token kazandı. Bu sistem içinde olan şirketler, sistem içinde olmayanlara göre daha avantajlı olacaklar. Çünkü, gezegene ve çevreye daha fazla değer katan, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik bilinci yüksek kurum ve vatandaş olarak görülecekler. Token kullanımı, blockchain’in sağladığı saydamlık, ölçülebilirlik, izlenebilirlikle bu sürecin güvenirliğini artıracak. Artık, ‘tokenomics’ diye bir kavram var. Çevreye verilen önemin, atıkların geri dönüşümünün, bunun bir değer yaratmasının, kısacası döngüsel ekonomiye katkının ölçüsü ‘tokenomics’ ile ölçeklenecek.”
“Böyle bir öneri, devletin uygulamayı planladığı depozito sistemi için de ideal. Örneğin, plastik şişe atığının takibi, kurumlararası muhasebeleşmesi, hem atanların hem de toplayanların, dönüştürenlerin token kazanmasıyla, teşvikler ya da buna bağlı başka hizmetler ve ürünler de sunulabilir. Böylece amaç, pazarda hareket yaratıp arz/talep dengesini değiştirmek. Şu anda çok ucuz olan ve en çok da tek kullanımlık tüketimi en kolay olan plastiğin bu cazibesini “elmas kadar pahalı ve değerli” bir hale dönüştürerek, erişimi zorlaştırmak, sadece gereği olduğunda daha kritik amaçlar için kullanmak. Herkesi bu pazara çekip, mevcut plastiğin yeniden kullanımını artırmak. Bunun en iyi ölçümü de token ile gerçekleşebilir. Tek cümleyle: Blockchain ile süreç izlenebilir, token ile pazar değeri ölçülebilir.”
Bu fikirlerin nasıl hayata geçirilebileceğini denemek üzere İstanbul’da bir atölye çalışması yapıldı: Plastik atığın değer kazanacak bir metaya dönüşmesi için neler yapılabilir tartışıldı. Projenin lansmanı 14 Eylül 2019’da açılacak İstanbul Bienali’nin kapanış günü olan 10 Kasım 2019’da yapılacak. PlasticTwist’in Bienal’le ilişkisi ironik bir tesadüf: Bienalin ana teması, insan eliyle dünyanın sonunun nasıl hızlandırıldığını gösteren en somut kanıtın, 3,4 milyon kilometre kare büyüklüğünde, 7 milyon ton ağırlığında bir plastik atığının Büyük Okyanus’taki varlığı. Bienal’in başlığı da bu felaketi yansıtıyor: “Yedinci Kıta”. Böylece İstanbul Bienali, bu yılki temasına çok uygun bir bilimsel toplantıyla, PlasticTwist’in soruna blockchain’li inovasyon önerisiyle “umutlu” sona erecek.
Edip Emil Öymen
*Bu yazı 29.07.2019 tarihli BTHaber’de yayınlandı.