Turizmin azı zarar: Çoğu da zarar…

Edip Emil Öymen
Turizmin azı zarar: Çoğu da zarar…

Barcelona’da Arran adlı bir turist-karşıtı grup, turistlerin kiraladıkları bisikletlerin lastiklerini şişledi. Turist otobüslerinin önünü kesip, camına “Turizm, şehri öldürüyor” yazdılar. Tarihi binaların cephelerine “Turistler, siz teröristsiniz. Turistler gitsin, sığınmacılar gelsin” yazdılar. Böyle saldırıların geleceği, İspanya’da yılbaşından beri görülen protestolardan belliydi. Barcelona’da “Şehrimiz satılık değil. Turizm adına istila ediyorlar” pankartlı yürüyüşler başlamıştı. Konu, zaten inci kadar güzel bu şehirle sınırlı değil. Özellikle kitlesel turizmin yığıldığı kuzey kıyı şehri San Sebastian, Akdeniz adası Mayorka gibi turizm cazibelerinde “bindiğin dalı kesmek” durumu yaşanıyor: Mayorka’da Arran aktivistleri, lokantalarda yemek yiyen turistlerin üzerine boyalı duman fişekleri, konfeti attılar. 17 Ağustos’ta San Sebastian Semana Grande festivali sırasında turizm karşıtı protesto gösterileri yapacaklar. Burası, Avrupa’nın Michelin yıldızlı gastronomi şehirlerinden. Komşusu Bilbao ile birlikte İspanya’nın gözde turizm adreslerinden biri.

Turizm: Dertli gelir

İspanya’nın nüfusu 46 milyon. Ama sadece 2016’da turist sayısı 75.6 milyon. Memleket, turizmden kazanıyor: GSYH’nin yüzde 11’i turizmden gelen 1.2 trilyon (trilyon!) euro. Sadece Barcelona, 1.6 milyon nüfusuna karşılık yılda 32 milyon turist çekiyor. Belediye Başkanı Ada Colau, bu büyümenin sürdürülemeyeceğini savunarak, 2015’te göreve geldikten sonra ilk iş olarak yeni otel yapımını, yeni ruhsatları durdurmuştu.


Kitle turizminden kaynaklanan gürültü, kirlilik, kalabalık, vb sorunlar sadece İspanya’nın derdi değil. Örneğin, İspanya’ya göre çok daha sakin, huzurlu bir turizm yaşamı olan Kopenhag: Denizle içiçe bu şehirde yapılan kanal turları sırasında, meskûn bir bölgeden geçerken tur rehberi, teknedeki turistleri yüksek sesle konuşmama, bağırıp kahkaha atmama konusunda uyarıyor. Rehber de o bölgeden geçerken, mikrofonu kapatıp, sesli bilgi vermiyor. Çünkü, turistler uğruna şehir halkının huzuru bozulamaz.

Venedik ve Cinque Terre

Turizmin “mahvetmeye” doğru gittiği en tanınmış şehir: Venedik. Burada nüfusun gitgide azaldığı, yerini lokanta, otel, hizmet sektöründe çalışan bir nüfusun aldığı yazılır, söylenir. Geçen hafta New York Times, “Turist istilasına uğrayan Venedik, deniz kenarında bir Disneyland’a dönüşüyor” diye yazdı. Özgün nüfusu 50 yılda 175 binden 50 bine inen şehre yılda 25 milyon turist geliyor. Apartman cruise gemileri, Büyük Kanal’ın taa içine kadar giriyor. Oysa Venedik, çıt diye kırılacak, pek eski, temeli bataklığa saplı ahşap kazıklar üzerine oturan bir müze. Ayrıca, bir yıl mimarlık, ertesi yıl tasarım bienalleri ve her yıl film festivali yaptığı için çok paralı, seçkin bir üst-gelir grubu turist akınına da uğruyor.

İtalya’nın bir başka güzelliği Cinque Terre (Beş Kasaba) da yıllık turist sayısını 2.5 milyondan 1.5 milyona indirmeye karar verdi. Birer kilometre arayla kurulu bu beş kasaba, denize dimdik inen coğrafyaları, buna uygun mimarileriyle Instagram, Pinterest, duvar takvimlerine malzeme olurken, olan, çevreye oluyor.

Turizm, kayayı çatlattı

Norveç’te dünyaca ünlü iki dev kaya parçası, turizm “akını” nedeniyle çatlama işaretleri vermeye başladığı için ziyaretçi sayısı azaltılacak. Denizden 600 metre yükseklikte tek parçadan oluşan Vaaz Kayası’na, en yakın şehir Preikestolen’den 2 saatlik bir yürüyüşle ulaşılabildiği halde, burası turistlerle dolup taşıyor. Üzerine yıllardır binen ağırlıktan, kayanın içinde çatlama saptandı... İkincisi, Troll Çıkıntısı (Skjeggedal yakınında), denizden 1,100 metre yüksekte dil gibi ileriye uzanan kayanın üzeri insan kaynıyor. Burada da çatlaklar saptandı. Norveç Turizm Kurumu, tırmanmanın yasaklanmasını istiyor.

Dünyada başka yerlerde de turizmi sınırlayarak daha sürdürülebilir kılmak için önlemler alınıyor. Amaç, ille de sadece para kazanmak değil, çevreye ve kültüre saygılı bir turizm sunabilmek. Çünkü bu kavramlara, yeni kuşak turistler daha fazla önem veriyor.

Edip Emil Öymen

*Bu yazı, Barcelona’daki terör saldırısından önce yazıldı. 18.08.2017 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı.


Edip Emil Öymen