Üniversite olarak kabus gibi bir 7 ay geçirdik: Üniversite dışından hayatında pek akademisyenlik yapmamış; tezlerini kopyala yapıştır yöntemiyle yazmış birisi üniversitemize rektör atandı. Üniversite vizyonu hemen ortaya çıktı: tepeden inme fakülteler; adrese teslim ilanlarla içine doldurulacak kadrolar; bir günde Wikipedia’dan kes yapıştır oluşturulan ana bilim dalları; öğrenciden çok sivil polis dolu kampüsler; hapishane gibi her yere demir parmaklıklar; dikenli teller; gözetim kameraları. Tam bir kabus.
Bir sabah uyandık; her şey rüya mıymış? Rektör görevden alınmış; yerine yenisi aranıyor. Vekil bırakılan rektör yardımcıları rektörlüğe aday; aynı kabusu devam ettirmeye kararlı. Ne yapmalı?
İçimizden 17 arkadaşımız “Ben rektörlüğe adayım” diye ortaya çıktı. 17 aday, üniversitemizin ilkelerini koruyacağını, liyakate, akademik özgürlüğe öncelik vereceğini, üniversiteye verilen zararları azaltmak, üniversiteyi korumak üzere çaba göstereceğine, ve aynı zamanda özerkliği koruyan bir üniversite yönetim sistemi getirilmesi için çaba göstereceğine söz verdi. Bizler de onlara güven oyu verdik. Tabii listeye eski yönetimin rektör adayları da katıldı; onlar da %95 ve %93 oyla reddedildiler. Yüksek oranla güvenoyu alan 17 akademisyen o kadar parlak adaylar ki, red alanlara hiç ihtiyacımız yok.
Bu 17 adayın içinde kimler yok ki?
Türkiye’nin yayınlarıyla en öne çıkan akademisyeni, H-endeksi 194 olan bir fizikçi: Erkcan Özcan. Tek fizikçimiz o değil; gençlere bilimi sevdirmek üzere TRT’de program yapan Fizik Bölüm Başkanı Mehmet Burçin Ünlü hocamız da var. Elektronik Mühendisliği’nden değerli hocamız Murat Saraçlar, sinyal işleme, konuşma ve dil tanıma, işaret dili tanıma alanında araştırmaları ile tanınıyor.
Yapay Zekâ alanında kitapları ile tanınan Bilgisayar Mühendisliği Bölümü hocamız Cem Say da var. Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Taner Bilgiç, senelerdir üniversitemizin uluslararası ilişkilerinden, üniversite değerlendirmelerinden sorumlu. Rektör atanırsa, sadece üniversitemize değil, Türkiye’deki üniversite yönetim sistemlerine de büyük yenilik getireceğinden eminim.
Biyomedikal mühendisliği enstitüsü müdürü Can Yücesoy, kas modelleme alanında çalışmaları ile yürüme bozukluklarına çare geliştiren araştırmalar yapıyor. Aynı zamanda beyin konusunda büyük bir Avrupa projesini yürütüyor. Beyin demişken, Psikoloji bölümünden Ali İzzet Tekcan hocamız da aday: Ali hoca insan beyni, hatırlama hakkında çalışan bir araştırmacı. Aynı zamanda 8 yıl boyunca akademik işlerden sorumlu rektör yardımcısı olarak çalıştı; üniversite yönetiminde çok tecrübeli.
Eğitim Bilimlerinden hocalarımız da rektör adayları içinde: İki dekanımız var: Eski dekan Emine Erktin, ve şu andaki dekan Yasemin Bayyurt. Dört yıl Üniversitenin genel sekreterliğini yapan Yavuz Akpınar hocamız da aday. Ayşe Gürel, dil edinimi alanında araştırmaları ile öne çıkan bir hocamız; bölüm başkanlığı, rektör danışmanlığı yaptı; idari tecrübesi de var.
En çok rektör adayı çıkaran bölüm, Ekonomi bölümü: Ayşe Mumcu hoca, öğrenci işlerinden sorumlu rektör yardımcısıydı; üniversitemizi eğitim alanında ileriye götürmeye aday. Fikret Adaman, rektör danışmanı olarak üniversitenin sosyal ve kültürel hayatına büyük katkıda bulundu. Ünal Zenginobuz Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürü ve Ekonomi bölüm başkanı. İdari Bilimler Dekanı Metin Ercan ve Siyaset Bilimler bölümünden İnsani Gelişme Merkezi direktörü Mine Eder hocamız da aday. Bir tarihçi eksik dediğinizi duyar gibiyim: Osmanlı modernleşmesi uzmanı, Atatürk Enstitüsü Müdürü ve Arşiv Merkezi kurucu müdürü Cengiz Kırlı da aday.
Bu parlak akademisyenlerle aynı kurumda çalıştığım için gurur duyuyorum. Hem hepsi araştırmaları ile önde gelen akademisyenler, hem de üniversiteyi korumak, ileri götürmek için, rektörlüğe aday oldular. Bizler de onlara desteğimizi göstermek için bir güvenoyu yoklaması yaptık: İlkelerimizi korumak, kurumumuzun demokratik çalışma usullerini, liyakate dayalı politikalarını devam ettirmek için, hangisi rektör olursa olsun, elimizden gelen desteği vereceğiz.
Lale Akarun
Bu yazı HBT'nin 282. sayısında yayınlanmıştır.