Bir başparmağımız daha olsaydı?

Özlem Kayım Yıldız Y
Bir başparmağımız daha olsaydı?

Sahip olunan zihinsel ve fiziksel yetileri arttırmak insanlara daima cazip gelmiştir. Tarihsel olarak çeşitli ilaçlar ya da teknolojik yöntemlerle insan ‘ögmentasyonu’ ya da yeti artırma çabası var olagelmiştir. Pete Moore’un deyimiyle ‘doğal veya yapay yöntemlerle insan vücudunun mevcut sınırlılıklarını geçici veya kalıcı olarak aşmayı amaçlayan tüm girişimler’ olarak tanımlanabilecek bu yeti artırımı, hastalık süreçlerinde gelişen bozuklukları ortadan kaldırmanın yanı sıra, insanın zihinsel ve fiziksel karakteristikleri, kapasitesi ve üretkenliğini, insan türünün sınırları dışına taşıyacak teknolojik veya farmakolojik girişimleri de kapsar.

Ögmentasyon girişimlerinin, kaybedilmiş yetilerin kazanılması için tedavi edici amaçla, risk faktörleri olan ve olmayan kişilerde yetilerin korunması amacıyla ya da normalin üstünde yetiler edinmek amacıyla uygulanabileceği düşünülmektedir.

İnsan gözünün göremediği imajları görebilmeyi sağlayan gözlükler, binokülerler, mikroskoplar ya da yüksek hassasiyete sahip mikrofonlarla başlayan insan türünün biyolojik sınırlılıklarını aşma çabası, insan-teknoloji etkileşimine olanak tanıyan teknolojik yeniliklerle artarak sürmektedir. Yeti artırımı çoğunlukla teknolojiyi bir ‘dışsal araç’ olarak kullanma şeklinde olsa da insan beyninin bu etkileşime doğrudan katılımının mümkün olabileceğine dair veriler sağlayan bir çalışmadan bahsedeceğim.


Beynin teknolojiye uyumu

Paulina Kieliba ve arkadaşlarının 19 Mayıs 2021’de Science Robotics dergisinde yayınladıkları araştırma ilgi çekici (DOI: 10.1126/scirobotics. abd7935). Araştırmanın bulguları, insan beyninin teknolojik araçlara adapte olabilme ve onlarla etkileşim kurabilme yetisine işaret ediyor.

İnsan el başparmağı, boyutuna göre kortekste en geniş alanı kaplar ve birçok yönde motor hareket sağlar. Elimizi fonksiyonel olarak kullanabilmemiz için çok önemlidir. Sıkı kavrama hareketi ve taş gereçleri kullanmakla ilişkili stresin, modern insanın el başparmağının ayırt ettirici özelliklere sahip olmasını sağladığı ve bu özelliklerin türümüze büyük bir evrimsel avantaj sağladığı düşünülmektedir.

Robotik baş parmak

Peki ya fazladan bir başparmağımız daha olsaydı? Kieliba ve arkadaşları, el hareketleri ile ilgili herhangi bir engelliliği olmayan katılımcıları, beşinci parmağın yakınına giyilen 3D ile yazılmış robotik başparmağı kullanmaları için eğittiler ve katılımcılardan, bloklardan kule yapmak gibi iki el gerektiren emirleri ekstra robotik parmaklı tek elle yapmalarını istediler. Katılımcılar ekstra başparmağı ayaklarının altına yerleştirilmiş ve kablosuz olarak parmak ile bağlantılı basınç sensörleri ile hareket ettirdiler.

Beş günlük eğitimin öncesi ve sonrasında yapılan davranışsal testler ve fonksiyonel beyin manyetik rezonans görüntüleme testleri, ekstra başparmağın motor kontrolünün iyileştiğini, kompleks emirlerin yerine getirilebildiğini, katılımcıların ekstra parmağı vücutlarının bir parçası gibi algıladıklarını ve katılımcılar artık ekstra başparmağı giymediklerinde bile beyinde el kontrolünden sorumlu duysal-motor kortekste geçici değişiklikler olduğunu gösterdi.

Bulgular çığır açıcı; Kieliba, ekstra bir başparmağın, tek elli insanların iki el gerektiren kompleks motor hareketleri yapabilmelerini, bir cerrahın asistana ihtiyaç duymadan operasyon yapabilmesini ya da bir fabrika işçisinin daha etkin çalışmasını sağlayabileceğini söylüyor. Ancak protezin beyinle kurduğu etkileşimin daha ayrıntılı araştırılmasına ihtiyaç var.

İnsan beyninin dışsal bir araca adapte olabilmesi, insan evriminin gelecekte yapay yöntemlerle değiştirilip değiştirilemeyeceği sorusunu akla getiriyor.

Sahip olduğumuz yetileri yeni ve beklenmedik biçimlerde arttırabilir miyiz? Kieliba ve arkadaşlarının çalışması mümkün olabileceğine işaret ediyor.

Özlem Kayım Yıldız


*Bu yazı HBT'nin 272. sayısında yayınlanmıştır.

Özlem Kayım Yıldız