‘COVID-19’u son pandemi yapmak: Bu mümkün mü?

Özlem Kayım Yıldız Y
‘COVID-19’u son pandemi yapmak: Bu mümkün mü?

12 Mayıs 2021’de Bağımsız Pandemi Hazırlık ve Yanıt Paneli, ‘COVID-19’u son pandemi yapmak’ adlı bir rapor yayınladı (https://theindependentpanel.org/). Panel’in başkanları Liberia eski Başbakanı Ellen Johnson Sirleaf ve Yeni Zelanda eski Başbakanı Helen Clark. Mayıs 2020’de Dünya Sağlık Meclisi, Dünya Sağlık Örgütü Başkanı’na (DSÖ) pandemiye verilen uluslararası yanıtın bağımsız, tarafsız ve ayrıntılı bir gözden geçirmesinin yapılması talebinde bulundu. DSÖ Başkanı’nın çağrısı ile kurulan panelin üyeleri arasında Sirleaf ve Clark ile birlikte enfeksiyon hastalıkları, küresel ve ulusal sağlık politikaları ve finansı, salgın ve acil durumlar, ekonomi, genç ve kadın hakları savunucularından oluşan toplam 13 kişi var.

Panel, COVID-19 öncesi pandemi hazırlık durumunu, SARS-CoV-2’nin ve meydana getirdiği hastalığın saptanması, özellikle ilk aylarda olmak üzere pandemiye verilen küresel, bölgesel ve ulusal yanıtları, pandeminin sağlık sistemleri üzerine etkilerini ve meydana getirdiği sosyal ve ekonomik krizleri değerlendirdi.

Raporda COVID-19 pandemisinin seyrini değiştiren 13 olay tanımlanıyor: Bir salgın pandemiye nasıl dönüştü? Başlamasının üzerinden bir buçuk yıl geçtikten sonra, şu anda sahip olduğumuz bilgilerle, bilinmezlerle dolu geçmişte yapılanların yanlış olduğunu söylemek kolay olsa da gelecek pandemilerin ortaya çıkışını engellemenin ancak mevcut olanın oluşmasına zemin hazırlayan başarısızlıkları tanımakla mümkün olduğunu akılda tutarak, yargılamanın kolaycılığına kaçmadan bu 13 olaya yakından bakmak gerek.


Pandemiye hazırlıklı değildik

İçlerinden en önemlisi aslında halk sağlığı ve enfeksiyon hastalıkları uzmanları ve uluslararası komisyonların tüm uyarılarına karşın hazırlıksız oluşumuzdu. Nüfusun ve havayolu yolculuklarının eskiye göre çok artmış olması solunum yolu ile bulaşan bir virüsün dünyaya son derece hızlı bir biçimde yayılması riskini taşıyordu. Son yıllarda aralarında HIV, SARS, influenza, Ebola virüs ve Zika virüs hastalığı da olmak üzere salgın hastalıklar artış göstermişti.

Peki, yeni koronavirüs Çin’de sınırlandırılabilir miydi? Olayları kronolojik olarak gözden geçirmek yararlı olabilir:

30 Aralık 2019: Wuhan’da nedeni bilinmeyen zatürre vakaları tespit edildi. Huanan Gıda Marketi ile temas öyküsü olmayan vakaların da varlığı insandan insana bulaşma olasılığına işaret ediyordu.

4 Ocak 2020: DSÖ, vakalarla ilgili ilk tweetini paylaştı.

13 Ocak 2020: Çin dışındaki ilk vaka Tayland’da saptandı.

19 Ocak 2020: DSÖ Batı Pasifik Bölge Ofisi insandan insana bulaşmaya dair sınırlı kanıt olduğunu bildirdi.

20 Ocak 2020: Çin ulusal televizyonunda insandan insana bulaşmanın varlığına işaret eden vakalar olduğu bildirildi.

23 Ocak 2020: 581 vaka ve 17 ölümün bildirildiği Wuhan’da sıkı kapanma uygulanmaya başlandı. Bu tarihten önce insan hareketliliği devam ediyordu.

22-23 Ocak 2020: DSÖ, uluslararası düzeyde endişe yaratan acil halk sağlığı durumu deklarasyonu yapıp yapmamak konusunda görüş birliğine varamadı.

30 Ocak 2020: DSÖ, uluslararası düzeyde endişe yaratan acil halk sağlığı durumu deklarasyonu yaptı.

11 Mart 2020: DSÖ pandemi ilan etti. Bu tarihte 113 ülkede 118.000 vaka vardı.

Mart 2020’nin sonunda virüs, hemen hemen tüm ülkelerde saptamış, Lombardy ve New York gibi yeni salgın merkezleri oluşmuştu.

Panelin raporunda gelecekte yeni pandemilerin oluşmaması için bu adımların her birinin daha hızlı ve etkili bir biçimde atılması ve aksi ispat edilinceye dek solunum yolu ile bulaşan bir enfeksiyonun insandan insana bulaşabildiğinin varsayılması gerektiği ifade ediliyor.

Ülkeler hazırlanmadı

Salgının Çin’de sınırlandırılamadığı anlaşıldıktan sonra Vietnam, Singapur ve Yeni Zelanda gibi az sayıda ülke pandemiyi karşılamaya hazırlandı, birçok ülkenin ise yerel vakalar hastane kapasitelerini zorlamaya başlayıncaya dek bir hazırlık planı yoktu. Panel, tehdidi erken farkeden ve vaka saptama, temas izlemi, izolasyon tesisleri gibi önlemler alan ve sosyal ve ekonomik destekle bu önlemlerin uygulanabilirliğini artıran ülkelerin, ‘bekle ve gör’ politikası izleyenlere göre pandemiden çok daha az etkilendiklerini bildiriyor. Bilimi değersizleştiren, güven vermeyen, tutarsız stratejiler belirleyen ülkelerde ise enfeksiyon ve ölüm oranları yüksek seyretti.

Bir sonraki yazıda Bağımsız Pandemi Hazırlık ve Yanıt Paneli’nin raporuna yakından bakmaya devam edeceğim.

Özlem Kayım Yıldız


*Bu yazı HBT'nin 269. sayısında yayınlanmıştır.

Özlem Kayım Yıldız