Havana Sendromu: Nörolojik bir antite mi kitlesel psikojenik bozukluk mu?

Özlem Kayım Yıldız Y
Havana Sendromu: Nörolojik bir antite mi kitlesel psikojenik bozukluk mu?

Birkaç gün önce Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in Vietnam uçuşunun, olası varış yerinde 'anormal sağlık olayı' vakalarının bildirilmesi nedeniyle ertelendiği duyuruldu.

Bahsi geçen 'anormal sağlık olayı', başka bir deyişle gizemli Havana sendromu, ilk olarak 2016 yılında bildirildi. Kasım 2016 ve Haziran 2018 yılları arasında Havana, Küba ve Guangzhou, Çin'deki Amerikalı ve Kanadalı diplomatlar akut başlangıçlı alışılmadık belirtiler deneyimlediklerini bildirdiler (Harries G. 25th person at U.S. embassy in Cuba is mysteriously sickened. New York Times, 21 June 2018. A10. Nauert H. US Department of state press briefing, Washington, DC, 17 October 2017.).

Yıllar içerisinde Avrupa ve Asya ülkelerinde görevli başka Amerikalı diplomatlarda da benzer belirtilerin oluştuğu bildirildi. Belirli bir yönden gelen ani yüksek sesi işittikten sonra bir veya her iki kulakta ağrı, başta basınç ve titreşim, kulak çınlaması, baş dönmesi, bulantı, halsizlik, görsel sorunlar, yürüme bozukluğu, konsatrasyon güçlüğü ve bellek kaybı ile karakterize nörolojik belirtilerin altında yatan mekanizmanın ne olduğu bugüne dek tam olarak anlaşılamadı.


Havana sendromunun kişiden kişiye değişen, öznel belirtilerle seyretmesi nedeniyle, tanımlandığı günden bu yana, gerçekte sınırları belirli yeni bir tıbbi antite mi olduğu yoksa vakaların en azından bir kısmında 'fonksiyonel' (organik olmayan ya da psikojenik) bir bozukluk mu olduğu tartışmaları sürmekte.

Literatürde benzeri yok

2018'de Pennsylvania Üniversitesi'nde Havana sendromu kuşkusu olan 21 kişinin işitme, denge, göz hareketleri ve bilişsel yetileri ayrıntılı olarak değerlendirildi ve nörogörüntüleme çalışmaları yapıldı (https://doi.org/10.1001/jama. 2018.1742). Belirtilerin başlamasından ortalama 203 gün sonra kişilerin %68-86'sında denge, işitme, görme, bilişsel yeti ve uyku bozukluğu belirtilerinin olduğu ve yapılan testlerde bu yetilerde objektif bozulmaların tespit edildiği ancak rutin manyetik rezonans görüntüleme yöntemlerinde belirgin bir anormallik saptanmadığı bildirildi.

Yazarlar, Havana sendromunun kafa travması olmaksızın beyin ağlarında yaygın hasarla ilişkili olduğu çıkarımında bulundular.

Aynı ekip 2019'da Havana sendromu gelişen 40 kişide ileri nörogörüntüleme yöntemleri kullanarak beyin dokusu hacmi, yapısı ve fonksiyonel bağlantısallığında değişiklikler olduğunu bildirdiler (https://doi.org/10.1001/jama.2019.9269).

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın talebi üzerine Amerikan Ulusal Bilimler, Mühendislik ve Tıp Akademisi'nin (NASEM) hazırladığı ve 2020 yılında yayımladığı raporda (https://doi.org/10.17226/25889) sendromun klinik özelliklerinin nöroloji veya genel tıp literatüründeki başka hiçbir bozukluğa benzemediği ve akut başlangıçlı işitsel ve denge ile ilişkili belirti ve bulguların iç kulaktaki işitme-denge siniri ya da bunların beyin sapı bağlantılarındaki bir bozukluğa işaret ettiği belirtildi. Raporda, etkilenen bazı bireylerin bilişsel yetilerde bozulma yaşadıklarını bildirmelerinin, ön beyin yapılarının da etkilenmiş olabileceğini düşündürdüğü, belirtilerin değişken ve öznel doğası nedeniyle her bir hastada değişken nedenler ve mekanizmaların söz konusu olabileceği belirtildi. Sendromun nedeni tam olarak anlaşılamamış olsa da NASEM, tablonun klinik özelliklerinin yönelimli radyofrekans enerjinin etkileri ile uyumlu olabileceği düşüncesine ulaştıklarını belirtti.

Ama kuşkular sürüyor

Öte yandan NASEM'in raporuna ve yukarıda tanımlanan araştırmaların bulgularına karşın Havana sendromunun sınırları ve nedeni iyi belirlenmiş bir tıbbi/ nörolojik hastalık olduğu konusunda kuşkular var. Tarih ve sosyal bilimler profesörü Robert E Bartholomew ve nöroloji profesörü Robert W Baloh, Havana sendromunu 'kitlesel psikojenik hastalık' olarak tanımlıyorlar (https://doi.org/10.1177/0141076819877553). İki yazarın Havana Syndrome: Mass Psychogenic Illness and the Real Story Behind the Embassy Mystery and Hysteria kitabı William Isaac Thomas'ın 'Eğer durumları gerçek kabul ederseniz, sonuçları da gerçek olur.' sözleri ile başlıyor.

Kitlesel psikojenik hastalık, bir gruptaki bireylerin dışsal bir neden olmaksızın aynı belirtileri göstermeleri olarak tanımlanabilir.

Havana sendromunun doğası ve nedenine ilişkin araştırmalar sürüyor. Sendrom ister gizli bir silahla ortaya çıkarılmış ister psikojen doğada olsun, sendromdan etkilenen kişilerin yaşam kalitesini ve işlevselliğini önemli ölçüde etkilemeye devam ediyor.

Özlem Kayım Yıldız

*Bu yazı HBT'nin 284. sayısında yayınlanmıştır.

Özlem Kayım Yıldız