Makineler sanat üretebilir mi?

P. Dilara Çolak Y
Makineler sanat üretebilir mi?

19. yüzyılın ilk yarısında yaşamış Ada Lovelace, tarihteki ilk bilgisayar programcısı kabul edilir. Lovelace, bir makinanın doğru programlandığı taktirde müzik de üretebileceğini fakat neye programlandıysa onu yapması sebebiyle makinaların özgün herhangi bir şey yaratamayacağını düşünmüştü.

Elbette Lovelace’ın öngörüsü gerçekleşti, bugün yapay zeka tarafından bestelenen müzikleri, yazılan senaryoları, yapılan resimleri, yazılan şiir ve romanları görüyoruz. Bunlardan en ünlüsü 1973 yılında Harold Cohen’in algoritmasını yazdığı AARON’un yaptığı soyut resimler. Fakat Cohen de Lovelace gibi, AARON’un yaratıcı olduğunu iddia etmez, “Makineye kimliğimi veriyorum, aklımdakileri yapıyor.” ifadesini kullanır. Fakat bunun karşısına bizim için tanıdık sayılabilecek bir örnek daha koymak istiyorum, sanatçı Bager Akbay’ın programladığı yapay zekâ, “Deniz Yılmaz». Deniz Yılmaz, (bu yapay zekânın adı) okuduğu şiirlerden yola çıkarak şiirler yazdı, şiirlerini gazeteye gönderdi, kitabı çıktı ve hatta anlaşmalı olduğu bir galeri var! Bager Akbay, ortaya çıkan şiirleri kendisinin yazmadığını tamamen Deniz Yılmaz’a yani yapay zekâya ait olduğunu söyleyerek ekler; “Bir robotun anlamlı bir şeyler yapabilmesini ilginç buluyorum.»

Yanıt aranan soru


Bu durumda soru şu gibi gözüküyor, makina gerçekten anlamlı bir şeyler üretmiş oldu mu? Yoksa bizim onun üretimlerinde kurduğumuz bir anlam mı bu? Artık üretilen işlerin bir makina mı yoksa insan tarafından mı yapıldığını ayırt edemiyorsak, görünüşte her biri oldukça sanatsal gözüküyorsa, bu noktada artık makina anlam ve sanat üretebilen bir özne midir?

Bu sorular kaçınılmaz olarak bizi Alan Turing’in meşhur Turing Testi’ne getiriyor. Alan Turing, 1950 yılında Mind dergisine yazdığı “Makinelerin İşleyişi ve Zekâ” isimli yazısında bir deney kurgular. Farklı versiyonları olmakla birlikte en temelde şöyle özetlenebilir, eğer bir makinenin sergilediği davranış insan davranışından ayırt edilemiyorsa bu noktada artık makineler düşünebilir mi sorusunun bir anlamı kalmamıştır. Yani taklit edebiliyorsa, düşündüğünü de söyleyebiliriz.

Zihin felsefesinde bu çok tartışmalı bir iddia. Ben anlamanın taklide indirgenemeyeceğini düşünenler grubundayım. Bunun öznellik gerektirdiğini, öznelliğin de belirli türden ilgi ve kaygılara bağlı olarak fenomenal dünya tecrübesi ile dinamik olarak şekillendiğini düşünüyorum. Bu noktada bir çeşit ruhçuluğa düşmek zorunlu da değil. İndirgemeci olmayan bir yaklaşımda biyolojik yaşamı tüm bağlantısallığı ve dönüşümü içerisinde görmek, kültürün evrimini ve çeşitli karşılaşmalarda birey oluşun biricikliğini dikkate almak konuyu tartışmak için doğalcı başka bir kapı açıyor.

Sanat yapmak için hangi bilişsel yetenekler gerekli?

Arthur Danto, her sanat eserinde vazgeçilmez olarak en az iki özelliğin olduğunu söyler, biçim ve anlam. Bir sanat eseri bakış açısı ve tavır ortaya koymalıdır. O hâlde Andy Warhol, sabun kutularını eser olarak sergilediğinde dahi orada bu biçimlendirmenin görünüşe çıkarttığı, temsil ettiği bir anlam olduğunu söyleriz. Her sanat eseri vazgeçilmez olarak imgeseldir ve temsilde görünüşe getirdiği en az bir anlam vardır.

Yapay zekânın üretimlerine dönersek tüm bu imajların belirli bir niyetle, belirli bir tavırla, en az bir anlamla, farkında olunarak üretilip üretilmediğine karar vermemiz gerekir. Bu soruya günümüz itibariyle vereceğimiz yanıt, henüz bu düzeyde yüksek bilişsel beceriler gerçekleştiren bir yapay zekâya sahip olmadığımızdır.

Nitekim fiziksel insan beyninin fenomenal bilince nasıl kaynaklık ettiği, öznel deneyim dediğimiz şeyin ne olduğu sorusunu da henüz tam olarak aydınlatamadık. Bu yüzden yapay bilinç simüle edilebilmiş değil. Bu yüzden “Yapay zekâ sanat eseri üretebilir mi?”, “Düşünebilir mi?” ya da “Yapay bir bilinç mümkün mü?” gibi sorulara kesin olarak evet veya hayır yanıtını vermek için çok erken olduğunu düşünüyorum.

Bence mantığın kurallarına aykırı, ilkesel bir engel barındırmayan her şey mümkün. Fakat güçlü yapay zekâ olarak adlandırdığımız, birinci tekil şahsın bilinçli tecrübesini yaşayabilen, düşünmek, anlamak gibi yüksek derece bilişsel fonksiyonların gerçekleştirebilen bir bir makina olmadan sanat olarak sanat üretilmesi şu an için mümkün gözükmüyor.

P. Dilara Çolak

Bu yazı HBT'nin 289. sayısında yayınlanmıştır.

P. Dilara Çolak