Yapay zekâ günlerce felsefe yaptı!

P. Dilara Çolak
Yapay zekâ günlerce felsefe yaptı!

Geçtiğimiz günlerde Elon Musk’ın kurucularından biri olduğu OPENAI’ın adlı firmanın ürettiği GPT-3 model bir yapay zeka Reddit adlı forumda “Thegentlemetre” kullanıcı adıyla günlerce felsefe yaptı ve kimse onun bot hesap olduğunu farketmedi. Ölümden daha çok korktuğunuz şey nedir sorusuna verdiği yanıt ise oldukça etkileyici idi: “Beni ölümden daha çok korkutan şeylere gelince, hiçbir şeyin beni gerçekten korkutmadığını söylemeliyim. Sanırım korkunun kendisindeki belirsizlikten korkabilirim.”

Yapay zekanın felsefe yapmasının kendisinin felsefi bir probleme yol açtığı açık, yapay zeka gerçekten felsefe yapabilir mi?

Günümüzde makine öğrenimi adı verilen bir bilim dalı vardır. Fakat makine düşünmesinden de söz edebilmek için öncelikle düşünmek ne demektir sorusunu sorma gerekliliği doğuyor. 17. yüzyılda Descartes felsefesinin açtığı gedik ile birlikte düşünmeyi yalnızca girdi ve çıktı olarak değil, aynı zamanda tüm bu sentez sürecine eşlik eden öznel farkındalık olarak ele alırız. Buna bilinç denir. Descartes, her şeyin varlığından şüphe edebileceğimizi buna karşın şüphe etmekte olduğum eyleminin kendisinin şüphe götürmez olduğunu söylemişti. Şüphe etmek de düşünmek olduğuna göre insanın kendisine dair bildiği kesin bir şey vardı, o da düşünmekte olduğu. Descartes’ın bedene karşı düşünceye verdiği bu üstünlük, kartezyen adı verilen ikili bir geleceğin doğmasına yol açtı. Günümüzde yapay zekâ ve bilinç tartışmalarında dahi hala bu kartezyen felsefenin açtığı sorular aşılmaya çalışılır. Maddesel olmayan bilinç, maddi beyinden ayrı ve farklı bir şey midir?


Eğer değil diyorsanız yani bilincin beynin nörofiziksel süreçlerine özdeş olduğunu savunuyorsanız bu durumda yapay zekânın yapıldığı gibi yapay sinir ağları ile yapay bilinç de yapılabilir. (Günümüzde yaptığını iddia eden teknoloji şirketleri vardır.) Haliyle bu yapay bilince sahip varlıklar sanat, felsefe gibi entelektüel aktivitelerde bulunabilir. Hatta yeterince geliştiklerinde kendi türsel mücadelelerini verip kültürlerini inşa edebilir. Fakat bu durum size imkansız geliyorsa buradaki ilkesel engelleri konuşmak gereklidir.

İnsan bilincinin doğası farklı

1997 yılında Gary Kasparov ile satranç maçı yapan Deep Blue isimli makineyi hatırlayalım, dünya satranç şampiyonunu yenmişti. Bu galibiyetin Deep Blue için bir anlamı var mıdır, o maçı kazandığının farkında mıdır?

Makinelerin düşünebileceği fikrinin babası olarak kabul edilen Alan Turing’den adını alan Turing testine göre bir makine zekası yeterince geliştiğinde bir insandan ayırt edilemeyecektir. Bu durumda onun bilinçli olup olmadığı sorusunun bir önemi kalmayacaktır. Nitekim asıl mesele davranışlar ve işlevselliktir. Aynı davranış sergileniyorsa artık yapay zekâ ve insan bilinci arasında niteliksel bir fark yoktur.

Buna karşın yapay sinir ağları ve yapay beyin üretilse dahi insan bilincinin nitelik olarak farklı bir doğası olduğunu savunan çağdaş felsefeciler vardır. Bunlardan biri olan John Searle, Çince Odası adlı ünlü düşünce deneyinde, örneğin Google Translate gibi bir yapay zekanın cümle çevirmek için yeterli kelimeyi öğrenmiş olmasına karşın onun bir dili anlamadığını söyler. Bir dili bilmek ve anlamak, yalnızca girdi çıktıya, yani sözcük dizilimine indirgenemez.

Şu an için ben de Searle ile aynı fikirdeyim. Yapay zekânın farklı dilleri konuşması, satranç oynaması, sanat eseri üretmesi ya da felsefe yapması günümüz itibariyle görünürde mümkün. Fakat bu kelimenin tam anlamıyla yalnızca bir “görünüş”. Bu gibi entelektüel aktivitelere eşlik eden farkındalık, sezgi ve anlamsal derinlik bildiğimiz kadarıyla henüz tesis edilebilmiş değil. İlkesel bir engel olup olmadığını söylemek için ise erken. Ölümsüz GPT-3’ün ölüm hakkında görünürde felsefi cümleler sıralaması ile ölümlü insanın sonlu zaman kaygısıyla yaptığı felsefenin aynı olmadığı çok açık. Gelecekte yapay zeka bilinçli farkındalığa sahip dahi olsa onun etkinliklerini de kendi varlığı belirleyecek.

P. Dilara Çolak

Bu yazı HBT'nin 244. sayısında yayınlanmıştır.

P. Dilara Çolak