Kişisel verinin telifi

Tanol Türkoğlu
Kişisel verinin telifi

On milyonlarca Facebook kullanıcısının bilgilerinin elden ele dolaşması nedeniyle Nisan ayı içinde şirketin kurucusu Mark Zuckerberg ABD senatosunda ifade verdi. İki gün boyunca süren ifadede öne çıkan hususlar diye servis edilen video klipleri izleyince insanın gülme krizine giresi geliyor. Bazı örnekler:

Bir senatör soru soruyor ve Zuckerberg açıklama yapmaya çalışırken sözünü kesip “Evet mi, hayır mı?” diye üsteliyor. Üst üste. Yapılan yorum: Senatör Zuckerberg’i nasıl da zorladı! Bir başka senatör soruyor: “Kullanıcılarınızdan hiçbir ücret almadığınız halde nasıl oluyor da kar ediyorsunuz?” Zuckerberg şaşırıyor ama belli etmemeye çalışarak cevaplıyor: “Reklam alıyoruz!”

Evet bunlar gerçek senatör! Bir başkası Zuckerberg’i güya şöyle faka bastırıyor: “Dün akşam hangi otelde kaldığınızı söyler misiniz? Bugün kimlerle mesajlaştığınızı söyler misiniz?” Zuckerberg (ve salondakiler) gülerek olumsuz yanıt veriyor. Eee ne oldu şimdi? Zuckerberg “Bu şirketi ben kurdum, ben yönetiyorum, hata da bana aittir, herkesten özür dilerim” diyerek, delikanlı gibi, lafı dolaştırmadan, tüm sorumluluğu üstüne aldı. Dikkate değer ettiği tek laf ise yeni düzenlemeler yapmaya açık olduğu.


Lakin iş resmi süreçlere girdiğinde okumadan kabul ediyorum dediğimiz kullanıcı anlaşmalarında yazan şeylerin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Zuckerberg, kullanıcının kendi ürettiği verinin sahibi olduğunu, dilediği bilgiyi paylaşıp dilediğini silme hakkı ve teknik imkanı olduğunu döne döne söyledi.

İtiraz edilemeyecek bir husus! Ancak bir şeyi söylemedi. O sahibi olunan veri üzerinde alım satım yapma, elde edilen parayı o verinin sahibi ile paylaşmak yerine bütününü kasaya indirme hakkını da vermiş mi acaba kullanıcılar Facebook’a? Düşünün ki iş sahipliğe geldiğinde mal size ait ancak malın alınıp satılma sürecinden haberdar değilsiniz. Belki o okumadığımız anlaşmalarda ona da izin vermişizdir.

Söz veri sahipliğine geldiğinde konunun etraflıca değerlendirilmesi gerekir. Birey ürettiği verinin sahibiyse, örneğin o verinin kamusal alanda kullanılması nedeniyle elde edilecek ticari getiri de onunla paylaşılabilmeli. Bugün onun yerine, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çerçevesinde AB’de ve Türkiye’de bireyden verisini kullanma izni alınıyor. İzin vermek yeterli olmamalı. Kişisel verinin telifi de ödenmeli.

Korkulan başa gelir de sosyal medya ücretli olur mu? Olsun! Bakalım ücretli olunca kaç kişi kullanacak? Öte yandan kişisel verinin (dijital veya fiziksel) kamusal alanda kullanılmasının telife bağlı olması, gündeme gelen “evrensel temel ücret” için de bir fon oluşturabilir. Çık dışarı dolaş (dijital/ fiziksel) sokaklarda ki ay sonu maaş alabilesin. Biz de o arada yaptıklarını kayıt edip, sağa sola satalım (Not: Sorgulamaya katılan senatörlerin seçim kampanyalarında Facebook’tan onbinlerce dolar bağış almış olduğunu da şuraya iliştirelim).

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 110. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu