Özgürlüğün posası

Tanol Türkoğlu
Özgürlüğün posası

Her gün aynı kıyafeti giymenin, her sabah aynı kahvaltıyı etmenin avantajı nedir? “Bugün ne giysem?” ya da “Bu sabah ne yesem?” diye düşünmeye, karar vermeye gerek duymamanın. Bu denli basit konular için bile karar vermek zorunda kaymayı birey neden istemesin? Mevzu derin! Çok boyutlu!

Öncelikle bugün kişi çok daha fazla karar vermek zorunda kaldığı bir hayat yaşıyor. İkincisi bu kararların hepsi de acil ya da önemli değil. Üçüncüsü ise karar vermek için harcanan bilişsel efor beyin üzerinde yorucu bir etki yaratıyor.

Örneğin yüz sene önce, o zamana kadarki debisine bakıldığında insanlığın ürettiği bilgi kümesini iki katına çıkarmak yüz yıl alıyordu. Bugün ise bu süre iki yıla inmiş durumda. Gelecek yirmi sene içinde bunun 12 saate kadar ineceği öngörülüyor. Peki üretilen bilgi debisindeki bu geometrik artış ile bireyin gündelik yaşamında vermesi gereken karar adedi arasında doğru orantı kurulabilir mi?


Evden işe, alışverişe ya da okula giderken geçen bir saatlik sürede yaşadığınız sosyal medya deneyiminde örneğin kaç tane karar veriyorsunuz? Soru şaşırtıcı gelebilir. Sosyal medya içeriklerini incelerken ne tür bir karar veriyor olabilirim ki? Bir içeriği “like” edip etmemeye ne dersiniz? “Aman canım; bu da bir karar mı?” diye dudak bükmeden önce bir günde bu türden kaç tane “olmasa da olur” kararı verdiğinizi bir düşünün. Sabah dokuzda masanızın başına oturduğunuzda kendinizi zihnen neden yorgun hissettiğinizin nedeni burada yatıyor olabilir.

Internetin hayatımıza renk katmadığı bir dünyada (evet böyle bir dünya vardı!) aynı günlük ev-okul ya da ev-iş seyahati nasıl geçerdi? Uyuklayarak, kitap-gazete-dergi okuyarak, müzik dinleyerek, bir gece önceki maçı/filmi yorumlayarak vb. Bir başka deyişle ya karar vermeyi gerektiren bir deneyim yaşamadan (örn. uyuklamak) ya da verilen kararı haricen beyan etmek zorunda kalmadan (örn. okuduğunuz mizah dergisindeki karikatüre gülerdiniz ama araçtaki diğer kişilere “Hey millet; şu karikatürü çok sevdim!” diye beyanda bulunmak zorunda kalmazdınız). Eh, yanınızda bir tanıdık varsa belki ona neden güldüğünüzü açıklardınız; o kadar!

Bireyin bugün aslında daha çok karar veriyor olması, daha çok seçme şansı olduğu, yani daha çok özgür olduğu anlamına da gelebilir. Ancak yazının başındaki ikinci sebep anımsanırsa daha çok seçme şansının olduğu imkanlar incir çekirdeğini doldurmayan cinsten de olabilir. Yani ortalama bir insan da bugün yaşadığı ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı ya da çok uluslu bir şirketin tepe yöneticisi kadar karar veriyor olabilir. Nicel yani adetsel olarak. Ancak belki de verdiği kararların niteliği, önemi kıyas bile götürmeyecek cinstendir. Kendi yaşamı için bile! Oysa her iki beyin de aynı oranda yorulacaktır!

Düşünsenize Zuckerberg ya da Elon Musk gibi birisi her gün aynı şeyi giyip her sabah aynı şeyi yiyor. Ancak biz faniler her sabah dolabın karşısında dakikalarca dikiliyor, her öğlen ne yesek diye yarım saat düşünüyoruz. Daha çok özgürlük derken sanki birilerinin payına ancak onun posası düşüyor!

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 155. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu