Kendini frenleyen sinir hücresi: Eğer işin ucunu kaçırırsam beni uyar!

Hande Özdinler
Kendini frenleyen sinir hücresi: Eğer işin ucunu kaçırırsam beni uyar!

HANDE sinir hucresiYandaki resimde gördüğünüz, bizim laboratuvarda, elektron mikroskobunda çekildi. Yetişkin bir farenin motor korteksindeki bir sinir hücresinin, başka bir sinir hücresiyle yaptığı iletişimin detaylı bir resmi.

Hemen altında her şeyi perspektife koyacak beyaz çizgi var. Bu resimde o beyaz çizginin uzunluğu 200 nanometre, yani 200 milimetrenin binde biri bir uzunluk. Anlayacağımız, çok ufak bir alana bakıyoruz ve onu en ince ayrıntısına kadar gözlemleyebiliyoruz.

Bu resimde iki tane siyah ok var. Alt tarafta olan geniş alanlı bir sinapsı gösteriyor. İşte o noktada bir sinir hücresi, diğer bir sinir hücresiyle iletişim halinde.


İletişimi de o yuvarlak yuvarlak gördüğünüz torbaların içindekileri boşaltarak yapıyor. O torbalar çok güçlü ve çok etkili moleküllerle dolu. Onların içinde, boşaldığı zaman diğer hücreyi tetikleyecek, onu aktif hale getirecek nörotransmiterler var.

Birinci hücre bir kere o torbaları boşalttı mı, geri dönüşü imkansız bir elektriklenme ikinci hücrede başlıyor ve ikinci hücre artık aktif hale geliyor.

Eğer dikkatli bakarsanız, tam da o torbaların altında böyle kalın siyah bir çizgi görebilirsiniz. O da şu demek: biz bu sinir hücresini tam iş üstündeyken yakalamışız ve deneyi durdurduğumuz o anda, bu hücre aktif bir şekilde diğerinin üstüne o torbaları boşaltıyormuş ve elektriklenmeyi başlatıyormuş. Bu, beynimizde her mili saniyede milyarlarca defa olan bir şey.

Resimde önemli olan

Her ne kadar bu işlemi tam olurken yakalamış olmak çok güzelse de, bu resimde esas önemli olan alttaki okun olduğu yer değil, üstteki okun olduğu yer. Lütfen dikkatli bir şekilde bakın.

Orada yine küçük küçük torbalar göreceksiniz, ama iyi bakın o torbalar ilk nörona ait değil, ikinci nörona ait!! Birinci nörona bakın, o da böyle yandan bir baloncuk gibi bir şey çıkarmış ki tam o noktada yüzey alanı artsın.

Bu ikinci okun olduğu yerde de bir iletişim var, ama bu sefer ikinci nöron birincisine bir şey söylüyor. Ne diyor biliyor musunuz? “Sus” diyor!!  “Çok konuştun artık sus yeter!!”...  Farkındaysanız orada kalın bir çizgi yok, çünkü bu inhibit eden bir seslenme.

Bu oluşum ve bu ilişki o kadar önemli ki...  Bir farenin beynindeki sinir hücresi, bir diğer sinir hücresini aktif ettiği zaman, “güç bende artık seni istediğim gibi tetiklerim, istediğimi yaparım, dünyaların kralı benim, ben ne dersem o” demiyor, kendi kendine fren koyuyor!  Gidiyor yan taraftan o aktif ettiği hücreden bilgi alıyor, “tamam mı, yeter mi?” diye ona soruyor.

İkinci sinir hücresinin eğer o torbaları çok fazla boşaltırsa kendisini gereğinden fazla aktif ederse kendisini yavaşlatmasını istiyor.

“Beni uyar!”

Minicik farenin, minicik beynindeki, minicik bir sinir hücresi bile kendisine otokontrol uyguluyor!! Ben yaptım oldu, sus, ben ne dersem o, ben kralım, ben oyum, ben buyum demiyor, bilakis eğer işin ucunu kaçırırsam beni uyar olur mu? diye soruyor...

Sizce neden böyle bir otokontrol sistemi geliştirmiş bu farenin sinir hücresi? Cevabı çok basit: Eğer kontrolsüz bir şekilde ikinci hücreyi aktive ederse, o ikinci hücre ölür ve bundan ilk etkilenen de kendisi olur. Dolayısıyla uzun süre yaşamak ve yaşatmak için otokontrole ihtiyacı var.

Öyleyse soruyorum:

Farenin bir hücresi kadar olamıyor muyuz? Neden gücü elinde tutanlar frensiz bir şekilde gitmek istiyorlar, bunun hem kendilerine hem de etraflarındakilere zarar verdiğini bilmiyorlar mı? Farenin sinir hücresi bile biliyor da, onlar bilmiyorlar mı?

Hande Özdinler

Hande Özdinler