Risk nedir?

Tevfik Uyar
Risk nedir?

Doğruluğu teyit edilemeyen çeşitli internet kaynaklarında geçen, “Risk nedir?” sorusu ve yanıtıyla ilgili efsaneleşmiş bir anlatı vardır.  Bu anlatıya göre ODTÜ İşletme Fakültesi’nin Stratejik Yönetim dersi veren Prof. Dr. Muhan Soysal, yaptığı bir sınavda “Risk nedir?” diye sorar. Öğrencilerden biri de -internet kaynaklarında Mehmet Ali Berkman olduğu söylenmektedir- sadece “Risk budur” yazdığı boş sınav kağıdını gerisin geriye verir ve sınavdan tam puan alır. Prof. Dr. Soysal, sıradaki sınavda yine aynı soruyu sorar ve bu defa istisnasız herkes “risk budur” yazarak yanıtlar soruyu. Lakin bu kez, Berkman dışında herkes sınavdan tam puan alırken, Berkman alamaz. Sebebini sorduğunda Prof. Dr. Soysal, “aynı koşullar altında aynı riski iki kere alan aptaldır” diye yanıtlar[1]. Aynı hikayenin ilk bölümü, yani öğretmenin “Risk nedir?” diye sorduğu, öğrencinin ise “Risk budur” diyerek boş kağıt verdiği kısmı bazı kaynaklarda aktörleri farklı olarak aktarılır: Bu aktarıma göre sınavı yapan kişi filozof William James, öğrenci ise ABD’li meşhur şair ve yazar Gertrude Stein’dir [2].

Efsaneler bir yana, riskin tanımını yapmak gerçekten de zordur. Basitçe bir zarara uğrama tehlikesi veya olasılığına karşılık gelir, diyebiliriz. Bazı filozoflara göre risk alan tek canlı ise insandır. Daha açık söylemek gerekirse, bir şeyin olası zararlarını, karşılığındaki fayda uğruna bilinçli olarak göze alma davranışı insana özgüdür.

Risk hakkında görüşler ikiye ayrılır. Bazı düşünürler riskin gerçek ve var olan bir olgu olduğunu söylerler. Bazılarıyla tamamen inşa edildiğini, bireysel olduğunu hatta ve hatta sınıftan sınıfa değişiklik gösterdiğini... Bu iki görüşten herhangi birinin net doğru olduğu söylenemez belki ama şunu kesinlikle söyleyebiliriz: İnsanın kafasındaki ile hesaplanan riskin birbirini tutması neredeyse imkânsız... Bu deneysel bir veri ve hatta pek çok irrasyonel davranışımızın -hadi kibar olmayacağım: aptallığımızın- sebebi.


Bazı riskler kesin olarak hesaplanabilirler. Örneğin bir yazı tura oyununda koyacağınız parayı kaybetme olasılığınız matematiksel olarak nettir: %50. Oyuna giriş tutarlı ile bahis oranlarından, bir oyunun size maliyetini rahatlıkla hesaplayabiliriz. Eğer her oyun için 5 TL veriyorsanız, kazandığınızda iki katını geri alıyorsanız, oyunun toplam değeri sıfırdır. Ancak bu, her yazı tura oyuncusunun şansını / riskini %50 olarak hesapladığı anlamına gelmez. O gün çok şanslı olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. Daha dün çok iyi kazandığınız için bugün de kazanma beklentiniz yüksek olabilir. Veyahutta "arka arkaya üç kere tura geldi, şimdi kesin yazı gelecek" diye, "kumarbaz yanılgısı" dediğimiz bir sanrıya kapılabilirsiniz. Bu da kaybetme riskinizi gerçekte olduğundan daha az algılamanıza neden olur. Belki yazı-tura oyunu "hayır ben öyle yapmazdım" diyeceğiniz kadar basit bir örnek gibi gelmiştir size... Haklısınız. Oysa hayat yazı tura kadar basit değildir.

Mesela alkollüyken araba kullanırsanız birini öldürme riskini son derece azımsıyor olmalı insanlar. Veyahut kanser olma risklerini abartıyor olabilirler. Bir yandan sayısal loto oyununda tutturma ümidiyle -kazanma olasılıklarını abartarak elbette- yolda yürürken, kendilerine araba çarpma riskini haddinden fazla azımsıyor olabilirler. Pek çoğumuz dolandırılma riskini azımsıyor olmalıyız ki, hemen her gün birilerinin telefonda arayıp savcı olduğunu iddia edenlere para kaptırdığımızı duyuyoruz.

Diyeceksiniz ki: Hepsinin bir sebebi var! E ben de öyle diyeceğim zaten çünkü Paul Slovic de ikna edecek bulgularla birlikte öyle demiş... [3]

Azıcık matematikle igade etmek gerekirse: Öncelikle riski hesaplarken iki bileşenden faydalandığımızı söyleyeyim: Olasılık x Şiddet.

Yani riskin ölçüsü riske konu tehlikeli durumun gerçekleşme olasılığıyla, eğer gerçekleşirse ne kadar kayba uğrayacağımızın ölçüsüdür. Daha sonra bu riski alıp almamaya ya da zaten bu risk altındaysanız, bu riske karşı bir savunma geliştirip geliştirmemeye karar verebilirsiniz. Bazı savunmalar/önlemler olasılığı azaltmak içindir. Bir otomobildeki ABS sistemi, kaza olasılığını azaltır. Bazı önlemler ise şiddeti azaltmak içindir. Otomobillerdeki emniyet kemeri gibi...

Bazı riskler düşük olasılıklıdır ama şiddeti, yani uğranacak zarar muazzamdır. En rahat anlaşılabilecek örnek uçak kazasıdır. Bazı riskler ise yüksek olasılıklıdır ama zarar düşüktür. Kayak yaparken düşmek gibi. İşte Slovic'in 'öznel risk' konusundaki ilk bulgularından biriydi, insanların (genelde) düşük olasılıklı ama şiddetli riskleri, diğerlerinden daha yüksek algıladığı. Hesabı kitabı eşit bile olsa, insan daha sonuç odaklı bir varlık.

Ayrıca Slovic’in araştırmalarına göre beklenen ölü sayısı,  felaketin şiddeti, kişilerin riske aşinalığı ya da risk üzerinde sahip olduklarına inandıkları kontrol gücü, riskin adil paylaşılıp paylaşılmadığına dair inançları, riskin sonuçlarından ötürü suçlanma riski, riskin kaynağına ilişkin tutumlar, kişilerin risk değerlendirmesine yansır ve bu riski ciddi algılayıp algılamadıklarını değiştirir. Mesela buzlu ve virajlı bir yolda aracı kendi kullanan biri, bir başkasına göre daha az kaza yapabileceğine inanabilir. Riskin üzerindeki kontrol gücü nedeniyle... Herhalde İstanbul trafiğine makas atarak giden serseriler de aynı kontrol gücü nedeniyle hem kendi uğrayacakları hem de başkalarının uğrayacağı kaza riskini azımsıyor olmalı. Benzer şekilde uçaktan korkan birisi, seyir üzerinde hiçbir kontrolü olmadığından korkuyor, düşme riskini olduğundan fazla algılıyor olabilir. Riskin kaynağına ilişkin tutumlar da oldukça belirleyici. İnsanlar çok sevdikleri bir liderin ya da dostun kendilerine zarar verecek uygulamalara imza atma riskini fazlaca azımsıyor olabilirler. Riskin sonuçlarından suçlanıp suçlanmamak da çok şey değiştirir. İnsanlar suçlanmayacaklarsa riski düşük bulurlar. Yok eğer sorumlu olacak ve suçlanacaklarsa, o zaman "olmaz olmaz dememek lazım" ruh haline kapılabilirler.

Öte yandan, hüsnü kuruntu da riskler sözkonusu olduğunda gizli bir düşman olabilir. Bazen tehlikenin farkında olsak da gerekeni yapmayabiliriz. Ya da birileri uyardığında, onları fazla şüpheci olmakla itham ediyor olabiliriz.

O halde ne yapacağız? Madem bu kadar bireysel... Gerçek olasılıkları nasıl bulabiliriz? Ya da riskleri nasıl doğru algılarız? Bunları hesaplamanın hiç mi yolu yok?

Bazısı için var... Bazısı için yok. En azından daha rasyonel nasıl karar verebileceğimize yönelik bir kaç yol bulabiliriz. Veya tedbirli ya da temkinli olmak için.

Bu da diğer yazımızın konusu olsun... [Arkası Sonra]

Tevfik uyar / @tevfik_uyar

Kaynaklar:

[1] Uğur Özmen, “O Muhan Soysal’dı,” 2011, online, Internet, 25 Apr. 2016. , Available: http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/o-muhan-soysaldi/comment-page-1.

[2] Timur Kuran and Cass R. Sunstein, “Avaliability Cascades and Risk Regulation”Stanford Law Review. 51.4 (1999): 683–768.

[3] Paul Slovic, “Risk Perception and Trust”in Fundamentals of Risk Analysis and Risk Management. Ed. Vlasta Molak, vols. (CRC Press, Inc., 1987): 261.


Tevfik Uyar

İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini İstanbul Kültür Üniversitesi İşletme Yönetimi Anabilimdalı'ndan almıştır. Çalışmaları risk algısı, belirsizlik altında karar verme ve emniyet yönetimi üzerinedir. Açık Bilim'in kurucusu, Yalansavar editörü ve Herkese Bilim Teknoloji Dergisi yayın kurulu üyesi olan Uyar, "Astrolojinin Bilimle İmtihanı", "Safsatalar: Aklın Kırk Haramisi" gibi popüler bilim kitaplarının, “Tek Kişilik Firar”, “Kızıl Sürgün” gibi bilimkurgu eserlerin yazarı, "İrrasyonel", “Yalancılar ve Sahtekarlar Ansiklopedisi”, "Başkalarının Aklı" gibi kitapların çevirmenidir.