Aslında Dünya’yı insanlar değil, minicik hayvanlar yönetiyor

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Aslında Dünya’yı insanlar değil, minicik hayvanlar yönetiyor

İnsanlar, Dünya’nın hâkimi olduğunu düşünür ve öyle de hareket ederler. Fakat bugüne dek Dünya’yı pek de başarılı yönettiğimiz söylenemez. En son 66 milyon yıl önce bir göktaşı kitlesel bir yok oluşa neden olmuştu. Fakat günümüzde başlamış olan bir sonraki kitlesel yok oluşun tek sorumlusu biziz.

Jeologlar, Dünya tarihinin bu dönemine rolümüzü çok iyi anlatan bir isim bile verdi: Antroposen, yani İnsan Çağı.

Tek bir türün yönetimi ele geçirmesi


Dünya tarihinde ilk kez bir tür, diğer türlere hükmediyor. Diğer türlerin sayısı tahminen 10 milyon civarında. Büyük çoğunluğu da omurgası olmayan hayvanlar. Hepsi de çok ufak değil – bazı mürekkepbalıkları ve denizanaları birkaç metre uzunluğunda.

Gerçi çoğu ufak ve gösterişsiz, açık alanda görmek olanaksız. Çevremizdeki dünyanın dokusunu muhafaza etmekle meşguller; aslında tüm doğal sistemlerin temelini oluştururlar. Tabiatı el emeği göz nuru dokurlar. Gübre yaparlar, çiçeklerden polen yayarlar, tohum atarlar, değerli besinleri işleyerek yeniden toprağa kazandırırlar. Aynı zamanda kuşların çok sevdiği besin kaynağıdırlar, diğer ufak hayvanları yiyerek veya parazitlere ev sahipliği yaparak onları kontrol alında tutarlar.

Yine de, çoğumuz bu ufak, hatta minnacık hayvanların ne denli önemli bir rol oynadığından habersiziz. Yarın işi bıraksalar, bir sürü bitki yok olmaya mahkûm olur. Kuşlar yiyecek bulamadıkları için ölür ve gübre oluşumu durur. Besin ağı çöker ve dünya kelimenin tam anlamıyla darmadağın olur.

Peki, ufak hayvanların kurtulması için ne yapmalı?

Bizden sonraki nesillerin geleceği bu küçük hayvanlara bağlı olduğu için, gençlerde farkındalığı artırmaya öncelik verilmelidir. Çocuklar doğaları gereği arının, çekirgenin, kelebeğin ya da sümüklü böceğin ne olduğunu merak eder. Küçük dünyaları, böceklerin ve diğer omurgasızların dünyası ile aynı seviyededir. Tuhaf ama çocuklarımızın dünyası ile ilgilendiğimiz kadar, bu küçük yaratıklarla ilgilenmiyoruz, oysa çocuklarımızın geleceği onlara bağlı.

Çocuklara, arının çiçekli bitki türlerini hayatta tuttuğunu, çekirgenin bitkiler için nadir besinlerin geri dönüşümünü sağladığını, kırkayağın gübre yaptığını, uğurböceğinin yiyeceğimizi zararlı böceklerden koruduğunu öğretmek gerekiyor. Bu minyatür dünyanın bizim için hayati önem taşıdığını anlatmak, geleceği garanti altına almanın en iyi yolu.

Çeşitli türlerin ekosistemi devam ettirmek için neler yaptığının farkında olmak, çevremizdeki dünyanın ne kadar karmaşık bir işleyişi olduğunu kavramak için elzem. Bir arının çiçeklerle yakın ilişkisi tohumların oluşmasını, bir karıncanın diğer ufak hayvanların artıklarını toplayarak orman tabanını temizlemesini, bir tırtılın dışkısı ile toprağı zenginleştirmesini bilmek zorundayız. Bunlara dikkat çektikten sonra büyük resmi görebiliriz: Milyonlarca küçük emekçi biz farkında olmadan doğal düzenin sorunsuz bir şekilde sürdürülmesini sağlıyor.

Yeni yaklaşımlar ve stratejiler

Bu karmaşayı anlamanın bir yolu da 1000 türden oluşan ufak bir topluluğu incelemek. Türlerin arasında neredeyse yarım milyon etkileşim var. Gerçi, çevremizdeki doğal topluluklar bundan daha büyük. Bu da, bu dünyayı algılamanın ne denli zor olduğunu, koruma altına almanın ise neredeyse olanaksız olduğunu gösteriyor.

Çevreciler, doğanın işleyişinin zarar görmeden sürmesi için yeni yaklaşımlar ve stratejiler geliştiriyor. Bu şemsiye benzeri yaklaşım, doğal hayatın karmaşıklığının olduğu gibi korunmasında çok etkili olacak.

Küçük yaratıkların korunması için çalışan çevreciler, 3 aşamalı bir strateji geliştirdiler. İlki doğanın geniş ölçekli bir yaklaşımla korunmalı. İkincisi, kütükleri, göletleri, kaya çatlaklarını, özel bitkilerin parçalarını inceleyen orta ölçekli. Üçüncü ise en küçük ölçekte; hedef küçük yaratıkları korumak.

Üçüncüsü gerçekten kavramsal, çünkü belirli türler hayatta kalmak için geniş alana ihtiyaç duyuyor.

Genel yargı, korunması gereken hayvanların sadece kaplanlar, balinalar ve papağanlar olduğu yönünde. Fakat arılar gibi yüzlerce ufak yaratık özellikle korunmak zorunda. Her yıl daha da önem kazanan bu durum, her gün geçiştiriliyor. Dünya’mızın geleceği için bütün bu hayvanları koruma altına almamız gerekiyor.

Kaynak