Neolitik devre ait kalıplar, Yakındoğu’daki ekmek pişirme geleneğine ışık tutuyor.
Araştırmacılar son yıllarda kil kase kalıntıları bulmuşlardı. Bunlar İ.Ö.6400 ila 5900 yılları arasına, yani Mezopotamya’da ilk şehirlerin ortaya çıkmasından birkaç yüz yıl önceki Neolitik devre aittir. Tepsi benzeri kapların geniş oval bir tabanı ve alçak kenarları bulunuyor. Kapların iç kısmında ise kaba baskılardan veya kesiklerden oluşan düzenli motifler var. Bu kil kaselerin o devirdeki çiftler tarafından kullanılan fırın tepsileri olduğu tahmin ediliyor. Bu kapların kopyalarla gerçekleştirilen deneylerle, yaklaşık üç kilo ağırlığındaki bir ekmeğin pişirilebileceği gösterilmişti. Tahminlere göre bu ekmekler kubbeli fırınlarda 420 santigrat derecede iki saatte pişiriliyordu. Tepsilerin içindeki oluklu motifler, hamurun yapışmasını önlüyor ve ekmeğin piştikten sonra çıkarılmasını kolaylaştırıyordu.
Roma’daki La Sapienza Üniversitesi’nden Sergio Taranto yönetiminde çalışan ekip, bu varsayımların doğru olup olmadığını ve kil kaselerin gerçekten fırın tepsisi olup olmadığını kontrol etti. Bunun için de bu tepsilerin parçalarını ve üzerlerinde korunagelen organik kalıntıları inceleyerek, üzerlerinde hangi maddelerin bulunduğunu ve ekmeğin hangi malzemelerden yapılmış olabileceğini analiz etti. Ayrıca kil kaseleriyle pişirme deneyleri de yapıldı.
İncelenen 13 kap parçası Mezraa Teleilat höyüğü (Birecik/Urfa) Akarçay Tepe (Birecik/Urfa) ve Tell Sabi Abyad (Suriye) arkeolojik buluntu yerlerine ait. Analizler, kil kaselerdeki kalıntıların, buğday veya arpa gibi tahıllardan kalan silika kalıntılarını içerdiğini gösteriyor. Ayrıca bazı kap parçalarında bitkisel baharatlar ve hayvansal yağların kalıntıları da tespit edildi. Tüm bunlar bu kalıpların bir zamanlar ekmek pişirmek için kullanıldığını kanıtlıyor. Bilinen diğer en eski ekmek kalıntılarının aksine burada yağ kalıntıları da bulunmuş. Bu da yağlı hamurların da kullanıldığı anlama geliyor.