İstanbul’da ulaşım: Yarın nasıl bir kentte yaşayacağız?

Editör ne diyor?

İstanbul, dünyada bugün en çok metro/raylı sistemin yapıldığı kent. Önceki yönetimin durdurduğu veya iptal ettiği 12 şantiye aktifleştirildi, Yıldız-Mahmutbey, Bostancı-Dudullu metro hatları, Cibali-Alibeyköy Cep Otogarı Tramvay Hattı ve Boğaziçi Ü./Hisarüstü-Aşiyan Füniküler Hattı tamamlandı. 8 tanesinde çalışmalar devam ediyor. İstanbulkart’la yapılan yolculuklar içinde raylı sistemlerin payı %40’ın üzerinde. Taksi, dolmuş ve minibüsler de eklendiğinde raylı sistemlerin toplam içindeki payı %25’lere düşüyor. İstanbul Metrosu Avrupa’da 5. sırada, yapımı süren hatlar tamamlandığında İstanbul’un raylı sistemlerinin toplam uzunluğu 685,26 km’ye ulaşacak ve Paris’i geçerek Avrupa’da 3. sırayı alacak.

Peki İstanbul’un ulaşım sorunu çözülecek mi? Raylı sistemlerin kalbi Metro-İstanbul. Peki orada geleceğe yönelik neler planlanıyor? Her şey eskisi gibi dışarıdan mı alınıyor? Metro ARGE-de “yerli ve milli” ne üretiliyor? Trafiği çözmek mi, ulaşımı sağlamak mı? Metro-İstanbul sinyalizasyonda bir dünya markası yolunda ilerliyor mu? Kendi vagonlarını inşada nerede? Bu ve benzeri soruların peşine düştük İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraklerinden Metro İstanbul’un karargâhında… Orhan Bursalı, Metro Genel Müdürü Özgür Soy ile konuştu. Konuyu kapağa taşıdık. Kapak fotoğrafı, aynı zamanda fotoğrafçı olan Soy’a ait.

Bilişsel yanlılıklarla baş edilebilir mi?


Güzel bir soru ve hayli önemli. Politik seçimleri de içeren kritik karar verme süreçlerinde bilinçsiz biçimde başvurduğumuz bilişsel yanlılıklar konusunda literatürde çok sayıda veri olmasına karşın, bu yanlılıkların etkin biçimde ortadan kaldırılmasını sağlayacak yöntemlere ilişkin bilgiler sınırlı. Özlem Kayım Yıldız ‘Bilişsel çarpıtmaları ortadan kaldırmak için aktif bir çaba ile dürtüsel ve hızlı karar verme süreci baskılanmalı, inançlarımız ve görüşlerimize kuşkuyla yaklaşmalı, kanıtları kritik biçimde değerlendirmeli ve hızlı karar verme dürtümüze direnmeliyiz’ diyor.

Benzer bir konuyu Tanol Türkoğlu da işlemiş. Türkoğlu “Bilinci tahrip etmek için iki koldan saldırı-gayret var. Birincisi yoğun bir şekilde nesnel gerçekliği tam yansıtmayan enformasyon bombardımanı. İkincisi de cesurun cesaretini kıracak, çekingeni korkutacak bir söylem modeli. Birkaç hafta sonra yapılacak seçimlerde ilk kez oy kullanacak olan Z Kuşağı mensuplarına yönelik samimi olmaktan uzak politikacıların yaptıkları da benzer’ diye yazıyor.

Doğan Kuban'ın bu eski yazısı "Kaya Sınıfı". Kuban kaya sınıfını anlatıyor: ‘Cumhuriyeti yok etme zorbalığını durduracak umudun taşıyıcısı kaya sınıfı olacak. Proletarya değil”.

Geçen hafta Müfit Akyos’un ‘Demokrasileri otokrasiye taşıyan üçlü: Yolsuzluk, Cezasızlık, Suçluluk” başlıklı yazısını kapağa taşımıştık. Akyos bu hafta Türkiye değerlendirmesini bu bağlamda yaptı: ‘Seçim karar sürecinde en önemli konularımızdan birisi Yolsuzluk-Cezasızlık-Suçluluk olmalıdır’ diyor.

Mustafa Çetiner ise sağlıklı olmak için ne tür beslenmemiz gerektiği üzerine bir seri yazının ilkine başladı.

Strese giren bitkiler, ses sinyalleri yayıyor

Strese giren bitkilerin özel sesler çıkardıkları ortaya çıktı. Bu sesleri biz duyamasak da birçok hayvan işitebiliyor. Üstelik her stres türü ve her bitki türüne ait belli bir ses var. Peki bu sesler nasıl çıkıyor? Dergimizde.

‘İnsanlığa en çok somut katkıda bulunan’ çalışmalara verilen Nobel’lerin tersine, Abel ödüllerinde saf matematiğe, yani uygulama gözetmeden matematiksel zarafet gösteren kanıtlara önem verilmektedir. Bahçeşehir Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden Dr. Alper Devrim Özkan Abel ödülünü alan Dr. Carafelli’nin öyküsünü yazdı.

Beytü’l Hikme, Abbasi halifesi Harun Reşid ve yerine geçen oğlu El-Memun tarafından 800'lu yıllarda Bağdat’ta kurulan, kütüphane ve çeviri merkezinden oluşan bir bilim merkezi. Eğer 8. yy’da böyle bir merkez kurulmamış olsaydı acaba Antik Mısır, Mezopotamya, Çin, Yunan ve Hindistan’ın bilimsel birikimleri günümüze ulaşır mıydı? Veya ne kadarlık bir kısmı bize ulaşırdı? Kültür Üniversitesi Matematik Bölüm Başkanı Ogün Öge’nin kaleminden.

Çözülebilir bir küresel sorun: Kronik ağrı

Kronik ağrıya multidisipliner bir bakış açısıyla yaklaşmak ve tıp fakültelerinde ağrı konusunda daha kapsamlı eğitim ve öğretim verilmesi büyük önem taşıyor. Çöplerimizi uzaya mı atacağız? Sanayi Devrimi’nden bu yana 30 trilyon tonluk öteberi üretmişiz: Gökdelenlerden tutun da köprüler, giysiler, plastik poşetlere varana kadar. Çöpe atınca yok olduğunu sandığımız şeylerin hepsi aslında var olmaya devam ediyor. Meraklı Çocuk sordu Mercan Bursalı yanıtladı… Meraklı Köşe’de büyüklere ipucu: Çocuklar yorulunca neden huysuzlaşır?

Biliyor muydunuz: 14.000’den fazla türde 4 katrilyon karınca yaşadığı tahmin ediliyor. Peki dünyayı istila eden karıncalar bu derece büyük bir popülasyona ve yaygınlığa ulaşabilmeyi hangi evrimsel süreçlere borçlu? Murat Altaş derledi.

Modern dronlar yeni bir çağ başlattı!

Dron teknolojisi sadece savunma alanında değil, çeşitli bilimsel gözlemler, afet yönetimi, taşımacılık ve tarım gibi kritik alanlarda da çok önemli roller üstleniyor. Dronların dikkat çeken kullanım alanlarını Batuhan Sarıcan hazırladı.

Dev adım: Eşitsizliği azaltırsan küresel nüfus düşer. 2050’de 8.6 milyar ama önlem alınırsa 2100’da 6 milyara düşebilir. Roma Kulübü adı verilen örgütün geliştirdiği 2100 yılı için küresel nüfus tahminleri, Birleşmiş Milletler’in yaptığı tahminlerden daha düşük. Roma Kulübü’nün çalışmasına göre eşitsizliği ve yoksulluğu hafifletmeye yönelik yatırımlar artıkça nüfus artışı daha da azalıyor. Reyhan Oksay derledi.

Bilim ve Beslenme’de bu hafta bamya çiçeği var. Kilo düzenleyici ilaçlar yerine bir alternatif olabilir. Bağışıklık sisteminizin güçlü olup olmadığını nasıl anlarsınız? Rita Urgan’ın hazırladığı yazı dizisinde bu hafta...

Kalbimizin kontak anahtarı nedir? Dünyadaki yaşam neden çok küçükleri ve aşırı büyükleri tercih ediyor? Aç bakterilerin daha fazla zehir ürettiğini biliyor muydunuz? Nilgün Özbaşaran Dede’nin Araştırma Gündemi’nde.

***

Birbirinden ilginç haberlerle bilim dünyasında bir geziye çıkartıyoruz sizi. Ayrıca ufuk açıcı, başka bir yerde okuyamayacağınız yorum ve değerlendirmelerle, ailenin her bireyinin kendine ilişkin de okuyabileceği yazılar bulacağı bir dergi. Şüphesiz ki daha iyisini yapmaya çalışacağız. Sizlerin desteğiyle! Bilimde ve sevgiyle kalın...