Kronik böbrek yetmezliği ve böbrek nakli

Öne Çıkanlar Sağlık
Kronik böbrek yetmezliği ve böbrek nakli

Kronik böbrek yetmezliği veya hastalığı, böbreğin tüm işlevlerinin kalıcı ve ilerleyici bir şekilde bozulmasıdır.

Böbrekler vücutta oluşan fazla sıvıyı ve atık maddeleri kandan temizlemekte ve bu atıkların idrar ile vücuttan atılmasını sağlamaktadır. Böbreklerimiz, vücudumuzun su ve tuz dengesini sağlar, kan basıncını düzenler, kan yapımına yardım eder ve hatta kemik gelişimini düzenleyerek kemiklerimizin güçlü ve kuvvetli olmasını sağlarlar.

Vücudumuzdaki kalsiyum ve fosforun denge içinde olmasından da böbreklerimiz sorumludur. Kronik böbrek yetmezliği ileri bir aşamaya ulaştığında hastaya zarar verecek düzeyde aşırı sıvı ve atıklar vücutta birikebilir.


Böbrek yetmezliği oldukça sinsi bir hastalıktır. Böbrek yetmezliği erken evrede pek belirti vermeyebilir ve hastalık ileri evre böbrek yetmezliğine ilerleyene kadar hastanın bir şikâyeti olmayabilir. Kronik böbrek yetmezliğinin tedavisi, altta yatan hastalığı kontrol ederek, böbrek hasarını yavaşlatmayı içermektedir. Kronik böbrek yetmezliği ilerleyerek son dönem böbrek yetmezliğine sebebiyet verebilir. Bu durumda hastanın mutlaka diyaliz tedavisi görmesi veya böbrek nakli olması gerekmektedir.

Kronik böbrek hastalığı için en yüksek risk grupları şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp-damar hastalığı ve ailesinde böbrek hastalığı olanlar ve yaşlılardır.

İlk belirtiler çok su içme, sık idrar çıkarma ve gece tuvalete kalkmalar şeklinde olabilir. Baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, sabahları mide bulantısı, uykusuzluk, ağızda kötü tat, hıçkırık, tende solukluk, görme bozuklukları, bilinç bozuklukları gibi belirtiler de görülebilmektedir. Böbrek yetmezliği hastalarında vücutta yaygın şişlikler oluşur; göz kapakları, karın ve bacaklar şişebilir. Böbrek

Böbrek yetmezliği sebepleri nelerdir?

Dünyada her 10 kişiden birinde çeşitli nedenlere bağlı olarak böbrek hasarı görülüyor. Günümüzde kronik böbrek yetmezliği nedenleri arasında diyabet (şeker hastalığı) ve hipertansiyon (yüksek tansiyon) önemli bir yer tutuyor. Kronik böbrek yetmezliği görülme sıklığında son yıllarda önemli bir artış görülmektedir. Yaşam süresinin uzaması, hipertansiyon olarak adlandırılan yüksek tansiyon ve diyabetin yaygınlaşması böbrek hastalığının artmasının başlıca nedenleridir. Obezite (şişmanlık) ve sigara içimi de diğer risk faktörlerindendir.

Hastalığın erken teşhisi var mı? Tedavi yöntemleri nelerdir?

Böbrek yetmezliği idrar ve kan testleri ile erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karşın, erken evrede pek belirti vermediğinden tanısı konulamamakta ve hastalık ileri evre böbrek yetmezliğine ilerlemektedir. Hatta ülkemizde hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerlemekte ve hastaların çoğu bu hastalık ile diyaliz tedavisi aşamasında karşılaşmaktadır.

Böbreklerimizin süzme kapasitesi Glomerüler Filtrasyon Hızı (GFH) denilen bir değer ile ifade edilir. Bu değer sağlıklı bireylerde 80-125 arasındadır. Böbrek fonksiyonunun en basit göstergesi de serum biyokimyası testinde ölçülen serum kreatinin değeridir. Bir insanda böbrek hastalığı ortaya çıktığında erken evrelerde hastalık pek belirti vermez.

GFH düzenli azalmaya başlar ve böbreklerin süzme kapasitesi azalır. Buna bağlı olarak kandaki kreatinin düzeyi yükselmeye başlar. GFH 30’lu değerlere düştüğünde bireyler halsizlik, yorgunluk, sabah uyandığında göz kapaklarının altında şişlik, ayak ve ayak bileklerinde şişlik gibi belirtiler hissetmeye başlar.

Bu hastalarda Serum kreatinin değerleri 3-4 civarına yükselmiştir. GFH 20’nin altına indiği zaman artık geri dönüşümsüz olarak böbrek fonksiyonları bozulmuştur ve Kronik Böbrek Yetmezliği artık Son Dönem Böbrek Yetmezliğine ilerlemiştir. Bu evrede halen diyalizsiz yaşam mümkündür. GFH 10’nun altına düştüğü zaman ise artık diyaliz tedavisi veya böbrek nakli olmadan hayatı sürdürmek mümkün değildir.

Böbrek nakli hayat kurtarıcı mıdır?

Günümüzde kronik böbrek yetmezliğinin bilinen tek tedavisi böbrek naklidir. Ancak kronik böbrek yetmezliği hastalarının bir kısmı diyaliz seçeneğini kullanmaktadırlar. Diyaliz, böbrek fonksiyonlarının sadece bir kısmını (kısmen) yerine getirebildiği için böbrek nakline alternatif olarak düşünülmemelidir. Üstelik diyalizdeki hastalar için katı diyetler, su kısıtlaması, seyahat engeli, sosyal hayattan soyutlanma, iş veya eğitimden geri kalma, çocuk hastalarda gelişme geriliği gibi birçok olumsuzluk söz konusudur. Diyalizdeki hastalar böbreklerin yerine getirdiği görevlerin çoğundan yoksun olduklarından yoğun olarak ilaç kullanmak zorundadırlar. (Tansiyon, kan yapımı ilaçları vs..) Bu nedenlerden dolayı da böbrek nakli olan hastaların, diyalizdeki hastalara oranla yaşam kaliteleri ve süreleri çok daha iyidir. Hastalar, başarılı bir böbrek nakli ve ameliyat sonrası takip ile sağlıklı bireyler olarak hayatlarını sürdürebilmektedir.

Prof. Dr. Burak Koçak
Koç Üniversitesi Hastanesi Organ Nakli Merkezi

Bu yazı HBT'nin 141. sayısında yayınlanmıştır.