1955 - Dr. Jonas Salk tarafından geliştirilen çocuk felci aşısının güvenli ve etkili olduğu açıklandı
Günümüzde çocuk felci Afrika ve Asya'nın bazı bölgelerinde salgın hastalık durumunda. Bir zamanların en tehlikeli hastalığının, şimdi az sayıda ülkede etkin olmasını sağlayan kişi ABD’li doktor ve biyolog Jonas Salk (solda). Ünlü “Eğer bütün böcekler dünyadan yok olacak olsaydı, 50 yıl içerisinde dünyada hayat sona ererdi. Eğer insanoğlu dünyadan yok olsaydı, 50 yıl içerisinde bütün yaşam kendini yeniler ve gelişirdi” sözünün sahibi bilim insanı.
Salk, yoksul bir göçmen ailenin çocuğu olarak doğdu. Babası bir tekstil işçisiydi. Salk devlet okullarında ve New York Şehir Koleji’nde eğitim gördü. 1939 yılında tıp eğitimini tamamladı. II. Dünya Savaşı boyunca ABD kuvvetleri için grip aşısı geliştirmeye çalıştı.
1947 yılında Pittsburgh Üniversitesi’nde görevli olan Salk, grip aşısı çalışmasındaki bulgularını, çocuk felci için geliştirdiği bir aşının çalışmalarla birleştirdi. Çocuk felci virüsü, virüse yakalananlarının %5’i ila %10’u arasında ölümcül etki gösteriyordu. Diğerlerini ise sakat bırakıyor ya da kol ve bacaklarda işlev yetersizliğine yol açıyordu. 1952 yılında çocuk felci ile ilgili korkunç sonuçlar ortaya çıktı. Sadece o yıl ABD’de 3 bin çocuk bu hastalık nedeniyle öldü, 55 bin çocuk da sakat kaldı.
O dönemdeki yaygın görüş ölü virüsler ile aşı üretilemeyeceği yönündeydi. Ancak Salk, pek çok bilim insanının görüşlerinin aksi yönünde, ölü bir virüs aşısı üzerinde çalışıyordu. 1952 yılında formoldehid kullanarak virüsü etkisizleştirmeyi ve geliştirdiği aşı sayesinde virüsü taşıyan kişilerin çocuk felci virüsüne bağışıklık kazanmasını sağladı. Aşı önceleri maymunlar üzerinde denendikten sonra 12 Nisan 1955’te güvenli ve etkili olduğu açıklandı ve hastalar üzerinde uygulanmaya başlandı. Salk, aşıyı ailesi, çalışanları, diğer gönüllüler ve kendisi üzerinde de kullandı. 1969 yılına gelindiğinde ABD’de hastalıktan hiç kimsenin ölmediği rapor edildi. Bu tıp tarihinin en büyük zaferlerinden biriydi.
Salk, çocuk felci salgınının doruk noktasında olduğu sırada bulduğu aşıya patent almayı reddederek, 7 milyar doları elinin tersiyle bir kenara itti ve bu sayede aşının son sürat seri üretime girmesini sağlayarak milyonlarca çocuğu ömür boyu sakat kalmaktan kurtardı.
1961 - Sovyetler Birliği, uzaya ilk insanı gönderdi. Vostok 1 ile uzaya giden Yuri Gagarin, uzayda 108 dakika kaldı
Vostok 1 modülü ile uzay yörüngesine çıkma projesi 20'ye yakın kozmonot düşünülmüştü. Görev yaklaşırken, bu kozmonotların sayısını 2'ye indirildi: German Titov ve Yuri Gagarin. İkisi de genç, başarılı pilotlardı. Ancak bu görev için, daha sıcak bir imajı olan Yuri Gagarin isminde karar kılındı. Bu seçimde Gagarin'in köylü bir aileden yetişmiş olmasının da etkili olduğu söylenir. Gagarin, son ana kadar ailesine 'tarihe geçecek yolculuğu' söylemedi, çok riskli olduğunu biliyordu.
SSCB uzay roketlerinin baş tasarımcısı Sergey Korolyov, kalkışı bekleyen Yuri Gagarin'e son çağrısını gönderdi: 'Birazdan kalkış başlayacak.' Yuri Gagarin, kapsülünde bulunan kamera ile TV ekranlarına yanıt verdi: “Anlaşıldı. İyi hissediyorum, moralim yerinde. Gitmeye hazırım.” Ve 108 dakikalık, dünyanın ilk başarılı 'uzay yolculuğu' başladı. Dünya yörüngesinde turunu tamamladı. Görevde hiçbir problem yoktu, Yuri Gagarin, sürekli olarak uzay üssüyle iletişim halindeydi. Ancak hizmet modülü ile iniş modülünün ayrılması için emir verilmesinin ardından, modüller ayrılmadı. Kablolar sıkışmıştı... Kapsül bir süre dönmeye başladı. Gagarin kapsülle birlikte irtifa kaybederken paraşütünü açtı, ve SSCB topraklarına indi. Bir anne ve çocuğu tarafından fark edilen Gagarin, Moskova'yla görüşmek için bu aileden telefon istedi ve müjdeli haber başkente gitti. Görev tamamlanmıştı!
Artık dünya tarihine geçen bir isim olmuştu. Bir süre eğitim uçuşlarına dahi katılmasına izin verilmedi, SSCB, 'ulusal başarı' Yuri Gagarin'e bir şey olmasını istemiyordu. Ancak Gagarin, tekrar savaş pilotu olmak için rutin eğitim uçuşları yapıyordu, son uçuşunda eğitmeni ile birlikte hayatını kaybetti. Yuri Gagarin'in ölümü sonrasında devlet gizlilik kararı aldı ve o gün yaşananlar bir sır oldu. Olayın üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen farklı iddialar bugün hala gündemde. Aynı gün farklı bir uçağın, Gagarin'in bulunduğu MIG-15 eğitim uçağını düşürdüğüne yönelik de iddialar var.
21 Nisan 1961'de Time dergisinde 'Man in Space' (uzaydaki adam) başlığı ile kapakta yer almasına rağmen zamanın Sovyet Bloku karşıtı ülkelerinde, bugün bile hala Yuri Gagarin geri planda kalmış durumda. Uzay aracı şu anda Rusya RKK Energiya Müzesi'nde, diğer uzay araçları ile birlikte sergileniyor. Birçok farklı ülkelerde Gagarin adına anıtlar da var. Dünya uzay partisi olarak da geçen 'Yuri's Night' etkinlikleri, 12 Nisan günü dünyanın farklı bölgelerinde kutlanıyor.
12 Nisan 1961, Yuri Gagarinin komuta ettiği Vostok 1'in kalkışı Rus radyosunda
1981 - İlk uzay mekiği Columbia fırlatıldı
Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon’ın onayı ile 1972’de başlayan Uzay Mekiği projesi, ilk test uçuşu ile 1976 yılında fiilen hayata geçti. İlk üretilen uzay mekiğinin adı Uzay Yolu dizisi hayranlarının başlattığı kampanya sonucunda bu Enterprise (Atılgan) oldu. Bu araç, ana motorları ve ısı kalkanı olmadan üretildiği için uzay uçuşlarına uygun değildi. Bu yüzden adece test uçuşu için kullanıldı.
Enterprise’ın test uçuşlarının ardından, uzaya çıkan ilk uzay mekiği Columbia, 12 Nisan 1981 yılında ilk uçuşunu yaptı. İlk görevinde iki astronot ile uçan uzay mekiğinde bu iki astronot uzay yürüyüşü yapmayı başardılar. 2,2 milyar dolar değerindeki uzay mekiği ile giden astronotlar, 16 günlük süre boyunca 80'den fazla bilimsel deney yaptı. Mekikte bulunan 4 tonluk bilimsel malzemenin değeri 78 milyon dolardı.
Columbia Uzay Mekiği uzayda yaklaşık 54,5 saat kaldı ve dünya etrafında tam 37 tur attı. ABD’nin Florida eyaletindeki Kennedy uzay üssünden kalkan Columbia, görevini başarıyla tamamlayarak, 14 Nisan 1981 tarihinde dünyaya döndü.
İlk tamamıyla işlevsel uzay mekiği olan Columbia, ilk görevinden 22 yıl sonra, 16 Ocak 2003’te çıktığı iki haftalık STS-107 görevini tamamlayıp 1 Şubat 2003 günü Dünya’ya dönerken yakıt sarnıcından kopan bir parçanın aracın kanadına çarpması nedeniyle iniş esnasında infilak etti. Columbia, o dönemde NASA'nın en yaşlı uzay mekiğiydi. 1981 yılında ilk görevini yapmış olan mekik, son uçuşunda 28. görevine gidiyordu. Bu kazanın ertesinde NASA, Uzay Mekiği uçuşlarına 2,5 yıl boyunca ara verdi.
12 Nisan 1981, Columbia'nın fırlatılma anı
1993 - Türkiye internete bağlandı
Kökenleri, ABD, Fransa ve İngiltere hükümetlerinin bilgisayarlar arasında bağlantı kurmak için yaptığı çalışmalara dayanan internetin bildiğimiz haliyle ortaya çıkışı 1980’lere uzanıyor. Bu teknolojinin Türkiye’ye gelişi ise, 1987 birçok üniversitenin öncülüğünde kurulan, Türkiye Üniversite ve Araştırma Kurumları Ağı ile gerçekleşti. Ancak ilerleyen yıllarda bu ağın hat kapasitesi yetersiz kaldı.
1991 yılı sonlarına doğru ODTÜ ve TÜBİTAK, internet teknolojilerini kullanan yeni bir ağın tesis edilmesi için ortak bir proje başlattı. 2 yıl süren uğraşların ardından Türkiye, 12 Nisan 1993’te 64kbit/sn kapasiteli kiralık hat ile ODTÜ’den Washington’a bağlanarak ilk kez internetle tanıştı. Aynı yıl ODTÜ ve Bilkent üniversiteleri ilk Türkçe web sitelerini yayına verdi. 64kbit/sn hızında olan bu hat, çok uzun bir süre ülkenin tek çıkışıydı.
1996 yılında Türk Telekom’un herkesin internetten yararlanmasını sağlayacak TURNET projesi hayata geçti ve İnternetin Türkiye’de ticari kuruluşlara ve evlere girmesi ise mümkün oldu. TURNET’in, ikisi İstanbul’dan (2MBit/sn ve 512 kbit/sn hızlarında); diğeri Ankara’dan (2Mbit/sn hızında) olmak üzere, toplam 3 hattından yararlanan servis sağlayıcı şirketlerin sayısı Ekim 1997’de 80’e ulaştı ve bu yıllarda Superonline gibi şirketler internet hizmetini üçüncü kişilere satmaya başladı.
1997’den itibaren dünyadaki kullanıma paralel olarak, internet ülkemizde de popüler oldu ve birçok banka, internet üzerinden kişisel bankacılık servisi vermeye başladı. Birçok günlük gazete ve dergi internet üzerinden yayınlanmaya ve yine aynı yıllarda bağlantı hızının düşük olmasına rağmen internet üzerinden radyo ve TV yayımcılığı popüler olmaya başladı.
Bugünün öne çıkan Ekşi Sözlük ve sahibinden.com gibi Türk internet girişimleri ise 2000’li yılların başlarında ortaya çıktı. Türkiye’de internet 20 yıllık kısa macerasında büyük aşamalar kaydetti. 1997 yılı sonlarında 250.000 kişi olarak tahmin edilen internet kullanıcı sayısı bugün 46,3 milyona ulaştı.
Hazırlayan: Cemre Yavuz