Bilgisayar ve siber uzayda her şeyi aynı anda yapabilen beyni değişmiş süper bir nesil ortaya çıkmadı. Öğrencilerin elektronik bombardıman altında başarımlarını artırmaları için neler yapmaları gerektiği üzerine bazı öneriler...
X, Y, Z kuşakları ve bunların özellikleri son yıllarda sık sık dile getirilmekte. Özellikle Z nesli adı verilen, 2000 yılı ve sonrası doğan kuşağın internet teknolojisinin içinde yaşaması ve onsuz bir hayatı bilmemesi nedeni ile önceki kuşaklardan farklı oldukları iddia edilmektedir.
Onlar, akıllı telefonlar, tablet bilgisayarlar, sosyal ağlar ya da son zamanlarda ortaya çıkan giyilebilir bilgisayarlar ile her alanda aktif olmaktalar. Hatta internet ile sürekli iç içe olduklarından aynı anda birden fazla konu ile ilgilenebilme yeteneklerinin geliştiği ve bu yönleri ile önceki nesillerden önemli şekilde farklılık gösterdikleri iddia edilmektedir.
Sosyal yaşamlarında sürdürdükleri, pek çok şeyi aynı anda yapma alışkanlıklarına okul hayatlarında da özellikle ders çalışırken de devam etmektedirler. Kendilerine sorulduğunda aynı anda müzik dinleyip, telefondan arkadaşları ile sohbet ederken bir yandan da derslerini çalışabildiklerini söylemektedirler. Doğdukları andan itibaren yeni medya ile olan yoğun ilişkileri nedeni ile bu neslin beyinlerinin önceki nesillerden daha farklı çalıştığı ve hatta beyinlerinin bir nevi hızlı evrim geçirdiği de iddia edilmektedir.
Gerçekten durum böyle mi?
Yeni iletişim teknolojilerini kullandıkları için beyni farklılaşan bir nesil ile mi karşı karşıyayız? Bir nevi süper nesil mi geliyor artık acaba? Bu kuşak ile ilgili iddialara biraz derinlemesine bakıldığında aslında dile getirilen iddiaları destekleyecek bilimsel bir bulgunun olmadığı ve bir nevi şehir efsaneleri üzerine bunların kurulu olduğu görülmektedir. Gerek Avrupa gerekse ABD’den bilim insanları bu iddiaların gerçekten doğru olup olmadığını araştırmak için son yıllarda bir dizi çalışma yapıp iddiaların tersine, yeni nesillerin aslında her şeyi aynı anda yapabilen insanlar haline dönüşmediklerini göstermişlerdir.
İnsanların birden fazla şeyi aynı anda yapma yetenekleri tabii ki var. Örneğin, yolda yürürken elimizde bulunan tostu yerken aynı zamanda yanımızdaki kişi ile konuşabilir ya da araba kullanırken kaloriferi ayarlayıp bir taraftan da müzik dinleyebiliriz.
Ama dikkat edilirse bu işlemler beyin araştırmacılarının otomatik davranışlar adını verdikleri davranışlardır. Yani biz yürürken adımlarımızı planlamak zorunda değilizdir, beynimiz bunu otomatik hale getirdiği için yürüme işlemini fazla düşünmeden gerçekleştiririz.
Ama küçük bir bebek yürüme işlemini öğrenirken pür dikkat bu sürece odaklanır ve konsantrasyonunu kaybettiği anda yere düşer. Çünkü o davranış otomatik hale gelmemiştir. Benzer durumu araba kullanırken de yaşarız. İlk defa araba kullanmayı öğrenirken dikkatimizi dağıtan her şeyi devre dışı bırakırız, yanımızdaki kişi ile konuşmamaya ve dikkatimizi yoldan ayırmamaya çalışırız. Ya da deneyimli bir sürücü olsak bile yoğun trafik ile karşılaşınca rahat sürüş modundan çıkıp pür dikkat etrafımızı kollarız.
Birkaç şeyi aynı anda yapma çabamız bazen ölümcül sonuçlara da neden olabilir. Bunun en çarpıcı örneği son yıllarda oluşan, araç sürerken cep telefonu ile ilgilenme olarak ortaya çıkmıştır. Hem araba sürmek hem de bu esnada mesajları kontrol etmek konsantrasyonu ortadan kaldırmakta ve alkollü sürücü davranışından da kötü bir sürüş performansı gösterilmesine neden olmaktadır.
Örneğin 2011 yılının 10 Ocak günü Blackberry’nin mesajlaşma sistemi 3 günlüğüne devre dışı kalınca bu sistemi yoğun kullanan bazı ülkelerde 3 gün boyunca trafik kazalarında %20 civarında bir azalma meydana gelmişti. Sürüş güvenliğini tehlikeye soktuğu için artık ABD’de araç sürerken telefona elinizi dahi sürerseniz ciddi cezalarla karşı karşıya kalıyorsunuz.
Öğrenme kalitesi düşüyor
Konsantrasyon gerektiren birden fazla işi aynı anda yapmanın öğrenme üstünde etkisi nedir peki? Ne yazık ki öğrenciler bunu yapabildiklerini söyleseler de, araştırmalar öğrenme sürecinin kalitesinin bu tür durumlarda düştüğünü göstermektedir. Sınıfta dersi dinlerken bir yandan başka şeylerle de uğraşan öğrencilerin notlarının düşük olduğu raporlandı. Okuyup karşılaştırma yapılması gereken bir sınavı sessiz ortamda alan öğrencilerin aynı testi gürültülü ortamda alanlara göre daha başarılı olduğu görüldü.
Bunlara paralel olarak, ders çalışma esnasında mesajlara cevap vermek ya da sosyal ağda dolaşmak akademik başarıyı olumsuz etkilemektedir. Böyle durumlarda birden fazla şeyi aynı anda yapmaya çalışmak dikkat dağılmasına neden olmaktadır.
Bu konuda en kapsamlı deneysel araştırmalardan birisini yapan Stanford Üniversitesi'nden Clifford Nass ve arkadaşları, nesli adı verilen grupla yaptığı çalışmada derin düşünme çabası gerektirmeyen durumlarda birden fazla işin bir arada yapılabildiğini, ama karmaşık matematik problemi çözmek ya da analiz gerektiren okuma yapma durumunda bunun başarılamadığını raporladı.
Bunun altında yatan en önemli neden, beynimizin prefrontal cortex adı verilen bölgesinin karmaşık bir işlemle uğraşırken basit ve anlık da olsa başka bir işlem üzerine dikkatini çevirmesinin bu bölgenin performansını düşürmesidir.
Örneğin matematik problemi çözerken bir yandan da arkadaşlarının mesajını okuyan bir öğrencinin beyni o anda bir görevden diğerine geçiş yapmaya çalışmaktadır. Bu geçiş işlemi tekrar tekrar konsantrasyon gerektirdiği için öğrenci ya o işlemi daha uzun sürede çözmekte ya da fark etmeden dikkati dağıldığı için problemdeki kritik noktaları gözden kaçırmaktadır.
Öğrencilere notlar: Ne yapmalı?
Peki, bu durumun üstesinden nasıl gelinebilir?
- Aynı anda birden fazla işi karmaşık problemlerin çözümü söz konusu olduğunda başarılı bir şekilde yapmak mümkün değildir. Bu nedenle ders çalışma ortamında dikkat dağıtıcı tüm unsurlar ve özellikle teknolojik cihazlar ortamdan kaldırılmalıdır.
- Ders çalışmak için mümkün olduğu kadar sessiz bir ortam tercih edilmelidir. Bu esnada müzik dinlenebilir ama bu müziğin sözlü olmamasına dikkat edilmelidir. Sözlü müziklerde şarkı sözlerini algılamak da bir problem çözme işlemi olduğu için esas yoğunlaşmak gereken problemden dikkatimizi dağıtır.
- Ders çalışırken dinlenen müzik kulaklıkla değil nispeten uzak bir mesafeden ve derinden dinlenmelidir. Kulaklarımızda bulunan bir cisim hem dikkat dağıtma riskinde bulunmakta hem de müzik dalgaları doğrudan kulak zarına ulaştığı için beyin tarafından işlenmesi gereken önemli bir madde gibi değerlendirilebilmektedir.
- Cep telefonu ya da bilgisayar gibi cihazlar çalışma alanının uzağında ve tercihen oda dışında tutulmalıdır.
- Özellikle cep telefonları çalışılan odanın dışında da tutulsa sessize alınmalıdır, telefona gelen bir mesajın sesi uzakta da olsa dikkat çekip tüm konsantrasyonu yok edecektir. Ayrıca gelen mesajlara bir an önce bakma arzusu çalışma arzusunun önüne geçebilir.
- Kâğıt ve kalemin hala en güçlü problem çözme ortamı olduğu unutulmamalı. Kâğıt ile çalışırken ışık gözümüze kâğıttan yansıyıp gelmektedir ve bu doğadaki yapı ile de uyumludur. Tablet ya da bilgisayarda ise ışık kaynağı ekranların kendisidir. Dolayısı ile ışığın doğrudan gözümüze gelmesi hem doğal değildir hem de daha hızlı yorulmamıza ve konsantrasyonumuzu kaybetmemize neden olmaktadır.
- Ders çalışma esnasında kesintisiz çalışma süresi belirlenmeli. İnsanların çalıştıkları ortamlar dikkat dağıtıcılardan uzak bile olsa kişinin belli bir süreden sonra dikkatinin dağılması doğaldır.
Örneğin, küçük çocukların dikkat süresi daha kısa iken yaş yükseldikçe bu süre uzamaktadır. Her kişi kendi ortalama dikkat süresini saptamaya çalışmalı ve problem çözme sürecinde dikkatini başka şeylere vermekten kaçınmalıdır. Süre bittiğinde kısa bir rahatlama etkinliği yapılıp ardından aynı sürede tekrar çalışılmalıdır.
Prof. Dr. Kürşat Çağıltay, ODTÜ
kursat@odtu.edu.tr / @cagiltay