İlk kez bir Pompeii kurbanına DNA analizi gerçekleştirildi

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
İlk kez bir Pompeii kurbanına DNA analizi gerçekleştirildi

Vezüv yanardağının İ.S 79 yılında etkinleşmesi sırasında Roma kenti Pompeii ve Herkulaneum, kül ve lavlarla kaplanırken, bir zaman kapsülü gibi “donup” kalmıştır. Binalar ve Roma gündelik yaşamını yansıtan kalıntılar dışında burada yaşayan insanların bedeni de küllerin içinde korunagelmiştir. Hatta bazıları o kadar iyi korunagelmiş ki doku kalıntıları ve beyin hücreleri bile tespit edilebilmiştir.

Arkeologlar kısa bir süre önce bir yanardağı kurbanının DNA dizilimini gerçekleştirdiler. Araştırma çerçevesinde zanaatkarların evi olan Casa del Fabbro’nun 9. Odasında bulunan iki cesetten kemik örneği alındı. Bu kişiler volkanik etkinlik sırasında yemek odası olduğu düşünülen, odanın köşesindeki alçak bir kanepenin (Triclinium) kalıntılarına yaslanıyorlardı. İki cesedin pozisyonu hızlı akan kül bulutunun altında kaldıklarını ve hemen öldüklerini gösteriyor.

Kurbanlardan biri erkek ve 1,64 m boyunda olan bu kişinin 35-40 yaşlarında olduğu sanılıyor. İkinci ceset ise 50 yaşın üzerinde, 1,53 m boyunda bir kadına ait. Doku kalıntıların analizleri sonucunda kadına ait olan DNA’nın, dizilimi yapılamayacak kadar bozuk olduğu anlaşıldı. Buna karşın erkeğin mitokondriyal ve nükleer DNA dizilimi başarıyla tamamlanabildi.


Karşılaştırmalı verilere göre, anne tarafından miras alınan mitokondriyal kalıtım, Buz Devri’nden sonra Orta Doğu, Güney Avrupa ve Balkanlar’da yaygın olan bir haplogrupla örtüşüyor. Bu grup günümüzde özellikle Sardunya’da yaygın. İncelenen cesedin baba soyunu temsil eden Y kromozomu da Roma İtalya’sında oldukça enderdi. Bu soy çizgisi esas olarak Doğu Afrika’da yüzde 40 oranında bulunduğu gibi daha az olarak Orta Doğu ve Akdeniz’deki Sarduna, Kıbrıs ve Midilli adalarında görülmekte. Bu nedenle de araştırmacılar köklerinin Yakın Doğu’ya uzandığını düşünüyorlar.

Söz konusu Pompeiili erkek buna göre Yakın Doğulu veya Sardunyalı atalara sahipti ama göçmen veya köle değildi. Kalıtımının bazı kısımları o zamanki Orta İtalya halkının kalıtım özellikleriyle örtüştüğü için İtalya’da doğmuş olduğu düşünülüyor. Araştırmadan çıkan diğer ilginç bir sonuç da bu erkeğin, o tarihlerde yaygın olan kemik tüberkülozuna yakalanmış olması. Omurgasındaki eğrilik ve kalıtımındaki Mycobakterium tuberculosis bakterisinin DNA izleri de bunun kanıtı.

Nilgün Özbaşaran Dede

Kaynak