Panik durumlarda beyin bloke oluyor!

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Panik durumlarda beyin bloke oluyor!

İnsanların pek çoğu bir yangının ya da feribot faciasının ortasında kaldıklarında canlarını kurtarmak için neden hiçbir şey yapmıyorlar? Aşırı stres ve tehlike anında, yeni bilgileri işlemden geçiren beyin bölgelerinin işlevi kesintiye uğruyor ve insanları eyleme geçirirken düşünme süreci durduruluyor. Kişi daha önce hiç karşılaşmadığı korku - kaygı durumla karşılaştığında, çözüm bulma olasılığı çok daha düşük oluyor.

Birçok bilimsel araştırma, kişinin ölüm çekincesiyle yüz yüze geldiği ya da korkunç bir felakete tanık olduğu gerginlik ve baskıya yol açan durumlarda, insanların yapılması gerekeni anımsamalarının -ya da, anımsanacak olsa bile, bunu eyleme geçirmelerinin bir hayli güç olabileceğini ortaya koyuyor.

Bu da, kendilerini bir yangının ya da feribot faciasının ortasında bulan insanların çoğunun canlarını kurtarmak için neden hiç bir şey yapmadıklarını anlaşılır kılıyor. New Haven Üniversitesi adli psikiyatri uzmanlarından Charles Morgan, “Aşırı gergin bir ortamda kimsenin kafası iyi çalışmaz, burada asıl sorun kimlerin daha önce şaşkına döndüğüdür,” diyor.


Beyin neden serseme dönüyor?

Peki, beklenmedik bir olay karşısında beyni serseme çeviren nedir ve bunun önüne geçmek için bir şey yapılabilir mi? Acil hizmet görevlileri, ordu ve yaşamlarını sürekli tehlikeye atmak zorunda kalan başka insanlar uzun süredir bu soruya bir yanıt getirmeye çalışıyorlar. Ne var ki, bir yangın, soygun, ya da terör saldırısı sırasında kafamızda neler olup bittiğini bilmek hepimiz için yararlı olabilir ve bu bilgiler sayesinde canımızı kurtarabiliriz.

Şirket ve resmi yönetimlerin çalışanlarını çekinceli bölgelere göndermeden önce bir düşman ortam farkındalık eğitiminden (HEAT) geçirmeleri artık alışılagelmiş bir uygulamaya dönüştü.

Gelgelelim, önceden kestirilmesi olanaksız bir duruma hazırlanmak ne denli olasıdır? Yaşamda kalabilmenin yollarını araştıran ve bu konuda eğitim veren Portsmouth Üniversitesi ruhbilim uzmanlarından John Leach, acil durumlara hazırlıklı olma yönünde verilen eğitimin kesinlikle işe yaradığına, bu gibi durumlarda kişinin vereceği tepkinin büyük ölçüde sahip olduğu bilgiye dayandığını belirtiyor.

Felaket anında mantık devre dışı

Önceden edinilen bilgi can alıcı bir önem taşıyor, çünkü felaket gelip çattığında beyin mantıklı düşünebilecek durumda olmuyor. Adrenalin yalnızca birkaç saniye içinde kana karışarak kalp atış hızının dakikada 70 atımdan 200 atımın üzerine çıkmasına yol açıyor. Ardından bedenin stres merkezi tarafından salgılanan kortizol hormonuyla birlikte kan şekeri düzeyleri de yükseliyor ve bedenin sindirim gibi ikinci derecede önemli işlevleri bastırılıyor.

İnsanlarda zaman içinde evrilen bu savaş ya da sıvış düzeneği kişiyi fiziksel eyleme hazırlarken, beynin çalışan belleği yöneten ve yeni bilgileri işlemden geçiren bölgelerinin de işlevini kesintiye uğratıyor.

Bir başka deyişle, insanları eyleme geçirirken düşünme sürecini durduruyor. Bilişsel yetiler kösteklendiğinde, kişi daha önce hiç karşılaşmadığı bir korku ya da kaygı uyandırıcı durumla karşılaştığında, çözüm bulma olasılığı çok daha düşük oluyor.

Bu gibi durumlarda insanların büyük bir çoğunluğu ne savaşıyor, ne de sıvışıyor: yalnızca donup kalıyor. Leach, geminin batması, uçağın alev alması gibi topluca yaşanan felaket anlarında insanların yaklaşık yüzde 75’inin bilişsel bir felç yaşayıp donduklarını belirtiyor.

Yalandan tutsaklar bile çuvallıyor

Katılımcılar üzerinde derin etkiler yaratabilecek deneyler yapmak törel açıdan uygun olmadığından, aşırı uçlarda senaryolara, gönüllü seçilmiş askerler katılıyor. BU denek topluluklarında bile, aşırı düzeyde gerginlik yaratan durumların kişinin sergilediği davranış biçimlerini ciddi biçimde etkileyebileceği görülüyor.

2006 yılında, Morgan, yoğun bir yalandan tutsak alma ve sorgulama sürecinin ABD askeri okulu pilot ve uçuş ekibi üyelerinin bilişsel becerilerini nasıl etkilediğini araştırdı. Çizgilerden oluşan karmaşık bir şeklin kopyasını çıkarıp ardından onun ezberden çizilmesini içeren bellek deneyini, tutsaklık durumunda gerçekleştirmeye çalışan denekler, denetim grubuna kıyasla daha çok zorlandılar. Ancak 10 yaşın altındaki çocukların genelde uyguladıkları bölük pörçük bir çizim yöntemine başvurdular.

Eylemlerin listesini yapın

Gerginliğin yoğun olduğu durumlarda çoğumuzun böyle bir tavır sergileyeceğini dilegetiren Morgan, “Karar verme sürecinde bu tür yanlışlıklara karşı kendimizi koruyabilmenin tek yolu, daha önce denemiş olduğunuz ve düzgün düşünemediğinizde uygulayabileceğiniz eylemlerin bir listesini yapmaktır,” diyor.

Beklenmedik tehlike ve felaketlere hazırlıklı olmak, kişinin yaşamda kalma olasılığını arttırıyor. HEAT ve benzeri eğitim programlarında uçakta en güvenli oturma yeri, yangın merdiveninden nasıl kaçılabileceği gibi temel birtakım bilgiler öğretiliyor. Bu bilgiler belleğe kazındığında, insanların acil durumlarda buna kafa yormaları gerekmiyor.

Uzmanlara göre, bu son derece önemli, çünkü genelde insanları ölüme sürükleyen, beyinlerinin bilinçli düşünme bölümü oluyor. Bu tür eğitimlerin özünde, güven duygusunu arttırmanın yanı sıra, kişinin düşünme gücü sekteye uğradığında davranışlarına yön verebilecek bir “yöntemsel bellek” oluşturulması da amaçlanıyor.

Donup kalanlar

Bir süredir petrol kulelerinde çalışanlar ve arama kurtarma ekipleri için zorunlu olan helikopter sualtı tahliye eğitiminden geçmiş kişileri araştırmakta olan Central Lancashire Üniversitesi uzmanlarından Sarita Robinson’a göre böyle bir yöntemsel bellek oluşturmak biraz zaman alıyor.

Robinson, insanların, hızla suya daldırılan yapay bir helikoptere kemerle bağlandıkları bu eğitimin ilk denemesinde, kişilerin ya donup kaldıkları ve kaçmak için hiç bir şey yapmadıklarına, ya kemerin bağını çözmeden pencereden kaçmaya çalışmak gibi dizisel bir yanlış yaptıklarına, ya da çok yaygın olarak kemerlerini araba kemeriymiş gibi açmak türünde bildik ama yersiz bir davranışta bulunduklarına tanık oldu.

Robinson, Leach ve kimi başka araştırmacılar eğitimin acil durumlarda yaşamda kalma olasılığını arttırabileceği ve bir kez böyle bir durumun üstesinden gelebilen bireylerin daha sonraki benzer durumları da daha kolay atlatabilecekleri görüşünde birleşiyorlar.

Derleyen: Rita Urgan

Kaynak

Bu yazı HBT'nin 76. sayısında yayınlanmıştır.