Beyin – Senin Hikayen

Kitaplar

Beyin - Senin Hikayen
David Eagleman
Domingo, 2016
272 sayfa

“Gerçeklik nedir?” diye soruyor David Eagleman. Ve ekliyor: Size deseydim, çevrenizdeki dünya, bütün zengin renkleriyle, dokusuyla, sesleri ve kokularıyla yalnızca bir yanılsama; beyninizin sizin için tasarladığı bir gösteri? Gerçekliği olduğu gibi algılayabilseydiniz, onun renksiz, kokusuz, tatsız sessizliği karşısında donakalırdınız. Çünkü beyninizin dışında kalan her şey, enerji ve maddeden ibarettir. Milyonlarca yıllık evrim süreci boyunca, insan beyni bu enerji ve maddeyi zengin bir varlık deneyimine dönüştürmede ustalaşmıştır.

Ama nasıl?


Incognito’nun yazarı David Eagleman’in kitabı “Beyin – Senin Hikâyen” bizi bu kez içimizdeki kozmosa doğru bir hızlı ve nefis bir yolculuğa çıkartıyor. Gerçek nedir? Sen kimsin? Nasıl karar veriyorsun? Beynin neden başkalarına ihtiyaç duyuyor? Teknoloji ‘insan olmanın’ anlamını değiştirebilir mi sorularına yanıt arıyor.

Eagleman bir nörobilimci. ABD’de Houston’daki Baylor Tıp Fakültesi’nde Algı ve Eylem Laboratuvarının başında. Aynı zamanda Nörobilim ve Hukuk Teşebbüsü’nün de kurucusu ve yöneticisi. “Nörobilim günlük hayatımın bir parçası olduğu halde, bir insan beynini her elime aldığımda ona hayranlıkla bakakalırım. Düşünce ve düşlerimizin, anılarımız ve deneyimlerimizin tümü bu tuhaf nöral dokudan doğar. Kimliğimiz, beynin çapraşık elektrokimyasal ateşlenme örüntülerinde saklıdır, Bedenin diğer kısımlarından farklı olarak, beyinde küçük bir hasarın gelişmesi, kişiliğinizde kökten değişimlere yol açabilir...” diyor.

Empati kurmaktan, suç işlemeye, toplumsal duyarsızlığa kadar uzanan süreçte beynin rolü peki? Eagleman, kitabında şöyle diyor: “Normal beyin işlevleri bizi saran toplumsal ağlara bağlıdır. Nöronlarımızın hayata tutunup serpilmesinde, başka insanlara ait nöronlar da önemli rol oynar”. Normal toplumsal etkileşimin bir anda hangi yollarla kopma noktasına geldiğini, Bosna savaşından bir örnek vererek anlatıyor: Mahallenin Boşnak dişçisinin cesedi bir lamba direğine asılı halde 3 gün boyunca kalırken Sırp çocuklar hiç tepki bile vermeden cesedin önünden geçip okullarına gitmişlerdi. Bazı evrensel temel değerler vardır. Öldürmeyeceksin, gibi. Ama 1992 Nisan’ında bu öldürmeyeceksin kuralı birdenbire yok olmuş ve ‘git ve öldür’e dönüşmüştü. İnsan etkileşiminde böylesi büyük ve korkunç değişimi mümkün kılan şey nedir diye soran yazar beynin normal toplumsal işleyişine kısa devre yaptıran koşulların özelliklerini de araştırıyor.

Kitabın son bölümü olan ‘Kime dönüşeceğiz?’ kısmında yazar ‘insanlık tarihinin öyle bir noktasındayız ki, biyoloji ve teknolojinin evliliği beynin sınırlamalarının ötesine geçebilir. Kendi donanımımızı ele geçirip, geleceğe doğru farklı bir yol çizebiliriz. Böyle bir değişimin, insan olmanın anlamını da temelden değiştirmesi bekleniyor’ diyor.

Domingo Yayınları’ndan Zeynep Arık Tozar’ın çevirisi ile Türkçeleştirilen kitap şu sözlerle sonlanıyor: “Türümüz şu anda, kendi kaderimizi elimize almamızı sağlayacak araçları keşfetme aşamasında. Ve kime dönüşeceğimiz tamamen kendimize bağlı”.