Olağanüstü bulaşıcı COVİD-19’un öğretecekleri

Koronavirus Öne Çıkanlar

Toplum, uzunca bir süredir siyasi çıkarlar elde edilmesi için geriliyor ve kutuplaştırılıyor. Çoğumuz bir diğerinin hakkına saygı göstermemeye, hakkını gasp edivermeye alıştık. Kanun-nizam dinlemez olduk. Fırsatçılık, COVİD-19 nedeniyle görüldü ki, içimizdeymiş ve “fırsat kolluyor”muş. Bu kötü tabloyu uzatmak mümkün.

COVİD-19 nedeniyle bunları bir kenara koyup durumumuzda bir düzelme yaşayıp yaşamayacağımızı kısa sürede göreceğiz. Ümidim, toplumumuzun zor zamanlarda çok değişik, olumlu davranış biçimi gösterme özelliğinde. Eğer bu vesile, kutuplaşma azalır, insanların kendilerine bulaşmışı başkalarına bulaştırmamak için gayret göstermeleri, karşılıklı haklarına da saygı göstermek şeklinde kalıcı olursa, bu, COVİD-19’un bize hediyesi olur. Meşhur süreç yönetimi mantığında “tehditlerden fırsatlar çıkartmak” bağlamında…

Hükümetin olayı ciddiye alıp adım adım önlemler alması çok olumlu. Böylece diğer ülkelerin uygulamak zorunda kaldığı şehir veya bölge, hattâ ülke karantinasına, sokağa çıkma sınırlamasına gerek kalmayacak. Ama sonuç alınması için bizlerin de buna katkıda bulunmamız gerek. Toplum alışkanlıklarını bir süre askıya alarak herkesle “mesâfeli durma”yı öğrenmemiz ve uygulamamız en başta gelen hareket. Toplumun ne kadarı buna uyar, ne kadarı “boş ver” der geçer, göreceğiz.


Her yerde yayılma tehlikesi

COVİD-19, olağanüstü bulaşıcı bir virüs. Önlemlere çok sıkı sarılmaz isek veya toplumun %3-%5i bile bunlara uymaz ise her yere, herkese yayılması çok olası. Bu gerçekleşirse, diyelim nüfusun yarısına bulaşırsa, sağlık sistemimizin bunun altından kalkması mümkün değil. Sağlık çalışanları kendileri hasta konumuna düştüklerinde kim kime bakacak? Bu açıdan, her alışkanlığı bir tarafa bırakıp birkaç ay, kendimizi ve dolayısıyla temas ettiğimiz diğer insanları bulaşmadan korumak için önerilen önlemleri uygulamalıyız.

COVİD-19, mevsimsel grip kadar tehlikeli. Ölüm oranları farklı değil; %3 gibi. Ancak COVİD’in bulaşma yeteneği çok yüksek. Mevsimsel grip nüfusun %5’ine bulaşıyorsa, önlem alınmadığında, COVİD-19 %100’üne bulaşıyor. Virüsü alanların, süregelen başka sağlık sorunları nedeniyle hastalığı değişik ağırlıklarda geçireceği biliniyor. Ölümler de ağırlıklı olarak başka sorunları olanlarda oluyor. Ülkemizdeki 81 milyon nüfusun tamamına bulaştığında kaç kişinin ölümü ile karşı karşıya kalacağımızı hesaplayın hele bir. Bu nedenle, gelin bulaşma oranını azaltacak önlemleri uygulayalım.

Üretim alanında sorunlar

Önlemler arasında, insanların bir diğeri ile temasının kesilmesi birinci sırayı taşıyor, ya da neredeyse tek ana önlem bu. Teması kesmek demek, işe gitmemek demek. Eee, peki ekonomi ne olacak? Üretim, ülkemizde henüz robotlaşmadı, üretim alanında az sayıda ve seyrek (arada 1-1,5 metre mesafeyle) çalışma düzeni yok. Herkes burun buruna. Yeni düzenleme yapmak ve arayı açmak aylar sürer, bu sırada olan olur.

Toplum, hazır gıdaya alıştı. Derin donmuş olsun, paket servis olsun, aksamaya başlarsa, çiğden başlayarak yemek yapma alışkanlığını kaybetmiş olanlar bocalayacaklardır. Ama, gönüllü temassızlık nedeniyle çoğunluk evde oturacağı için kısa sürede internetten tariflere bakarak hatırlayacak veya öğreneceklerdir. Çiğ malzemeyi almak için marketlere gidildiğinde bulaşma olmasın diye, her marketin metrekaresi ile oranlanarak, içeride bulunabilecek müşteri sayısı belirlense, yeni müşteri, ancak içerdekilerden biri çıkınca kabul edilse, buradaki bulaşma önlenmiş olur. Hani marketlerdeki raflar ilk panik dalgasında boşaltıldı ya? O rafları boşaltanlar, gıda ve ihtiyaç maddesi aldıklarını zannediyorlar, ama o kalabalıkta, birbirlerinin ellerinden paketleri kaparken, var idiyse COVİD-19 almış olmaları daha yüksek olasılık değil mi?

Evden çalışsanıza dönemine girebiliriz

İtalya’da polis gözetiminde alış-veriş gün içine yayılarak kalabalıklaşma önleniyor. Şimdi bu yöntem İspanya’da da uygulamaya konuluyor. Sırada İngiltere var. Biz acaba bunu gönüllü yapamaz mıyız? Yoksa iş işten geçince, polis zoruyla mı yapmayı tercih edeceğiz?

Büro işi yapanların evden çalışması olanağı var. Hattâ büroya gidecek az sayıda çalışanın, iş arkadaşlarıyla aynı ekranı paylaşarak birlikte uzaktan çalışabilecekleri birkaç uygulama da mevcut. Bunlar hemen evden çalışmaya geçmeli. Belki, işyerleri, bu deneyim sonrasında “pekâlâ evden de çalışılıyormuş” kanaatine vardıklarında, evden çalışacak her elemanın servis, masa-sandalye, çay-yemek, ofis metrekare kirası (kişi başına en az 8 metrekare), buranın ısıtması, serinletmesi, aydınlatması gibi giderleri hesaplayacak ve “siz hep evden çalışsanıza?” diyeceklerdir. Böylece COVİD-19 bize bir ilerleme daha hediye etmiş olabilecektir.

Kuşkusuz hizmet sektöründe bir kısım işlerin de evden çalışma ile yapılması mümkün. Ama sağlık sektöründe, kısa sürede taburcu olacak ve hastanedeki olanakları kullanması gereken hasta bakımını evlere taşımak oldukça zor. Sağlık ekibini ev ev dolaştırmak vaktin yollarda geçmesine neden olur. Beri yanda teması kesmek için yararlı bir yöntem. Evde karantina. Hani, adalet sisteminin çok cezâ vermek zorunda kalması ile kapasitelerinin üzerinde mahkûmu olan cezâevlerinin dolup taşmasıyla erken tahliye, şartlı salıverme adlarıyla evde cezâ çekme yöntemini çoktan uygulamaya koyduk ya, onun gibi.

Bunu belirtmişken, toplumu oluşturan bireylere neden bu kadar çok cezâ kesilmesi gerektiği de akıllarda yer etmeli. Cezâların sürelerini mi çok artırdık (evet) yoksa daha fazla sayıda insana mı cezâ vermek zorunda kalıyoruz (evet). Peki neden? Toplumsal bir suç salgını mı var? (sanırım evet). Gönüllü temassızlık uyguladığımız dönemde, bâri oturup bunları düşünüp kendimize çeki-düzen verelim. Fırsat bu fırsat, iyi olmaz mı?

AVM’lere gitme alışkanlığı azalacak

Umarım önümüzdeki yağmurlu haftadan sonra güneşli günler gelir. Çünkü, COVİD-19’un bulaşması, taşıyıcı olan kişinin nefesinin oluşturduğu bulutun içine girip onu ciğerlerinize çekmekle oluyor. Kuru hava, bu bulutun nemini alarak bulutu küçültecek, güneşin UV ışınları da virüsü “kıracak”tır. Yazın havalar ısınınca virüsün etkisinin azalmasının önemli kısmı buradan geliyor, kalanı da virüsün belli sıcaklık üzerinde bozulması nedeniyle (pişiyor diyelim).

UV-C ışınları hem bakteri, hem virüs, tüm mikropların DNA veya RNA yapısını bozarak onları “işe yaramaz” hâle getiriyor. Bu nedenle de özellikle su arıtma işleminde yaygın olarak kullanılıyor. Hava açıp güneş görününce, güneşlenmek etkili bir arınma yöntemi.

Alışverişlerimizi ister istemez internet satışlarına kaydıracağız. Evde otururken dolaşıp yorulmadan ve de dükkân kirası olmadığından daha ucuza satılan malları almanın tadına varınca, bu alışkanlığın kalıcı olacağını düşünüyorum. Alışverişini zâten internet ortamına kaydırmış olanlara COVİD-19 etkisi ile yenilerinin katılması, yaşam tarzımızın değişimini hızlandıracaktır. Gene alışveriş bağlamında, AVMlerden “oradaki kalabalıktan virüs kapmayayım” düşüncesiyle uzak duranların bir kısmı AVM alışkanlığını kaybedecek, çoğu da ziyaret sıklığını azaltacaktır. Bir kısmı ise, COVİD-19 atlatıldıktan sonra hasret kaldıkları AVM’lere kavuşmalarını kutlayacaklardır. Hepsine saygı duymak gerek. Türkiye’de AVM sayısının bu kadar yüksek olmasının bir toplumsal nedeni olmalı, onu ben bilemiyorum, bir toplum bilimci anlatırsa öğrenmiş oluruz.

Son söz:

Lütfen COVİD-19 bulaşma olasılığı olan yer ve durumlardan uzak durun. Taşıyıcı olup olmadığınızı bilemezsiniz, lütfen, iki-üç hafta, bulaştırmamak için başkalarıyla temastan kaçının. Aranızda 1-1,5 metre mesafe bırakın. Bu olayı ne kadar çabuk atlatırsak ekonomimiz o kadar az yara alacak. Yara alan ekonomi, gene bize, artan vergi ve fiyatlar, düşen gelir olarak yansıyacaktır. Buna izin vermeyelim.

Ali Akurgal