Öncü alerjist William Frankland Covid-19 sebebiyle hayatını kaybetti

Koronavirus Öne Çıkanlar Sağlık
Öncü alerjist William Frankland Covid-19 sebebiyle hayatını kaybetti
Ne tüberküloz ne yıllar süren savaş esirliği ne de zehirli bir böcek ısırığı onu öldürmüştü

20. yüzyılın önde gelen alerji uzmanlarından William Frankland, Covid-19 sebebiyle hayatını kaybetti. Onu, Alexander Fleming’in penisilini bulmasına olası etkisi ve çığır açıcı alerji çalışmalarıyla birlikte tıp literatüründeki önemiyle anıyoruz.

Koronavirüs her gün binlerce can alıyor ve aldığı canlardan bazıları da tanıdığımız, bildiğimiz isimlerden oluşuyor. 20. yüzyılın öncü alerji uzmanlarından William Frankland de onlardan biri.

Ölene dek bilimin yaşayan efsaneleri arasında sayılan Frankland, uzun yaşamında birkaç kez ölümle burun buruna gelmişti. Sözgelimi prematüre olarak doğmuş ve daha küçücük bir çocukken tüberküloza yakalanmıştı. Yıllar sonra İngiliz Ordusu’nda görev yaparken açlığın hüküm sürdüğü Japon kamplarında yıllarca savaş esiri olarak kalmıştı. Dahası, zehirli bir böcek üzerinde yaptığı deneyler sırasında kendisini denek olarak kullanmış ve böceğin ısırığı sebebiyle “anafilaksi reaksiyonu” geçirerek adeta ölümle dans etmişti.


Bir süredir Londra’daki eski bir manastır olan tarihi Charterhouse kompleksindeki bir bakım evinde yaşayan Frankland’in ölüm nedeni ise Covid-19 oldu.

Alerjide çığır açan bilim insanı

Alanında çığır açan bir dizi klinik çalışmayla tanınan Frankland, 1954’te polen proteinlerinin, mevsim öncesi alerji aşılarında bitkinin en yararlı parçaları olduğunu kanıtladı. 1955’te ise astımın bakteriyel aşılarla tedavi edilmesinin etkin olmadığını söylemiş ve bunu kanıtlamaya çalışmıştı.

Şiddetli alerjisi olan hastaların hassasiyetlerini azaltmak için alerjen enjeksiyonlarının kullanılmasının erken savunucusuydu. (Ki bu yazıyı kaleme alan benim dört yıl süren alerji tedavimde de bu yöntemin ileri teknikleri kullanılmış ve başarılı olmuştu; sağlığımı ona borcuyum.) 1960’lı yılların sonuna kadar Londra’nın dışındaki, dünyanın en büyük polen çiftliklerinden birinde yetiştirdiği polenlerle saman nezlesi hastaları için immünoterapi serumları geliştirmişti.

Kendi bedenini de bilim için kullanan Frankland, böcek ısırıklarına karşı duyarsızlaşmayı araştırırken Rhodnius prolixus böceğinin haftalık aralıklarla kolunu ısırmasına izin vermişti. Sekizinci ısırık, anafilaksi reaksiyonuna neden olmuş ve onu ölümle burun buruna getirmişti. Bir hemşire, tekrarlayan adrenalin şoklarıyla Frankland’i hayata döndürmüştü.

Alerjinin öncü ismi William Frankland, 1954’te polen proteinlerinin, mevsim öncesi alerji aşılarında bitkinin en yararlı parçaları olduğunu kanıtlamış ve dönemsel alerjisi olan hastaların hassasiyetlerini azaltmak için polen bazlı alerjen enjeksiyonlarının kullanılmasını önermişti.

Hastalarından biri de Saddam Hüseyin

Frankland’in tedavi ettiği on binlerce hasta arasında 1979’da onu Bağdat’a çağıran Irak lideri Saddam Hüseyin de vardı. Frankland, Saddam’da alerji bulgusuna rastlamamakla beraber aşırı (günde 40 adet) sigara tüketimi sebebiyle yaşadığı etkileri ortaya koyacaktı.

BMJ tıp dergisinde yer alan söyleşisinde, “Sigarayı bırakmasını tavsiye ettim,” diyen Frankland, “Üç buçuk ay sonra çok daha iyiydi ve minnet duyduğu için ailemle birlikte yemek için tekrar Bağdat’a davet edildim.” diyecekti.

Frankland’in araştırması nadir vakaları da içeriyordu. Öyle ki biri, eşinin spermine alerjisi olduğundan şüphelenilen bir kadındı. Enteresan bir şekilde hastası, diğer erkeklerin spermine alerjik reaksiyon göstermediğini bildirmişti.

Çocukluk hastalığı araştırma alanına dönüştü

Frankland’in bir araştırma alanı olarak yıllarını alacak olan saman nezlesiyle tanışması ise çocukluğuna rastlıyordu. 19 Mart 1912’de Henry ve Alice Rose Frankland’in ikiz erkek çocuklarından biri olarak Sussex, İngiltere’de doğmuştu. Annesi bir müzisyendi. İngiltere Kilisesi’nde bir papaz yardımcısı olan babası sebebiyle İngiltere’nin Göller Bölgesi’ne taşınmışlardı ve burada çocuklar çiftlik ortamında büyüyordu. Derken küçük William’ın saman nezlesinden mustarip olduğu anlaşılmıştı. Saman nezlesi üzerine araştırmalar yapması da yıllarını alacaktı.

Şu anda Imperial College London’ın bir parçası olan St. Mary’s Hospital Tıp Okulu’nda tıp eğitimi alan Frankland, II. Dünya Savaşı’nın başlamasından üç gün önce, doktora ihtiyaç duyulacağı düşünülerek Kraliyet Ordusu Tabip Sınıfı’na dahil edilmiş, Japonların Pearl Harbor’a saldırmasından sadece günler önce Singapur’a gönderilmişti.

Dr. Frankland, “şans eseri” orada yeni açılan Alexandra Askeri Hastanesi yerine Singapur’daki Tanglin Askeri Hastanesi’nde görevlendirilmişti ve böylece bir kere daha ölümden dönmüş oldu. Zira Alexandra Askeri Hastanesi, Japonlar tarafından işgal edilmiş ve askerler doktorları, hemşireleri ve hastaları katletmişti. Şans onu yine hayatta tutmuştu.

Şans faktörü, Frankland’in peşini bırakmayacaktı. 15 Şubat 1942’de esir düştü ve savaşın geri kalan kısmını Japon ceza kamplarında geçirdi. Burada yetersiz beslenen ve aşırı çalıştırılan mahkûmları tedavi ediyordu. Yıllar süren esaretin ardından İngiltere’ye döndükten sonra, penisilinin keşfiyle Nobel Fizyoloji/Tıp Ödülü’nü kazanan Alexander Fleming ile birlikte çalıştığı St. Mary’s’de görev aldı. Burada 85 yaşına kadar çalışacaktı.

Doktor olmak dedektiflik gibi

Hayatındaki ilk büyük tutkusunun ne olduğu sorulduğunda, “doktor olmak, insanların hastalıklarının nedenlerini çözmek” olduğunu söyleyecekti. Doktorluğun fedakârlıktan ziyade dedektif hikayesini çözmek gibi olabileceğini düşünüyordu. Fedakârlığı ikinci plana atıyor gibi gözükse de ömrünü astım ve alerji hastalarına adamış; “Sana 1 milyon sterlin verilse ne yapardın?” sorusuna da “astım hastalarının tedavisi için bağışlardım” cevabını vermişti.

Frankland, 100 yaşını devirdikten sonra kaleme aldığı dört makale de dahil olmak üzere, alerjiyle ilgili yüzden fazla makale yayımladı. Aldığı birçok onur arasında 2015’de layık görüldüğü Britanya İmparatorluk Nişanı da var.

Covid-19’dan vefat edene kadar yaşadığı Charterhouse’taki bakımevine girmeden önce, 2002’de hayatını kaybeden eşi Pauline (Jackson) Frankland ile paylaştığı Londra’daki dairesinde yalnız yaşıyordu. Yemeklerini kendisi pişiriyor ve bir baston kullansa da 100’lü yaşlarına kadar günlük egzersiz rutinini aksatmıyordu.

Sık sık uzun ömrünün sırrının ne olduğu sorulduğunda ise basitçe, “Şans” diye cevap verirdi.

Penisilini keşfeden Alexander Fleming (solda) ve alerjide çığır açan çalışmalarıyla çeşitli ödül ve nişanlara layık görülen William Frankland (sağda) aynı hastanede çalışmıştı.

Frankland’in penisilinin keşfinde etkisi var mı?

Alexander Fleming’in penisilin keşfinde William Frankland’in de dolaylı etkisi olabileceği düşünülüyor. Zira Fleming, bakteri kültürü kaplarından birine -nedeni belirsiz bir şekilde- bulaşan küf sporlarının, üzerinde çalıştığı bakterinin (stafilokokların) üremesini durdurduğunu fark etmişti. Küf sporlarının pencereden içeri girerek kaba konduğunu tahmin ediyordu. Peki ama bu sporlar nereden gelmişti?

Modern antibiyotiklerin gelişmesini sağlayan bu kabı “kirleten” şeyin ise Fleming’in laboratuvarının hemen alt katındaki alerji departmanından, Frankland’in laboratuvarından gelmiş olabileceği düşünülüyor. Bu arada Frankland, Fleming’in kendisini çok etkilediğini ve bir araya geldiklerinde hastaları dışında birçok şeyi konuştuklarını söylese de bazı hastaların, penisiline alerjik reaksiyon gösterebileceğini de tahmin etmiş ve yanılmamıştı.

Frankland, hastanenin çatısına bir polen tuzağı takmış ve günlük polen sayısının kaydını tutarak bunu İngiliz medyasına düzenli olarak servis etmişti. Kendisi aynı zamanda bunu yapan ilk alerji uzmanlarından biriydi. (Polen sayıları artık tüm dünyadaki hava durumu raporlarının temel verileri arasında.)

Yazı: Batuhan Sarıcan ([email protected])

Kaynakça:

https://www.nytimes.com/2020/04/03/science/william-frankland-dead-coronavirus.html

https://search.proquest.com/openview/6aaa55a46c44a9fb31622a4a71d61f10/1?pq-origsite=gscholar&cbl=2043523

Graham Lawton, Neredeyse Her Şeyin Teorisi, Çev: Y. A. Dalar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2019