Ağır sıklet boks şampiyonu Kubrat Pulev mi daha güçlü yoksa Elon Musk mı?
“İyi ile kötünün mücadelesi” değil ama “güçlü ile zayıfın mücadelesi” demek daha nesnel bir değerlendirme olacaktır. Bilinen insanlık tarihini dört kelimede özetlemek gerekse! Güç değişik formlara dönüştükçe insan da kendisini o formun paradigmasına göre yeniden dönüştürmek zorunda kalıyor. İlk çağlarda belli ki kas kuvveti önemliydi. İnsan doğayı-hayvanı alt edecek kas gücüne ulaştı. Ancak tarım yapmak bir dönüm noktası oldu. Yemeğin peşinde koşmak zorunda kalmaktan çıktı. Yerleşik düzene geçti.
Tarım ile kurduğu dünyada da zamanla insan güçlü ve zayıf olarak bölünmeye başladı. Güçlüler için hayat güzelken zayıfın bir şeyler icat etmesi zorunlu hale geldi. Kemale eren zayıf, güçlüye bireysel mülkiyeti, eşitliği kabul ettirdi. Elinde onca silahı olan güçlü bu yeni insan karşısında gerilemeye başladı. Her ne kadar yok olmadıysa da eski gücünü kaybetti.
Sanayi toplumu ile gelen bu yeni tablo da benzer bir parçalanmaya sahne oldu. İnsanlar bu kez de bu yeni paradigmaya göre güçlü ve zayıf olarak ikiye ayrılmak zorunda kaldı. Daha çok parası olan ile olmayan! İnsanlık şimdi yeni bir dönüm noktasında. Güçlü-zayıf tanımı yeniden yapılacak. İnsanlar yine iki gruba ayrılacak. Birileri güçlü konumlarından olacak. Birileri zayıfken güçlü hale gelecek.
Her dönüm noktasında belirleyici olan ögelere topyekun teknoloji demek yaygın bir kullanım. Dün sabanı ya da buhar makinesini icat etmek neydiyse bugün bilgisayarı ya da yapay zekayı icat etmek o. Teknoloji icadı başlarda tesadüflere dayandıysa da giderek akıl gücü liderliği ele aldı. Kas gücü gölgede kaldı. Milyon kişilik bir orduya sahip olan değil milyonları imha edecek nükleer silaha sahip olan daha güçlü mesela. Ağırsıklet boks şampiyonu Kubrat Pulev değil, Elon Musk daha güçlü mesela.
Son ABD başkanlık seçimi vesilesiyle tekno-oligark denilen dünyanın en zengin insanları yeni bir güçlü-zayıf paradigması oluşturmaya mı çalışıyor? Devlet aygıtı vesilesiyle ortaya çıkmış olan gücü de aşıp, sadece paranın tek güç kriteri olarak kabul göreceği bir paradigma. Bunun için de insanı ekarte etmeye çalışıyorlar. Yakın zamana dek bu ekarte etme işi devlet aygıtından daha güçlü bir modele sahip olmak üzerine kuruluydu. Şimdi devletle uğraşmak yerine insanı topyekun güçsüzleştirecek bir model ufukta göründü. İş gücünde insan yerine makineyi kullanmak!
Ama bu yeni makinenin eskisinden bir farkı var. Bu makine insanın ona a priori olarak her şeyi öğretmesine gerek duymadan, kendi kendine öğrenerek çalışabilecek. Yapay zeka insan-gibi bir bilince sahip olmasa bile bir insan kontrolüne gereksinim duymadan çalışabilir. İnsan kontrolüne gereksinimi yok ama insanın üreteceği veriye gereksinimi var. O da şimdilik. Yaratıcılık alanının şifrelerini de çözdüğünde yapay zekanın ne sosyal medya ne de başka bir kaynaktan insanın veri üretmesine ihtiyacı kalmayacak! İnsanda bir deha var ama her yaratıcı örnek dehadan gelmiyor. Sanatta ve edebiyatta bu uzun zamandır kabul edilmiş bir gerçek! Edebiyatçı da sanatçı da öncüllerinden ve çağdaşlarından istifade ediyor! Makine (yapay zeka) neden etmesin?
Tanol Türkoğlu / tanolturkoglu@gmail.com
*Bu yazı HBT Dergi 486. sayıda yayınlanmıştır.