Zekâ = Anlak

Ali Akurgal Y
Zekâ = Anlak

“Zekâ”nın tanımı: “zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneği”. Türkçesi: “anlak”. Yapay zekâ, güncel bir merak konusu. Tartışma programlarında sıkça ele alınır oldu. Ancak; tartışılan zekâ, “öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme” aşamasında. “yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme” aşamasına ulaşmış değiliz. Uzmanlar, buna daha vakit olduğunu söylüyor.

İlk aşamadaki, tanıdığım en kullanışlı yapay zekâ, 1981 yılında evden işe giderken geçtiğim kavşağa konulan trafik ışığı idi. Yer: Turgi, Aargau, İsviçre. Bu ışık, trafik yokken her yöne kırmızı ışık gösterirdi. Bir yönden bir araç veya yaya yaklaşmakta ise, hız sınırı altında ilerliyorsa, ona kavşağa ulaşmasına 2 saniye kala yeşil ışık yakardı. Nasılsa her yöne kırmızı. Kavşağa ilk yaklaşan yeşili kapar, diğerleri kırmızı görmeyi sürdürürdü.

Yayalar için de aynı mantık uygulanırdı. Bir butona falan basmaya gerek yok; yaya geçidine doğru yürüyün, yeter. Başka biri için zıt yöne geçiş vermediyse tam kaldırımın kenarına geldiğinizde yeşil size geçiş hakkı verirdi. Araç veya yaya, arkası gelmiyorsa, o yöne ışık, hemen sarı ve ardından kırmızıya geçerdi. Daha sarıdayken arkadan bir araç / yaya gelirse, kırmızıya geçmeden yeşile geri dönerdi.


Gördüğüm, bildiğim en etkin, trafik akışını en üst düzeye çıkartan, beklemeleri (zaman, enerji ve para kaybı) en aza indiren bir çözüm. Güzel çözüm ama yeni durumlara, örneğin, yol üzerinden gelen bir drone’a uyabilmesi için yapılandırılmamış. Kavşağa gelen drone’lara kendiliğinden uyum sağlayıp, yerin 5 ile 15 metre yukarısı için yeni çözüm yolu olarak ek bir trafik yönetimi kurması söz konusu değildi.

Yapay zekâ dediğimiz şey, bu aşamada ise; insanlar tarafından oluşturulan davranış şablonlarından birini, yaptığı ölçümler çerçevesinde hangisi en uygunsa onu, uygulayan sistem olarak tanımlanabilir. Yapay zekânın başarımı, “hangisi en uygunsa” sözünde yatıyor. Bu “en uygun”u seçmede de yöntem, yapılan ölçümlerin değerlendirmesi. Gene insanlar tarafından oluşturulan şablonlarla elde ediliyor. Buna “zekâ”dan çok, “akıllı” (smart) denilmeli.

Yeni çözümler bulabiliyor mu?

Mezarında rahat uyusun, Stephen Hawkins’in “yapay zekâ insanlığın sonunu getirebilir” diyerek uyardığı, benim korktuğum durum akıllı sistemler değil, yapay zekânın, yeterince geliştirilmemiş “yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneği”. Bu yetenek tüm koşulları ve kuralları doğru ve yeterli olarak değerlendirecek şekilde kurgulanmadan serbest bırakılırsa, istenmeyen sonuçlar elde edilebilir. İş kontrolden çıktığında ise, size bilgisayarın fişini çekme olanağı da vermeyebilir yapay zekâ. Buyurun buradan bir felaket filmi senaryosu yazın.

Bir okuyucum, gereksiz yere fren yapan, arkadaki aracın sürücüsünden “hayır duaları” almama neden olan arabamı değerlendirmiş. Günümüz teknolojileriyle, ek donanım ve “daha zekî” bir yazılımla, aracım hareket halindeyken önünden geçen yayanın hızını ve yönünü belirleyebilir. Aracın yönü ve hızı da biliniyor, bunlar kesişmiyorsa, fren yapmaya gerek yok şeklinde bir algoritma geliştirilebilir.

Trafik, insan ve araçların bir diğerinin hareketine göre kendilerine yön vermesi esasına dayanır. Uyum ne kadar iyi ise, trafik o kadar akıcıdır. Haydi gelin, bunları yapay zekâya öğretelim. Hattâ, büyük veriden günün saatine, bulunulan yere, hava durumuna, diğer akla gelebilecek birçok etmene (faktör) göre, algoritmada ufak sapmalar da ekleyelim. Evet şimdi daha iyi oldu, bu şablonla, yayalar ile araçların aynı yolu aynı anda kullanmalarında daha güvenli “yeni bir çözüm” bulduk (demek ki biz zekîyiz).

Ama, yanıtlanması gereken soru şu: Yapay zekâ “anlıyor” mu?

Ali Akurgal / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 132. sayısında yayınlanmıştır.

Ali Akurgal