Teknoloji ve sanat 3

Lale Akarun
Teknoloji ve sanat 3

Ülkemizden iki sanatçı-bilim insanı bize tekrar hatırlatıyor: Sanat mı bilim için, bilim mi sanat için sorusu yersiz: İkisi için de yaratıcılık gerekiyor, birindeki yaratıcılık diğerini de besliyor.

Geçmiş iki yazımda bilim ve teknoloji konusunda hayal kuran sanatçılardan bahsettim. Bu haftaki yazımda ise, ülkemizde sanat ve bilimi buluşturan iki bilim insanından bahsedeceğim. Birinciyi zaten hepiniz tanıyorsunuz: Her hafta Herkese Bilim Teknoloji dergisinde karikatürleri ile hepimizi hem gülümsetip hem düşündüren Tayfun Akgül. Tayfun hocanın sanatı mı bilimsel yönünden besleniyor bilimsel eserleri mi sanattan, söylemesi zor. Sanırım ikisi birden. Tayfun hoca HBT’deki karikatürlerinde genelde bilim dünyasındaki olayları konu ediniyor. Öte yandan, karikatürü bilimsel araştırmalarında da kullanıyor: Örneğin, karikatür tanıma, karikatürleri fotoğraflarla eşleştirme konularında makaleleri var.

Tayfun hocanın bir diğer uğraşı, bulunmuş nesnelerden kişilerin üç boyutlu karikatürlerini yapmak. Bunlara heykel de denebilir: Bir kırık gözlük, bir makine parçası, bir kıvrık dal onun elinde birleşip tanıdığımız bir kişinin simasına dönüşüyor. Bakarken inanamıyorsunuz; nasıl olur da ilgisiz nesneler bu şekilde bir araya geldiğinde bir yüzün en belirgin özelliklerini bu şekilde betimleyebiliyor?


Bu aslında yüz tanımada da sorduğumuz bir soru: Herkesin iki gözü, gözünün üstünde kaşı, burnu, ağzı var. Böyle düşününce, tüm yüzlerin birbirine benzemesi gerekir. Oysa binlerce değişik yüzü birbirinden ayırt edebiliyoruz. Sahi, nasıl yapıyoruz bunu? Acaba biz de bir karikatürist gibi, büyük bir burun, çekik gözler, kalın kaşlar gibi insanların en belirgin özelliklerini kaydedip, onlara bakarak mı tanıyoruz? Tayfun Akgül, bu soruyu araştıran projeler yapmış, makaleler yazmış.

İlki cesur ve büyük yenilikti

Tayfun hoca 5-8 Temmuz tarihleri arasında öğretim üyesi olduğu İTÜ’de düzenlenen Sinyal İşleme ve İletişim Uygulamaları kurultayının düzenleyicisiydi. Kurultay program kitapçığına düzenleyici olarak kendi karikatürünü çizmiş: Bir konferansta, kürsünün arkasında yere oturmuş, dinleyicilerden saklanıyor. Kurultayda da yere oturup aynı pozu verdi.

Sinyal İşleme ve İletişim Uygulamaları Kurultayı SIU, bu sene 31. kere düzenlendi: İlk kurultay, 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlendiğinde ben çiçeği burnunda bir öğretim üyesi olarak, yerel düzenleyiciler arasındaydım. O zaman bu konuda yerel bir kurultay düzenleme fikri, Bülent Sankur ve Enis Çetin’den çıkmıştı ve büyük bir yenilikti. Hem yerel hem de Türkçe bir kurultay, o zaman için çok cesur bir adımdı; tutup tutmayacağı belli değildi. O zamandan bu zamana SIU, ülkemizde her yıl düzenlenen Türkçe yerel bir kurultay olarak büyük bir başarıyla sürüyor.

Bu seneki SIU kurultayındaki bir diğer bildiri, Ergun Akleman’ın meslektaşı Bekir Akgün ile ortak bildirisiydi. Ergun Akleman bir Bilgisayar Grafiği profesörü. Ancak çoğumuz onu, efsane karikatür dergisi Gırgır’ın çizerlerinden birisi olarak tanırız. İTÜ’de öğrenci iken bir yandan da çizer kariyerini geliştirmiş; bu da onu doğal olarak bilgisayar grafiğine yönlendirmiş. Bilgisayar grafiği, onun çizgiye ilgisinin doğal bir uzantısı: Bir taraftan gerçek hayatta görülmeyen değişik üç boyutlu nesneleri bilgisayar grafiği ile yaratmaya çalışırken, diğer yandan da, çizim araçları, teknolojileri geliştiriyor.

Ergun hocanın yayınlarının bir kısmı, matematik fonksiyonları ile değişik üç boyutlu yüzey modellerinin yaratılması, hayal edilmesi, çizilmesi zor şekillerin bu yolla elde edilmesi üzerine. Öte yandan, o da karikatürden, çizim sanatından ayrılamıyor: Nasıl daha etkileyici karikatürler çizeriz, karikatürler için nasıl matematiksel araçlar geliştiririz konulu pek çok makalesi var. SIU kurultayındaki bildirilerinde, insan yüzlerinin belli alanlarını değiştirip belirginleştirirken karikatüre dönüştüren, bir yazılım aracını tanıtmışlar.

Ülkemizden bu iki sanatçı-bilim insanı bize tekrar hatırlatıyor: Sanat mı bilim için, bilim mi sanat için sorusu yersiz: İkisi için de yaratıcılık gerekiyor, birindeki yaratıcılık diğerini de besliyor.

Lale Akarun

*Bu yazı, HBT Dergi 380. sayıda yayınlanmıştır.

Lale Akarun