Ailelerin çocuk yapması için ilk önce erkeklerin eğitilmesi gerek. Çocuk bakımının, ev işinin onların ikincil değil, birincil görevi olduğunu kabul etmeleri, bu görevleri üstlenmeleri gerek.
TÜİK açıkça söyledi: Yaşlanıyoruz. Türkiye artık genç bir nüfusa sahip değil. Nüfusumuz hiçbir zaman 100 milyona ulaşmayacak; hatta bir zaman sonra azalmaya başlayacak. Peki ne zamandır bu böyle? Bana inanmayacaksınız ama 10-15 senedir.
2004’te annemin Alzheimer hastalığı yalnız yaşamalarını güçleştirince annem ve babam yanımıza taşındılar. Babam da çok geçmeden çeşitli hastalıkla boğuşmaya başladı. Ameliyatlar; hastanede uzun yatışlar; sonra evde bakım hemşireleri, evde yaptırılması gereken sağlık tetkikleri, fizyoterapiler, tekerlekli sandalyeler, onları alacak hasta asansörleri, hasta yatakları derken bir 10-15 yıl geçti; ben de yaşlı bakımının inceliklerini öğrendim.
Bu arada içinde olduğumuz Avrupa projeleri var. Yaşlıların hayat kalitesini artırmaya yönelik, evde bağımsız yaşam sürelerini artırmaya yönelik teknolojiler. Ne de olsa artık bu konuda uzman olduğum için 2012’de bir Tübitak projesi yazdım. Evde fizyoterapi yaptıracak bakım robotu, yaşlıların aktivitelerini izleyecek, beklenmedik durumlarda yakınlarına haber verecek sistemler, günlük rutinlerini takip edecek, hatırlatmalar yapacak uygulamalar. Tübitak projeyi inceledi, cevap verdi: Türkiye genç bir nüfusa sahip bir ülkedir; yaşlılar yalnız yaşamaz; bu proje ülkemiz öncelikleri içinde değildir. Sonraki sene projenin eleştirilen yönlerini değiştirip tekrar yolladım; yine aynı cevap: Türkiye yaşlanan bir ülke değildir.
Tübitak yalanlandı
Yıl 2013: 2014-2018 yıllarını kapsayan 10. Kalkınma planı hazırlanıyor. Taslak program hazırlandıktan sonra, tüm kamu kurumlarına gönderilir, görüş alınır. Ben de üniversiteyi temsilen okuyup doktora eğitimi konusunda görüş yazdım. O zaman, doğurganlık hızımızın yenilenme oranı olan 2,10’un altına düştüğünü, nüfusumuzun artık yaşlanacağını ve 100 milyona ulaşmayacağını oku- dum. Bunu engellemek için öneriler geliştirilmiş; mesela doğum izni süresinin artırılması diyor, “aile ve iş yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik güvenceli esnek çalışma, kreş ve çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve erişilebilir kılınması ile ebeveyn izni gibi alternatif modeller uygulanacaktır” diyor.
Ne oldu? Demek ki 10 senedir biliyormuşuz yaşlanan bir ülke olduğumuzu. Bu önlemler alındı mı? Hayır; şimdi doğum izni uzatılsın diye konuşuluyor. Ne için? Kadınlar işe gitmesin, evde otursun, çocuk yapsın, hem çocuklara hem de yaş- lılara baksın diye. Ben şimdiden söyleyeyim, belki 10 sene sonra dönüp demiş- tim derim: Hiçbir işe yaramayacak. Niye olduğunu da söyleyeyim: Erkekler yüzünden.
O dönemler geçti
Kadınların evde oturup çocuk yaptığı, hem ev işlerini, hem çocuk hem yaşlı bakımını üstlendiği, bunun da hiçbir ekonomik getirisinin olmadığı, Nazım Hikmet’in şiirindeki gibi, sofradaki yerlerinin de evdeki öküzden sonra geldiği devir çoktan geçti.
Artık o zamanlara dönüş hayalinden vazgeçmek gerek. Ailelerin çocuk yapması için ilk önce erkeklerin eğitilmesi gerek. Çocuk bakımının, ev işinin onların ikincil değil, birincil görevi olduğunu kabul etmeleri, bu görevleri üstlenmeleri gerek.
Evet, doğum izinleri artırılabilir; ama sadece kadınlara değil, “ebeveynlere” bu hak tanınmalı; yani annelerin yanı sıra babalara da. Çalışan anne ve babalara yardım edecek hizmetler gerek: Çocuk ve yaşlı bakımı için çağdaş hizmetler verecek yapıları kurmak, personelini yetiştirmek gerek.
Evet, nüfusun azalması iyi değil. Ancak, nüfusun artık artmamasının daha hayırlı olduğunu da fark etmek gerek. Yapay zeka ile verimlilik artacak: Artık iki-üç kişinin yaptığı işi bir kişi, yapay zeka yardımı ile yapabilecek. Kalabalık ve işsiz bir nüfus yerine, iyi eğitilmiş nitelikli nüfusa ihtiyacımız var: Yapay zeka araçlarını kullanabilen, bu araçlarla yeni ürün ve hizmetler geliştirebilen gençlere iyi bir matematik ve bilgisayar temeli vermeye ihtiyacımız var. Bir an önce yaşlanan bir ülke olduğumuzu kabul edip buna hazırlık yapsak çok iyi olur.
Lale Akarun
*Bu yazı, HBT Dergi 426. sayıda yayınlanmıştır.