Yapay zeka eğitimde nasıl kullanılmalı?

Lale Akarun
Yapay zeka eğitimde nasıl kullanılmalı?

İnsanlar yapay zekadan daha zeki olmayı öğrenmek zorunda. Sohbet robotu ChatGPT tüm dünyada yeri göğü birbirine kattı: Üniversite öğretim üyeleri sınav sorularını ona hazırlattı, öğrenciler ödevlerini ona yaptırdı; firmalar çalışanlarımızın yarısını işten çıkarıp onların yaptığı işi yapay zekaya yaptırsak hevesine kapıldı. Bazı okullar yapay zeka kullanımını yasakladı, bazıları da acaba tüm eğitimimizi buna göre değiştirsek mi diye düşünmeye başladı.

Sanırım son iki ayda tüm dünyada en çok konuşulan konulardan birisi oldu yapay zeka. Doğrusu kafa yormaya değer, çünkü dünyayı alt üst edecek, internetin bulunması kadar, belki daha da önemli bir gelişme. Değişen dünyaya nasıl hazırlanmalıyız, eğitimde ne gibi değişiklikler yapmalıyız?

İlkokul ve lise yıllarımda ne bilgisayar vardı ne de internet. Kötü öğretmenler kitaplardaki bilgilerin ezberlenip sorulduğunda kitapta yazdığı gibi tekrarlanmasını isterdi. İyi öğretmenler ise öğrencilerinin kitapları okuyup onları özümsemesini, onlardan yoruma dayalı çıkarımlar yapmasını beklerdi. İlk defa doktora yıllarımda üniversitede açık kitap sınav gördüm: Önemli olan, bir şeyleri hatırlamak değil, kaynakları kullanarak çıkarımlar yapabilmekti. Hatta bazı sınavlar öğrencilere sunulur, bir hafta süre verilir; bu bir haftada öğrencilerin kütüphanelere gidip cevapları oradaki kaynaklardan yararlanarak hazırlaması beklenirdi.


Bu değişik örneklerin hepsi, internet öncesi devirde değişik eğitim tarzlarını yansıtan yöntemlerdi. Kopyayı engellemenin yolu 1990’lardan itibaren, bağlantılı bir dünyaya geçtik: İnternet ve gittikçe daha çok ulaşılır olan dijital kaynaklar, bilginin hatırlanması ve tekrarlanmasını daha da anlamsız kıldı. Bir saniyede ulaşabileceğiniz bir bilgiyi ezberlemeye çalışmak, anlamsızdı. Daha önemlisi, hangi bilgiyi nerede bulabileceğinizi bilmek, onlardan çıkarımlar yapabilmekti.

Bu devirde, kaynaklardan birebir kopya mı çekildiği yoksa çıkarımlar yapılarak yeni metinler, bilgi ve fikirler mi üretildiğinin belirlenmesi önem kazandı. Bunun için intihal kontrol yazılımları, yazılım kopya kontrol yazılımları ortaya çıktı. Bunları eğitimde yaygın olarak kullansak da, kopya büyük bir sorun oldu. Kopyayı engellemenin tek yolu, daha önce hiç sorulmamış, cevabı kolayca bulunamayacak sorular sormaktı. Bunu bile dışarıda başkasına yaptıranlar oldu. Özellikle yüksek lisans tezlerinin para karşılığı bu işte uzmanlaşmış danışmanlık firmalarına hazırlatıldığı ayyuka çıktı. Tezleri okumayan jüriler, öğrencinin ilerlemesini adım adım takip etmeyen danışmanlar, para verip başkasına tez yazdıran lisansüstü öğrenciler, akademinin çürümesine yol açtı.

Bu makaleyi kim yazdı acaba? Şimdi ise, kaynakları bulup onlardan cevaplar hazırlama, özet hazırlama işini yapay zeka devraldı. Acaba bu metni yapay zeka mı yazdı öğrenci mi? Artık öğrencinin katkısını ölçmek daha zor. Sanırım eğitim tarzımızı baştan aşağı değiştirmemiz lazım. Düzgün yazılmış, intihal yazılımından geçer not almış belli uzunlukta bir metin, aradığımız şey olmamalı.

Özgün fikir, bilgi, çıkarım beklemeliyiz. Öğrencilerin yapay zeka ile beraber çalıştığı bir modeli kabullenip, onlara ekip arkadaşı olarak yapay zeka kullanmayı öğretmeli, yapay zekayı ne kadar iyi kullandıklarını, ona neler kattıklarını gözlemlemeliyiz. Bir problemi çözmek için ne gibi modüller gerektiğini tasarlayabilmişler mi? Bunun için gerekli kaynakları belirleyebilmişler mi? Bu kaynaklardan bazıları yapay zeka olabilir.

Artık önemli olan soru cevaplamak değil, soru sormak. Öğrenciler yapay zekaya doğru soruları sorabilmişler mi? Onun getirdiği cevapların doğruluğunu, yararlılığını ölçebiliyorlar mı? İnsanlar yapay zekadan daha zeki olmayı öğrenmek zorunda. Bunu öğrenmek için yapay zekayı kullanmalı, değerlendirmeli, eksiklerini bilmeliler. Bunu yapmak artık bir zorunluluk haline geldi. Yapamayanlar yapay zekaya yenilecek. Yenilmemek için insan olmanın ne olduğunu iyi anlamalı, bu yeteneklerimizi kullanmalıyız.

Lale Akarun / [email protected]

*Bu yazı, HBT Dergi 358. sayıda yayınlanmıştır.

Lale Akarun