2023’e girdiğimiz bu günlerde geride bıraktığımız 2022’de neler olduğu konusundaki yazılar ve derlemeler içinde fazlaca göremediğimiz bir konu vardı: 2022 Cam Yılı.
Uluslararası Cam Komisyonu (ICG), Cam Dernekleri (CGA) ve ICOM-Glass, camın bilimsel, ekonomik ve kültürel rollerini vurgulamak için 2022'yi Birleşmiş Milletler Uluslararası Cam Yılı olarak ilan etmişti. Kimi kuruluşlar modern çağa “Cam Çağı” nitelemesini de yapıyor.
2022 Cam Yılı’nda dünya çapında epey etkinlik düzenlendi. Bunların listesini merak edenler şu bağlantı adresine bakabilirler: https://iyog2022.org/home/upcoming_events/
CAM NEYDİ SAHİ?
İnsanlık tarihinde camın serüveni 5000 yıl öncesine dayandırılıyorsa da bugün anladığımız anlamda camın üretiminin Mısır ya da Yakın Doğu’da yaklaşık 3500 yıl önce yapıldığı konusunda genel bir görüş birliği var. Camın ilk önceleri süs işlevi (boncuklar) ön plandayken, daha sonra bir ticari aktarım malzemesine dönüşmüş.
Antik dünyada cam mavi, mor, turkuaz, sarı ve kırmızı renklerle karşımıza çıkıyor. Hatta bu dönemde altın ve gümüş kadar olmasa bile, değerli taş niteliğinde.
Camın üretiminde silikon dioksit ya da silika kullanılmış, hem kimya hem de fizik biliminden yararlanılmış.
Günümüzde kimyasal bileşim açısından camlar genel olarak; “Oksit (silikat)”, “Oksit olmayan (nitrat, sülfat, florür ve klorür bağlı camlar)” ve “Metalik camlar” olmak üzere üç ana gruba ayrılır.
Camın özelliği, ergitilmeyi müteakip cam haline geldikten sonra da tekrar tekrar ısıtılarak farklı şekiller verilebilmektedir.
CAMIN EKONOMİDEKİ YERİ
Cam sektörü, ürünleriyle otomotiv, inşaat, beyaz eşya, gıda, meşrubat, ilaç, kozmetik, turizm gibi birçok sektöre girdi veren sanayi alanlarından biri olup sağladığı istihdam, üretim ve ihracat ile ulusal ekonomimiz için çok önemli bir konuma sahiptir. Yüksek sabit sermaye yatırımı gerektiren cam sanayiinde enerji kullanımı da yoğundur. Ölçek ekonomileri, yüksek kapasite ile çalışma zorunluluğu yaratmaktadır. Cam üretiminin izabe (eritme) teknolojisine dayalı olması, cam fırınlarının sürekli olarak faaliyette ve üretimin kesintisiz olmasını gerektirmektedir. Bu kesintisiz üretim ihtiyacı cam sanayiini hassas ve gözetilmesi gereken bir sektör kılmaktadır. Cam sektörü üretim girdilerinin tamamına yakınını yurtiçinden sağlayan, sermaye ve enerji yoğun ve aynı zamanda yüksek kapasite kullanımı ile çalışma zorunluluğu olan bir sektördür. Cam üretiminde son ürünün özelliklerine göre üretim kademeleri farklılık göstermekte olup bazı işlemler tüm ürünler için zorunludur. Zorunlu olan birincil üretim süreçleri ve ürün tiplerine göre değişen ikincil üretim süreçleri mevcuttur.
Cam üretimi; harman hazırlama, iletim ve besleme, ergitme ve afinasyon (eriyikten çözünmüş gaz ve kabarcıkların uzaklaştırılması), şartlandırma ve şekillendirme, tavlama, kaplama ve dekorlama, kalite kontrol ve ambalajlama işlemlerinden oluşmaktadır.
Cam günümüzde de birçok yaşamsal teknolojiyi destekliyor, sürdürülebilirliği ile yeşil bir dünyaya ulaşma hedefine destek oluyor ve yaşamımızı zenginleştiriyor.
Cam sürdürülebilir bir malzeme. Avrupa Cam Ambalaj Üreticileri Federasyonu (FEVE) tarafından 13 Avrupa ülkesinde 4 binden fazla tüketicinin katılımıyla Camın Dostları tüketici platformu için yaptırılan bağımsız bir araştırmaya göre, cam her 10 kişiden 8’i için sürdürülebilir bir malzeme, özellikle plastik ve metale kıyasla. Ayrıca sağlığı daha iyi koruduğu ve ürünleri daha uzun süre güvenli tuttuğu için de yeğleniyor. Gıda atıklarının azaltılmasına da olanak sağlıyor cam.
Ancak cam üretiminde de emisyonlar çıkmaktadır kuşkusuz. Cam üretiminden kaynaklanan emisyonlar, çoğunlukla sıcak kısım olarak adlandırılan ergitme işlemi esnasında oluşmaktadır. Bu nedenle cam üretimi kaynaklı emisyonlar; (i) ergitme öncesi (harman hazırlama), (ii) ergitme ve (iii) ergitme sonrası olarak gruplandırılabilir.
Ülkemizin cam sektörü, üretim ve yatırım gücü, yenilikçi ürünleri ile dış pazarda (örnekse AB’de) payını istikrarlı biçimde arttırıyor. Sektör 175 ülkeye ihracat yapıyor.
Ülkemizdeki kimi cam şirketleri sürdürülebilirlik konusunda zaten sistematik olarak duyarlı davranıyorlar. Örnekse, Şişecam’ın 2030 SKA’larına dayalı “Carefornext” stratejisi, Yorglass’ın sektörden Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) imzacısı şirket olması
Camın eşsiz şeffaflık, şekillendirilebilirlik, sertlik, düşük maliyet, bulunabilirlik ve sürdürülebilirlik özellikleri ile gelecekte de birçok farklı ve yeni uygulamanın temel bileşeni olacağı düşünülüyor. Örnekse enerji camları, rüzgar türbinlerine girdi oluşturan cam elyafı, low-e yani düşük-e camları vd.
Kısaca Düşük-e cam’ın avantajlarına bakarsak;
Isı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlıyor. / Yakıt masraflarını düşürüyor. / Şeffaflıktan ve doğal gün ışığından ödün vermiyor. / Güneş ısısından azami yarar sağlıyor. / Pencere önlerinin kışın soğuk olmasını engelliyor ve cam yüzeyinde oluşan buğulanmaları geciktiriyor. / Eşyaların ve kumaşların renklerinin solma nedeni olan ultraviyole (UV) ışınlarının geçişini %76 oranında engelliyor. / Sıradan çift camlara kıyasla ısı kaybını %50 azaltırken, Düşük-E Cam kullanılarak üretilen cam için yapılacak harcama, kışın yakıttan sağlanacak tasarruf ile 1-2 yılda geri dönüyor. / Low-E kaplama, lamine cam üzerine yapıldığında emniyet ve güvenlik gereksinmesini karşılıyor.
Akıllı camları günlük yaşamımızda kullanıyoruz zaten. Akıllı camların en bilinen uygulama alanı akıllı pencerelerdir. Akıllı camlar (elektronik ekranlarda ve araba camlarında kullanılan elektrokromik camlar gibi) aktif camlar ve (termokromik camlar gibi) pasif camlar olarak sınıflandırılabilmektedir. Bunlar hem iklimlendirme konforu sağlarken, hem de binaların enerji verimliliğinin arttırdıklarının altını çizelim. Günümüzde güneş panellerini daha verimli hale getirmek için güneş gözelerinde kullanılacak akıllı camların geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yapılıyor. Biyomedikal mühendisliğinde tedavi amacıyla kullanılan metal ve plastik malzemeleri vücudun reddetmesi sorununa çözüm olarak biyoaktif camlar geliştirilmektedir. Optik ve akustik kamuflaj malzemeleri üretmek için kendini temizleyen antibakteriyel camlar geliştirilmektedir. Yine optoelektronik gereçlerde GSST gibi faz değişim malzemesi olarak camın kullanılabilmesi çalışmaları yürütülmektedir. Özellikle telekomünikasyon gereçlerinde (örnekse cep telefonu camında) kırılan camların kendilerini onarabilme özelliği olan polimerlerle kaplaması çalışmaları sürdürülebilmektedir. Kısaca akıllı camların enerjiden sağlığa ve elektroniğe dek pek çok uygulama alanı var.
CAM SANATI
Cam gösterilmek istenen gücün ve gelişmenin unsuru olmuş. Örneklemek gerekirse, Ortaçağ katedrallerinde kullanılan vitrayları düşünün, Antik Mısır’ın firavunlarından Tutankamon’un mezarında bulunan cam nesneleri anımsayın vb.
20.yüzyılda cam malzeme zanaatın bir nesnesi iken, sanatın öznesi olma niteliği kazanır. Giderek “cam sanatı” doğar.
Türkler’in Ortadoğu’da cam sanatıyla ilk tanışmaları 11. yüzyılda Büyük Selçuklu döneminde başlamıştır. Selçuklular 1071’de Anadolu’ya geçince cam sanatı da bu topraklara gelmiştir. 11-14. Yüzyıllar arasında cam yapımı başlamış ve gelişmiştir. Osmanlı döneminde camcılık devlet tarfından desteklenen ve belli kurallara bağlanan bir sanayi olmuştur. Osmanlı’daki batılılaşmanın etkisi camcılıkta da görülmüştür. Örnekse, Beykoz camları içerisinde yer alan “Çeşm-i Bülbüller”. Bunlar Avrupa’da üretilen camlar örnek alınarak yapılmışlardı. Hatta kimi camlar ithal de edilmekteydi, örneğin Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa’nın yaptırmış olduğu camiler için Venedik’e sipariş edilen kandiller vb. 19. Yüzyılda Doğu ülkeleri, Bohemya ve Fransız camlarının rekabet ettiği önemli bir pazar olmuştu. Fransa’da bu pazarın egemeni olan şirket Baccarat Kristalleri adlı şirketti. Sultan Abdülaziz’in 1867’deki Paris ziyaretinde bu markadan birçok dekoratif eser satın aldığı bilinmektedir. Bu arada, Dolmabahçe Sarayı’nda Sultan Abdülmecid zamanında kış bahçesi olarak tasarlanan İngiltere’den getirilen desenli camları vs. ile Camlı Köşk’ü anımsamak gerekir. Bu sarayda aynalardan paravanlara, merdiven korkuluklarından sandalyelere dek ithal camlar ve kristaller döşemede kullanılmıştır. Yerli ve milli diye bir kaygı yoktu; kim dinler Osmanlı maliyesi müsait mi değil mi diye bir kaygıyı!
Bu arada belirtelim, Osmanlı döneminde devrinin en önemli cam fabrikası olan Beykoz Cam ve Billurât Fabrika-i Hümâyunu’nun bugünkü hali olan Beykoz Cam ve Billur Müzesi’ni mutlaka gezmenizi salık veririm.
Ülkemizde cam sanatının gelişimini destekleyen 2002’den bu yana mevcut özel bir girişim olan ve Cam Ocağı Vakfı’nı da bu arada anmış olalım. İlgilisi etkinliklerini şu bağlantıdan izleyebilir: https://www.camocagi.org/vakif-hakkimizda/
Ha bir de, Kadıköy Beldiyesi Gençlik Merkezi’nde açılan Ters Cam sergisini de (22 Aralık 2022-3 Şubat 2023 arası açık) mutlaka gezmenizi salık veririm. Marmara Üniversitesi ve Yeditepe Üniversitesi öğrencilerinin çalışmalarının yer aldığı bir sergi. Cam altı resmi günümüz sanatçıları için ilginç bir anlatım aracı. Sanatçı resme en üstte görülmesi istenen renk ve desenden başlayarak en arka fonla resmi bitiriyor. Asıl gösterilmek istenen resim bittiğinde cam ters çevrildiğinde görünendir. Bir zamanlar bereket ve zenginliğin simgesi olarak gençlerin çeyizinde “Şahmeran” cam altı resimleri bulunurdu. Şimdilerde biraz unutuldu belki ama doğrusu bizim hem kışlık evimizde ve hem de yazlık evimizde Gaziantep’ten aldığım “Şahmeran” cam altı resimleri salonlarımızın başköşesinde duvarda asılı durur, keyifle de seyrederiz, o güzel renk ve desen cümbüşünü “Şahmeran”ın tedavi edicilik öyküsünü anımsayarak, toplumsal patolojilerin yaygınlaştığı bugünlerde çok gereksinmemiz var çünkü!
SONSÖZ
Cam Ocağı Vakfı’nın sitesinden bir alıntı ile bitirelim yazıyı: Cam, bir malzeme olarak sihrini, varlığının benzersiz biçiminde taşır. Maddenin halleri içinde zarafetle dans eder.
Melih Baş / ismeba56@yahoo.com.tr