İstanbul Sanayi Odası 1000 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda teknoloji faaliyetleri

Melih Baş Y
İstanbul Sanayi Odası 1000 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda teknoloji faaliyetleri

İstanbul Sanayi Odası 1000 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda teknoloji faaliyetleri

Geçtiğimiz aylarda sırayla önce İSO Birinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu (BBBSK) sonra da İSO İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu (İBBSK) çalışmalarına ilişkin raporlar yayınlandı. Finansal göstergelerin (satış hasılatı, kâr, kârlılık, verimlilik) yanısıra kimi başka bölümlerin de yer aldığı bu iki raporda 2013 yılından bu yana “Teknoloji Faaliyetleri” bölümlerine de yer verilmiş. Çünkü raporlarda da altı çizildiği üzere teknoloji etkinlikleri sanayi ve sanayi kuruluşlarının rekabet gücü ve onun biçimlendirdiği finansal başarım (verimlilik-kârlılık) için en önemli belirleyici unsurlardan biri durumuna gelmiştir.

Teknoloji faaliyetleri denilince usa ilk gelen şey, AR-GE ve ÜR-GE etkinlikleri olmaktadır. Bu konuda gündemde olan bir başka husus da sektörel bazda teknoloji yoğunluğu olmaktadır.


Raporlardaki teknoloji faaliyetleri bölümlerinde İSO 500’ün AR-GE harcamaları ve teknoloji yoğunluğu itibariyle sektör dağılımları olmak üzere iki temel bilgiye yer verilmiş. Belirtmek gerekir ki, AR-GE harcamaları yerine AR-GE faaliyetlerinin verimliliği ölçülebilseydi keşke, zor biliyoruz ama! Örneğin, bu AE-GE harcamalarını girdi kabul edip çıktılarla karşılaştırmak gibi. Çıktılar derken kastımız, yeni ürüne dönüşme, patent alma ve hatta giderek bunların getirisi vb.

BBBSK VE TEKNOLOJİ FAALİYETLERİ

BBBSK’nun 2018 yılında 3,8 milyar TL. tutarındaki AR-GE harcamaları, 2019 yılında 9,7 milyar TL. tutarına çıkarak yüzde 151,9 artış göstermiş. AR-GE harcamalarının üretimden satışlara oranı ise yüzde 1’i bile bulmuyor: yüzde 0,95! Nerdeee normal kabul edilen yüzde 5’ler. Gelecek için yönetim mafiş vesselam! Züğürt tesellisi yapalım: 2018’de daha da kötüymüş yüzde 0,44; ciddi bir artış var yani yaklaşık yüzde 116!

Gönül isterdi ki, bu AR-GE harcamalarındaki artışın ana kaynağı teknoloji yoğun sanayi dalları olsun. Ama ne yazık ki bu artışın ana kaynağı madencilik ve taşocakçılığı sektöründe 2019 yılında gerçekleşen toplam 3,8 milyar TL. tutarındaki AR-GE harcaması olmuş! Bu sektörü her iki yıl itibariyle hariç tutarsak, 2019’da yüzde 55,1 artışla 5,9 milyar TL. olarak o da nominal olarak gerçekleştiği görülüyor.

Bu rakamlar anketlere dayalı sonuçlar. Bir de gelir tablosu verileri ile saptanan rakamlar var. Ancak kimi AR-GE giderleri aktifleştirildiği, kimileri gider yazılamadığı için bu rakamlara güvenmek tartışmalı olur. Yine de bakalım. 2019 yılında AR-GE harcamaları yüzde 96,5 artarak 6,8 milyar TL. olmuş; AR-GE harcamalarının üretimden satışlara oranı da yüzde 0,67’ye yükselmiş.

Bu arada bir de AR-GE harcaması yapan şirket sayısı da 276’dan 262’ye düşmüş! AR-GE harcamasına tutar olarak değil de harcama yapan kuruluş sayısı olarak sektörel bazda bakalım. Sırayla şöyle: Gıda ürünleri imalatı (rapordaki grafiğe göre 40 şirket, tabloya göre 41 şirket ile) başta geliyor. Acaba bunların ne kadarı sağlıklı yaşam ve yaşam kalitesi odaklı acep? Yani kalite meselesi ayrı ve ayrıntılı bir mesele vesselam! Ardından motorlu kara taşıtları sektörü geliyor 35 şirket ile. Ne de olsa otomobil kapitalizmin totemidir. Neyse biz Nesrin Sipahi’nin (beste: Münir Nurettin Selçuk) şarkısına eşlik edelim: “Otomobil uçar gider, ömrüm gibi geçer gider, ben talihin peşindeyim, talih benden kaçar gider...direksiyon yar elinde, gönlüm ardına koşulu”. Kısacası bu husus mevzuatta münakaşalı (küresel otomotiv şirketleri ve yerli ortakları, fosil yakıt otizmi lobisi, kişi başına artan enerji tüketiminin getirdiği doğal kaynak israfından duyulan hedonizm anomalisi vb. muzır konular mevcut)!

Teknoloji yoğunluğuna göre sektörler düşük, orta düşük, orta yüksek ve yüksek teknoloji yoğunluklu  olarak dört öbeğe ayrılıyor. Raporda teknoloji yoğunluklarına göre sektörlerin yarattığı katma değer göstergesine bakılmaktadır.

Kullanılan brüt katma değer göstergesi hesaplanırken (ödenen maaş ve ücretler, ödenen faizler, kârlar toplamı olarak) net katma değere yıllık amortisman tutarları ve ödenen dolaylı vergiler eklenip, sübvansiyonlar düşülerek bulunmaktadır.

BBBSK’nda yaratılan katma değerin dağılımına bakalım. Düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı son üç yıldır giderek artmış ve yüzde 40 olarak gerçekleşmiş. Orta-düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin payı olan yüzde 29,6’yı da ekleyince yaklaşık yüzde 70 düşük teknoloji yoğunluklu katma değer üretilmiş! Orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin katma değerdeki payı yüzde 23,5 olmuş. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin katma değerdeki payı iki haneli bile değil: yüzde 6,9. Neyse ki geçen seneki yüzde 5,3’e göre artış var, mutlu olalım ki, umutlu olabilelim. Hatta yüzde 23,5’u ve yüzde 6,9’u toplayıp bulduğumuz yüzde 30,4’e de sevinebiliriz. İlk kez yüzde 30’u aşmış çünkü!

Bu yüzde 6,9’u sağlayan sektörler eczacılık, bilgisayar-elektronik-optik, hava ve uzay taşıtları olmuş.

İBBSK VE TEKNOLOJİ FAALİYETLERİ

KOBİ’lerdeki sahipler ve yöneticilerin bu AR-GE, ÜR-GE, teknoloji faaliyetleri BOBİ’lerin konusudur, bizim değil biçimindeki düşünceleri pek popülerdir. Yukarıdaki rakamlara bir de İBBSK için ilgili rapordan bakalım.

İBBSK’nun AR-GE harcamaları anket verilerine göre yüzde 44,6 artarak 721,1 milyon TL.’ye yükselmiş; gelir tablosu verilerine göre 427,2 milyon TL.’ye sıçramış. AR-GE harcamalarının üretimden satışlara oranı ise yüzde 0,36’dan yüzde 0,46’ya yükselmiş; gelir tablosu verilerine göre ise bu oran daha da düşük yani yüzde 0,27! Gerek tutarın milyar TL. düzeyinde bile olmaması, gerekse oranın yüzde yarımın dahi altında olmasını salt akçal olanakların kısıtlılığı ile açıklamak olası mı acep, yoksa zihniyet meselesi mi? Burası çokomelli, pardon çok önemli! Çünkü minimal de olsa artış var. Eee devir yavaş şehir ekonomisi devri!

AR-Ge harcaması yapan kuruluş sayısı 231, en yüksek sayı yine motorlu kara taşıtlarında: 29 kuruluş! Nasıldı şarkı: “Otomobil tuttu yolu, bu yol macera dolu…”

Teknoloji yoğunluklarına göre yaratılan katma değerin dağılımına bakalım. Düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin katma değerdeki payı yüzde 48,6; orta düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin payı da yüzde 25,1 olmuş. İkisini toplarsak yaklaşık yüzde 74 ediyor. Dörtte üçü düşük teknoloji yani! Orta-yüksek teknolojinin payı yüzde 24,2 ve yüksek yoğunluklu teknolojinin payı ise yüzde 2,1’den 2,2’ye artmış!

Sayı olarak bakarsak 492 imalat sanayi kuruluşundan 249’u düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerde, 133’ü orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerde faaliyette!

SONSÖZ

Mor inciri uzatıp tadını kaçırırsak karnıyarıklık bir patlıcana döner mi? Dönmez! Belki imambayıldılık olabilir. Onu yiyen de “uzatıp tadını kaçırma” der! Sözü uzatmayalım. Sanayinin etkin AR-GE ve ÜR-GE harcamalarıyla yenileşimci (inovatif) olmasına ; yüksek katma değerli ve yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlere dönüşmesine olan gereksinim olduğu ortada! Bunun için de pre-moderniteye dönmemiz ve uçmamız değil, modernitenin ileri aşamasına sıçramamız gerekiyor. Nasıldı şarkı: “Yâr yâr güzel yolcu güle güle”

Prof. Dr. Melih Baş

Melih Baş