Dayanışma ve insani yardım süreçlerinde yenilikçilik

Müfit Akyos Y
Dayanışma ve insani yardım süreçlerinde yenilikçilik

Yenilikçilik (inovasyon), küreselleşme ile bir kez daha öne çıkartıldığında (tökezleyen kapitalizmin bir çıkış yolu olarak görülerek), kapitalizmin kutsalı pazar bağlamında tanımlanıp girişimcilikten ayrılmaz bir kavram olarak değerlendirildi.

Oysa ki, küreselleşme saldırısı nedeniyle kurumların, yeniliğin sosyal/toplumsal boyutunu da piyasaya emanet etmesinin olumsuz sonuçları, son olarak korona salgını karşısında sağlıktan ekonomiye kurumların içine düştükleri yetersizliklerle açığa çıktı. Yenilikçilikten günümüz sorunlarına etkili çözümler üretebilmek için yenilik tanımına verimlilik, etkililik, kalite ve/veya sosyal sonuçlarda/etkilerde iyileşme sağlamak” boyutlarının da eklenmek gerekmektedir.

Eşitlik, insani hakların kazanılması ve çekilen acıların azaltılmasını amaçlayan sosyal yenilik, insani yenilik gibi yöntemlerle yukarıda işaret edilen boyutlar eklenmeye çalışılmış ise de küreselleşmenin ve finansal sermayenin yarattığı baskı yeni dünya düzeninin artan eşitsizlik, yoksulluk, çevre ve iklim bozulması vb. olumsuzlukları karşısında yeterli olamamıştır. Söz konusu sorunlar karşısında yenilikçi çözümler üretmek isteyen insani yenilikçi kurumların gönüllülüğe (saygı duyulması gereken) dayalı faaliyetleri, sosyal, ekonomik ve siyasal bağlamdaki kapasite ve olanaklarının yetersizliği nedeniyle sorunların büyüklüğü karşısında yerel ve yetersiz kalmaktadır.


Yerel ve küresel felaketler karşısında ulusal ve uluslararası resmi insani yardım kuruluşlarının (İYK) gösterdikleri etkinlikler bu kurumların yönetim krizinde oldukları tartışmalarını hatta varlık nedenlerini gündeme getirmiştir. Süregiden yetersiz beslenme, barınma, mülteci sorunlarının yanı sıra salgınlar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan afetler karşısında İYK’lar her yönü ile ve bir “hayır işi” olmanın çok ötesinde ele alınmalıdır.

Bir model önerisi

İYK’ların uzun yıllara dayalı yerleşik süreç ve yönergeleri ancak küçük iyileştirmelere izin vermektedir. Ancak felaketlerin değişen karakteristikleri ve boyutları bu kurumlara eleştirel ve yenilikçi gözle bakmayı gerekli kılmaktadır. Felaket anlarında insani dayanışmanın ortaya çıkarttığı yenilikçi çözüm, yöntem ve platformların kalıcı duruma getirilmesi için yapılabilecekleri tartışmanın tam zamanıdır. Çözüm yenilikçi, yaratıcı yöntemler etrafında oluşturulacak sivil dayanışma modelleridir. Zor altında en güzel örneklerini ülkemizde de gördük (1999 depreminde, Gezi’de). Ancak önemli olan önceden yapılanabilmektir (Oy ve Ötesi gibi).

Yeniliğin dışa açık yapısı (açık yenilik – inovasyon), yardım kurumlarının bugüne kadarki iş yapma biçimlerine de uygulanabilir. İnsani yenilikçi kurumların, yararlanıcıların ve ilgili tarafların doğrudan süreçlere katıldığı,  akademi, kamu, özel sektör ve yararlanıcılarla kurulacak açık ilişkilere dayalı bir çalışma modeli yenilikçi fikirlerin ortaya çıkmasını kolaylaştıracaktır.

Yardım gereksiniminin karşılaşılan felaketin türü ve boyutuna bağlı olarak çok yönlü (kurtarma, sağlık, barınma, beslenme, güvenlik vb.) olması nedeniyle, İYK’lar ve insani yenilikçi kurumlar arasında güçlü bilgi akışını ve eşgüdümü sağlayacak bir modellemeye gerek vardır. Bu modelin vazgeçilmezi, kurumsal İYK’ların etrafında insani yenilikçi kurumların yardım platformlarının konumlandırılmasıdır.

İnsani yardımların özelliği nedeniyle gerektiğinde kullanılacak her türlü araç ve hizmetin önceden standartlara uygunluğunun ve güvenirliğinin test edilmiş ve kanıtlanmış olması gerekir. Bu nedenle son salgında ülkemizde örnekleri görüldüğü gibi iyi niyetle de olsa olay anında gereksinimleri karşılamak üzere geliştirilen yenilikçi ürün ve hizmetler sıkıntı yaratabilir ve kurumların güvenirliğini zedeleyebilir.

Ülkemiz özelinde de öncelikle kamu kaynaklı İYK’ların her türlü sömürüye açık “hayır kavramının” ötesinde ve İBAN hesabı basitliğinden uzakta, bilimsel öngörü senaryoları üzerinden ve kurumsal yetkinlikleri arttırılmak üzere uzmanlarca yeniden yapılandırılmaları öncelikli ve ivedi işlerimiz arasında yer almalıdır.

Müfit Akyos

Bu yazı HBT'nin 217. sayısında yayınlanmıştır.

Müfit Akyos