Devrim (o kadar) kolay mı?

Müfit Akyos Y
Devrim (o kadar) kolay mı?

Teknolojik değişimlerden hareketle dördüncü sanayi devrimi deyiverdik gelinen noktaya. Ancak “devrim” o kadar kolay mı? Yanıtı önceki devrimlerin niteliğine ve etkisine bakarak verilebilir belki. Eğer yaşananlar bir devrim ise siyasaların, paylaşımın ve sosyal yapının da değişeceği, yeniden biçimleneceği açıktır.

Aldığımız pek çok hizmette insanla “muhatap” olmayı unutmaya başladık neredeyse. Bankamatikler, akıllı (smart) sistemler gibi makinelerin karşısında yalnızlığımızı hissettiren örnekleri çoğaltmak olası. Bunları, “sayısal ekonomik devrim” içinde olmakla niteleyen ekonomistler var. “Sayısal teknolojilerin” sanal ve otonom bir “ikinci ekonomi” yarattıkları açık olmakla birlikte bu değişimlerin ne kadar derin olduğu ve yeni teknolojilerin ekonomiyi ve yaşamımızı ne denli değiştireceği sorularının yanıtı da aranmakta. Kapitalist dünya ekonomisinin, yapısal krizlerinden her seferinde genellikle bilgi ve teknolojiyi kullanarak geçici sürelerde de olsa çıkabildiği söylenebilir.

Kapitalist üretim biçimi şimdilerde bilgi-teknoloji-yenilik sarmalını ivmelendirerek tıkanıklığı aşmaya çalışmaktadır. Üretim sürecindeki köklü değişikliklerin sonucunda ve bilişim teknolojilerinden yoğun biçimde yararlanarak tasarlanan End.4.0’ı da bu bağlamda değerlendirmek olasıdır. Niteliksiz işçiliğin çok azaldığı (işsizliğin değil), nitelikli iş gücünün sayısı azalsa da niteliğinin çok artması gereken ve “emeğin” yeniden tanımlanmasına gerek duyulacak bir süreci yaşamaktayız. Yorumu iktisatçılara bırakıp End. 4.0’a biraz daha yakından bakalım.


4.0 neleri kapsıyor?

End. 4.0, içinde nesnelerin interneti, büyük veri, yapay zekâ (AI), insan ve akıllı robot sistemleri, bulut bilişim, benzetim, artırılmış gerçeklik, 3 boyutlu yazılım ve üretim gibi pek çok teknoloji barındıran bütünleşik bir sistemdir.

Bu teknolojilerin gelişkinlik düzeylerine, teknolojileri çıkış aşamasından kabul aşamasına kadar beş aşamada irdeleyen Gartner Teknoloji İlerleme Döngüsü (Gartner Hype Cycle for Emerging Technologies) üzerinde bakıldığında bir kısmının “verimli kullanım aşmasına” ulaşması için zamana gerek olduğu görülmektedir. Bir bütün olarak da End. 4.0, “beklentiler” aşamasındadır ve bu aşamadaki her teknoloji gibi pek çok yoruma hatta spekülasyona açıktır.

End. 4.0’ın devrim yaratacağını söylemek için henüz erkendir. İlk kez 2011’de söz edilen End. 4.0’ın gündeminin “en hazır olanlarca” belirleniyor olmasının yarattığı “kaçırıyoruz” havası bir pazarlama taktiği olmasın! End. 4.0’a, yine bir çözümsüzlüğe doğru yol almakta olan kapitalizmin gösterdiği aşırı ilginin bir nedeni de, otomasyonu uç noktada kullanma olanağı vereceği için “işçiden” kurtulmanın ağız sulandıran çekiciliği olmasın!

Bir evrim gibi ilerleyen “zekânın insanlardan makinelere geçme sürecinin” ilk adımları atılmıştır. Nitelikli mesleklerin yerini algoritmaların alması denemeleri (sanal hakimlik, radyologluk) örnek olarak gösterilebilir.

Bağımsız makinelerin organize olmaları da yeni bir evrimin başlangıcı sayılabilir ve başlayan evrim durmaz. Yine de insanlık tarihi boyunca öğrenme süreci içinde kendi algoritmalarıyla “akıllanmaya” çalışan beynimize benzetmeye çalıştığımız “makineler”, yine insan yapısı algoritmalarla ne kadar sürede akıllanırlar dersiniz? Kuşku duymak gibi benzersiz bir özelliğiyle yorumlayan ve karar veren insan beynine karşı “kuşku” duyamayan akıllı sistemlerin daha alacağı uzun bir yol var gibi.

Her evrim içinde “doğal seçilimi” de barındırır. End. 4.0’ın evrimleşme sürecinde de uyumsuzluk gösterenlerin elenmesi kaçınılmaz olabilir. “Kaçırıyoruzun” bilinçsiz telaşı değil, ama bu evrimi yorumlayamamanın ve gereklerini yerine getirememenin bedeli ağır olabilir.

Bütün bu gelişmeler olurken ülkemizin “aşil topuğu” cehaletin ödüllendirildiği bir yönetim anlayışının geleceğimizi esir alma çabaları bu olasılığı güçlendirmektedir.

Müfit Akyos

Bu yazı HBT'nin 97. sayısında yayınlanmıştır.

Müfit Akyos