Merak yoksa hiçbir şey yoktur…

Müfit Akyos
Merak yoksa hiçbir şey yoktur…

İnsanlığın beş duyusu ile başladığı merak yolculuğu günümüzde atom altı parçacıklardan ışık yılı boyutuna uzanan bir uzamda devam ediyor. Okyanusların derinliklerinden uzayın sonsuzluğuna kadar her noktaya merakla bakmaya, araştırmaya, sorularına yanıt aramaya çalışıyor insanoğlu.

29 Nisan 2016’da kozmolog Stephen Hawking’in de katılımıyla "Breakthrough Starshot” isimli bir projenin duyurusu yapıldı. Milyarder yatırımcı Yuri Milner’in finanse ettiği 100 milyon dolarlık ve on yıl süreli projenin amacı, Güneş’ten uzaklığı 4,37 ışık yılı olan Alpha Centauri yıldız sistemine 20 yılda ulaşacak çok küçük ve hafif bir robot uzay aracının geliştirilmesi.

Süper-ince yelken olarak tanımlanabilecek uzay aracı uzaya bir taşıyıcı ile çıkartılmasından sonra bir lazer ışını ile itilmesiyle ışık hızının yüzde yirmisi bir hıza erişebilecek. Böylece aracın Alpha Centauri’ye yirmi yıl sonra ulaşması öngörülüyor (günümüzün itki sistemiyle 30.000 yıl). Bu yıldızlararası yelkenli, taşıyacağı minyatürleştirilmiş iletişim lazeri, kamera, bilgisayar, nükleer pil ve gerekli donanıma sahip bir yonga ile gezegenlerin fotoğraflarını ve pek çok bilimsel veriyi gönderebilecek.


Bu duyurunun yapıldığı günün, kozmonot Yuri Gagarin'in insanlığa uzay çağını açan uzaya çıkışının 55. ve NASA'nın ilk uzay mekiği (Columbia) uçuşunun 35. yılı olması insan merakının kesintisiz devamının bir göstergesi olsa gerek.

En yakın 100 galaksi araştırılacak

20 Temmuz 2015’te duyurulan ve “dünya dışı yaşamları-extraterrestrial life” araştırmak için başlatılan Breakthrough Listen projesi ise Stephen Hawking’le Milner’i bir araya getiren bir başka proje.

Bu projede Milky Way galaksisinde bir milyon yıldız ve 100 kadar en yakın galaksinin araştırılması hedefleniyor. Dünyanın en büyük iki teleskobunu - West Virginia’daki Green Bank Teleskobu ve Avustralya’daki Green Bank Teleskobu bir araya getiren proje ile daha önce SETI Programı (University of California, Berkeley’de Mayıs 1999 yılında başlatılan ve “dağıtık bilgisayar” ağı üzerinden dokuz milyon gönüllünün! katılımıyla yürütülen ve dünya dışı canlılarla iletişimi amaçlayan program) ile kapsanandan 10 kat daha geniş bir uzay alanını 100 kat daha hızlı gözlemlemek olası olacak. Bu proje ile toplanacak saniyede 10 GB veri topluma erişilebilir kılınacak.

University of California, Berkeley’den astronom Geoffrey Marcy “Teleskopları her dinleyişimizde 88 değil 10 milyon tuşu olan kozmik bir piyano dinliyoruz” diyerek ifade ediyor duygularını.

Bir yandan gözünü kulağını uzayın ve evrenin derinliklerine uzatan insanoğlu diğer yandan kendi beyninin gizemini çözmenin peşinde bilimsel çabalarını yoğunlaştırıyor. Yaklaşık 100 milyon nöron ve 100 trilyon bağlantısı ile beyin hâlâ 21. YY bilim ve tıp dünyasının en gizemli konusunu oluşturmaktadır. ABD (BRAIN-Brain Research through Advancing Innovative Neurotechnologies Initiative) ve AB (The Human Brain Project) insan beyninin gizemlerini öğrenmeye ve sinirbilim, bilişim ve beyinle ilgili tedavi alanlarında bilgilerimizi arttırmaya ve beyne benzeyen bir “bilgisayar” oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bu yarışa en son katılan ülke Rusya (Large Scale Brain Research Project, 22 Ekim 2015).

Binlerce bilim insanı dünyanın dört bucağında bunlara benzer pek çok bilimsel çalışmanın içinde insanlığın geleceği için çalışmaktalar. İnsanlığın geleceği laboratuvarlarda biçimleniyor dersek abartmamış oluruz sanırım.

Peki, bütün bunlar ne işe mi yarayacak? Merak işte…

Müfit Akyos

*Bu yazı, 5 Ağustos 2016 tarihli Herkese Bilim Teknoloji dergisi, Politikbilim köşesinde yayınlanmıştır.


Müfit Akyos