Aptal mıyım?

Tanol Türkoğlu Y
Aptal mıyım?

Sosyal medyadaki referanslar doğru ise bir süredir dolaşımda olan şu “tespit” Belçikalı komedyen Philippe Geluck’a ait: “Öldüğünde ölmüş olduğunu bilmezsin. Bu durum geride kalanlara acı verir. Aynı şey aptal olduğunda da geçerlidir”. Aptal olup olmadığımı nasıl anlayabilirim? Bir kişinin aptal olup olmadığı belki de uzun zamandır tıbbın alanına giren bir konuydu. Ancak medya (hadi politikayı da buna dahil edelim) aptal olmayan bireyi bile aptal yerine koymaya kalkarsa bu durumda konumumu nasıl netleştirebilirim? Aptal mıyım, değil miyim? Son günlerde yaşanan iki güncel örnekle ele alalım:

Birinci örnek hepimizi endişelendiren, indikten sonra duramayarak üç kişinin ölümüyle sonuçlanan uçak kazası. Kazanın olduğu akşam ana-akım medya kanallarının verdiği içerik nasıldı? Önce bazı ses kayıtları ortaya çıktı ve kulenin uyarıcı mesajlarını dinledik. Sonra pistin son bölümünde fren yapan ama duramayan bir uçak gördük. Videoya bakınca akla ilk gelen şey uçağın pistin son bölümüne konmuş ve o kısacık alanda durmaya çalışmış olduğu imajı veriyordu.

Medya konuyu tüketti, sonra rafa kaldırdı. Ardından detaylar ortaya çıkmaya başladı. Örneğin kulenin standard prosedüre uyarak İngilizce anons yapmadığı anlaşıldı. Kaza yapan uçaktan önce iki kere pas geçen uçak bilgilerine karşılık, arada bir uçağın kalkış yaptığı bilgisi o gece verilmedi. Ayrıca uçağın pistin başındaki tekerlek koyma alanına iniş yaptığı ancak yerle temas edip pistte ilerlerken beklenmedik bir rüzgarın arkadan geldiğini de sonradan öğrendik. Ayrıca bir şey daha öğrendik. Olay gecesi gösterilen videodaki bölüm, pist bir süredir bakıma alınması gerektiği halde alınmadığı için pek kullanılmayan ve önceki uçuşlardan kalan tekerlek kalıntılarından dolayı yağışlı havalarda fren tutmaz bir hale gelmiş.


İkinci örnek futboldan. Pek çoğumuz Ankaragücü-Fenerbahçe maçının son dakikasında F.Bahçe’nin lehine verilmeyen penaltı pozisyonunda orta hakemin VAR sistemine neden gitmediğini bir türlü anlayamadık ve hakemi suçladık. Sonradan öğrendik ki VAR’daki hakemler orta hakemi davet etmediği sürece orta hakemin VAR’a gideceğim deme imkanı yok. Orta hakemin o sırada beni VAR’a çağırın dediğini ancak VAR’daki hakemlerin çağıracak bir durum olmadığını ifade ettiklerini öğrendik.

Akıl sağlığım yerinde olduğu halde, sorgulayıcı akılla konulara baktığım halde bu iki örnekte benim dışımdaki yetkililer, nedendir bilinmez, öyle kararlar aldılar ki kendimi aptal yerine konmuş hissettim. İki olasılık var: Bunlar ya özellikle yapılıyor? Ya da toplum olarak topluca bir tükenmişlik sendromu yaşıyoruz. Birileri de bundan istifade ediyor. Kule neden İngilizce anons yapmadı ya da VAR hakemleri neden orta hakemi pozisyonu incelemeye davet etmedi? Detayları bilmiyoruz. Ancak güvensizlik öyle bir safhaya gelmiş durumda ki yapılacak her türlü masum (ve makul) sebep hiçbirimizi tatmin etmeyecek.

Eğer ortada bir tükenmişlik sendromu varsa bunun hangi noktalardan gelen ne tür baskıların dolaylı sonucu olduğunu bilemeyeceğiz. Bunlar belki bizi aptallaştırmayacak ama içimizde de derin yaralar açacak. Giderek daha vicdansız olacağız belki de. İnsan olduğumuzu unutacağız. Sonra da yapay zekanın insanlığı alaşağı edeceğinden mi endişe edeceğiz? Davet eden biziz!

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 205. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu